Küresel 15 Temmuz

Amerika Birleşik Devletleri’nde 11 Eylül hâdisesinin ardından dönemin ABD Başkanı George W. Bush “Yeni Haçlı seferi başlıyor” demişti. Bush, peşine taktığı 50’ye yakın ülkeyle İslâm topraklarını işgale başlamış, “Demokrasi” adına çoluk çocuk katletmişti. W. Bush sonrası ABD Başkanı olan Barack Obama da İslâm ülkelerine “Demokrasi götürmeye” devam ediyor!..

Yeni Haçlı saldırısı Türkiye’deki Batıcılar tarafından “Küresel 28 Şubat” diye adlandırılmıştı. Türkiye’de Müslüman Anadolu halkının ruh köküne yapılan 28 Şubat darbesinin neye hizmet ettiği de böylece hizmetliler tarafından itiraf edilmiş oldu. 90 yılda Batı Türkiye’de her yaştan hizmetli yetiştirmeyi başarmıştı...

Bağımsız Türkiye olma yolunda merhale kaydeden Recep Tayyip Erdoğan Batı’nın gözünde artık bir ‘diktatör’dü. Batı’nın boyunduruğuna girmeyen Erdoğan’ın yönettiği Türkiye’de demokrasi kurtarılmalıydı! Batı, yetiştirdiği hizmetliler üzerinden 15 Temmuz gecesi Türkiye’de ‘demokrasiyi kurtarmaya’ yeltendi. “Demokrasi getirmenin” ne demek olduğunu Afganistan’dan, Irak’tan, Suriye’den çok iyi bilen Müslüman Anadolu halkı işgale direndi. Allah’ın açıktan ve büyük yardımıyla da Batı’nın hizmetlilerini hezimete uğrattı. Hamdolsun!

15 Temmuz gecesi Küresel 28 Şubat’a da “dur” dendi. 15 Temmuz işgal girişimine karşı destansı direniş sadece Müslüman Anadolu halkında değil tüm ümmet coğrafyasında ve ezilen halklarda kaybedilen güven duygusunun yerine gelmesine vesile oldu. Şer’den nice hayırların neşet ettiğini uzun vadede daha iyi anlayacağız. 

Yazıyı, Allah Resûlü’ne ilk vahyin indiği ve İslâm’la birlikte adı Nur olan Hira Dağı’na tırmanışın ardından yazıyorum. Bindiğimiz otobüs bizi Nur Dağı’nın eteklerine bırakıyor. Zorlu bir tırmanış olacak demişlerdi ama zikirlerle tırmanışı rahatlıkla tamamladık. Tırmanırken, kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Allah Resûlü’nün imkânsızlıklara rağmen verdiği insanlık mücadelesini düşündüm. Nur Dağı’nın zirvesinden Kabe-i Şerife bakarken, bizlere insan olmanın nasıllığını göstermeye memur Allah Resûlü’nün ümmetinden bir fert olmanın ne büyük nimet olduğunu bir kez daha idrak ettim. Allah-u Teâlâ bizlere bu nimetin şükrünü eda etmeyi nasip eylesin.

Dünyanın dört bir tarafından gelen kardeşlerimle Nur Dağı’na tırmanırken getirdiğimiz tekbirlerin, tehlillerin, tesbihlerin, salavatların önüne hiçbir şeyin geçemeyeceğini gördüm. Hoş 15 Temmuz gecesi görmekten öte yaşadık!..

Küresel 15 Temmuz süreci burada da hissediliyor. Yaka kartlarımızda Türk bayrağını gören Suudi polisi “Recep Tayyip Erdoğan” deyip elimiz sıkmaya geliyor. Esnaf kolaylık sağlıyor. Gözlerinden belliydi 15 Temmuz’un gururunu yaşadıkları.

Beytullah’dan otele dönerken yanlış otobüse binmişim. Bindiğim otobüs Pakistanlı hacı kardeşlerimi otellerine götürüyormuş. Üzerimdeki Türk bayrağını görünce, sadece “Osmanlı, Türk, Recep Tayyip Erdoğan” kelimelerinin geçtiği uzun bir sohbet yaptık; ne onlar Türkçe biliyordu ne de ben Urduca... Ruhlar konuşuyordu.

Bizleri misafir eden Cidde Başkonsolusu Fikret Özer, 15 Temmuz destanı sonrası konsolosluğun ziyaretçilerle dolup taştığını anlatmıştı. Hâlâ destek ziyaretleri sürüyor...

Kâfirin korkusu gerçek oldu ve 15 Temmuz ruhu kıtalar dolaşıyor. Planladıkları her şey aleyhlerine döndü.

Yazımı bitirirken de, 15 Temmuz ruhunun sirayet ettiği belli olan Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’yi selâmlıyorum. Diplomatik dil berhava oldu artık ruhların dili konuşuyor!..