Konunun etrafýndan dönüp duruyoruz galiba...
Batý için teknik bir mesele olan savaþ konusunda aþýrý yorumlar da cabasý.
Ama bu sefer gücü yetmeyecek Batý'nýn, ne var ki alýþkanlýklar kolay kolay terk etmiyor iþte, kibrin hikayesi böyledir zaten, kör eder, yok eder nobraný da haberi olmaz.
Medeniyetler için de durum aynýdýr.
Oswald Spengler'in kehaneti gerçekleþiyor:
Batý zannedildiðinden de büyük bir buhran yaþýyor.
Atlantik'in öteki yakasýnda da iþler yolunda gitmiyor, kaç yazý oldu bilmiyorum ama, ekonominin ve siyasetin oluþturduðu verilerden hareketle bu gerçeði yazýp duruyoruz.
Bu birinci notumuz olsun!
Ýkinci notumuz ise, Batý kendini öteki oluþturarak var eder olsun.
Yani... Batý düþman tesis etmeden var olamaz.
Fransýz siyaset bilimci Nicole Bacharan'un, batý siyasetini deþifre eden bir tespitini burada paylaþayým:
Diyor ki Bacharan: "Ortak bir gerçeklik, ortak olgular veya ortak bir tehdit olmadýðýnda, mantýðýn duygunun yanýnda bir aðýrlýðý kalmaz!" Bu söz düþmansýz, ötekisiz ifadesini bulamayan Batý düþüncesini, siyasetinin serencamýnýn özeti.
Fransýz siyaset bilimcinin sözü beni 1990'lara kadar sürükledi...
Sovyetler Birliði'nin Glasnost Perestroyka gailesi ile uðraþtýðý bir süreçte Mihacel Gorbaçov'un üst düzey danýþmanlarýndan birinin "Size yapabileceðimiz en korkunç þeyi yapacaðýz. Sizi bir düþmandan mahrum býrakacaðýz." sözlerini Batýlý diplomatlarýn suratýna çarptýðý rivayet edilir.
Bu kadar ayrýntýya neden giriyorsun, güncelin hikayesini, söz gelimi "Üçüncü Dünya Savaþý çýkacak mý çýkmayacak mý" onu anlat diyebilirsiniz.
Hemen belirteyim...
Üçüncü Dünya Savaþý söylemi uzun zamandýr dolaþýmda. Bu konuda benim þerhim var, ilk iki dünya savaþý yükselen bir dünyanýn paylaþým savaþýydý. Þimdi bir düþüþ, geri çekilme/decline yaþanýyor. Onun için kestirme kavramsallaþtýrmalarýn yetersiz olduðunu düþünüyorum.
Trump hakkýnda "çalkantýlý bir dünya ve çalkantýlý bir kiþilik tehlikeli bir karýþým yaratýyor." diye analizlerin yapýldýðý bir dönemde, Biden'ýn Zelenski'ye "ATACMS füzeleriyle Rusya topraklarý içindeki hedefleri vurma yetkisi vermesi" asýl sorunun baþka bir yerde olduðunu göstermiyor mu?
Mesele sadece küreselci-ulusalcý çatýþmasý mý yoksa, geri çekilmekte olan ABD imparatorluk dünyasýnýn ürettiði çeliþkiler mi?
Avrupa zaviyesinden konuyu ele alalým söz gelimi...
Bugün, Biden'ýn Rusya'ya karþý yaptýrýmlarýnýn neticesinde "ontolojik güvensizliðin" dibini bulmuþ bir Avrupa'dan bahsediyoruz artýk.
Avrupalý liderler uzun zamandýr savaþ söylemlerini yükseltiyorlar, ne var ki, yaþadýklarý ekonomik ve siyasi krizlerden de baþlarýný kaldýramýyorlar.
Süreç içinde yaptýrýmlar yüzünden "düþmaný" deðil kendini zayýflatmýþ Avrupa'nýn bugünkü haliyle de krizi aþma þansý da görünmüyor.
Putin net ifadeler kullandý geçen günkü televizyon konuþmasýnda:
"En yeni füze sistemlerimizin daha sonraki testlerinde yok edilecek hedefler, Rusya Federasyonu'nun güvenliðine yönelik tehditlere göre tarafýmýzca belirlenecek. Silahlarýmýzý, tesislerimize karþý kullanýlan silahlara izin veren ülkelerin askeri tesislerine karþý kullanma hakkýna sahip olduðumuzu düþünüyoruz."
Yani Avrupa ülkelerine, siz desteklerinizi sürdürdüðünüz müddetçe doðal hedefimizsiniz dedi açýkçasý Putin.
Evet... Ýþ gittikçe karmaþýklaþýyor. Ve Putin'in ifadeleriyle, "çatýþma küresel nitelik kazandý!"
Batý þimdiye kadar düþman tesis etme stratejisi çerçevesinde geliþtirdiði eylemlerden istediði sonucu elde edememiþti.
En azýndan Rusya, buna fýrsat vermedi, hatta Putin, bütün saldýrýlara raðmen direnmiþti.
Þimdi açýk açýk meydan okuyor Putin.
Keramet 20 Ocak'ta mý?
Zannetmiyorum. Çünkü sorun sistemsel.
Yeni bir hukuk tesis edecek bir güç çýkmazsa kaos herkesi yutacak.