Küresel düzeyde keskinleþen rekabet

Dünya basýnýna düþen bir kaç haberi arka arkaya sýralayalým. 

Çin, telekom firmasý Huawei üzerinden ABD ve Kanada’nýn kendisine baský yaptýðýný iddia ediyor; ABD’nin Çin’e bu yolla adeta savaþ ilan ettiði ileri sürülüyor. Ýngiltere Baþbakaný, Venezuela altýnlarýnýn Maduro’ya verilmemesi çaðrýsý yaparken, Trump Venezuela ordusunun darbe yapmasýný istiyor. Kendi kendisini baþkan ilan eden birini tanýdýðýný ilan eden ülkeler, tavýrlarýnýn Venezuela altýn ve petrolüyle yakýndan iliþkili olduðunu, demokrasi gibi konularýn söz konusu olmadýðýný itiraf etmekte bir beis görmüyorlar. 

Brexit konusunda Ýngiltere ile AB anlaþamazsa, Ýrlanda-Ýngiltere sýnýrýndaki bir kasaba ikiye ayrýlacakmýþ. Anlaþma olmazsa ikiye ayrýlacak tek yerin bu kasaba olmadýðýný hatýrlatmak lazým; zaten haber de bunu ima ediyor. Fransa’da sarý yelekliler eylemlerine devam ediyor, onlara kýzan kýrmýzý fularlýlar da karþý eylem yapmak için sokaklara iniyor. Almanya, polis teþkilatýnda artan ýrkçý eðilimleri tehdit olarak haberleþtiriliyor. Bu arada Rusya sýnýrlarýnda üç ABD keþif uçaðý tespit ettiðini açýklýyor.   

  

Artan çýkar çatýþmalarý

Büyük güçler hakkýndaki haberleri uzatmak mümkün. Ancak bu kadarý bile geliþmiþ ülkelerin küresel ve barýþçý politikalar üretme yeteneklerini giderek kaybettiklerini göstermeye yetiyor. Zengin ülkelerin giderek zenginleþtiði, fakirlerin ise daha fazla yoksullaþtýðý dünyada anlaþýlan zenginlerin çýkarlarýný koruma telaþlarý artmýþ. 

Çýkarlar söz konusu olduðunda, devletlerin iþbirliklerini, barýþý, ve küreselleþmeyi esas almalarý beklenemiyor. Hal böyle olunca, insanlýk, demokrasi, hukuk, adalet, hak, özgürlük gibi kavramlar da araçsallaþýyor. 

Uzlaþma adýmlarý bile, günümüz dünyasýnda kalýcý istikrar adalarý oluþturmaya hizmet etmiyor. Bu tür giriþimler, geçici ve taktiksel uygulamalar olup rakibin önüne geçme hamlesi olarak yapýlýyor. 

Örneðin ABD, Taliban ile Afganistan’daki ateþkes için anlaþmýþ. Bu, esas olarak Afganistan’daki ABD varlýðýný daha az maliyetle devam ettirme ve ülkeyi Rusya’ya býrakmama beklentisine dayanýyor. Buna karþýn Rusya da ülkesinde Filistin toplantýsý yapýp Hamas dahil tüm taraflarý bir araya getirip Filistin-Ýsrail sorununda arabuluculuða hazýrlanýyor. 

    

Yaygýnlaþan güç politikalarý

Rusya’nýn arabuluculuða hazýrlanmasý ya da ABD’nin Taliban ile anlaþmasý insanlarýn bundan böyle acý çekmemelerini saðlamaya yönelik deðil; hatta insanlarýn umursandýðýný söylemek bile zor. Rusya, Filistin konusuna aðýrlýðýný koyacaðýný ilan ederken, ABD Afganistan’ý baþkalarýna býrakmayacaðýný söylemiþ oluyor. 

Örneklerin Ortadoðu’ya da yaygýnlaþtýrýlmasý mümkün. Hatta sadece Suriye’ye bakmak bile yeterli. Çýkar öncelikli politikalarýn ne denli sert bir rekabet ortamý yarattýðýna dair en açýk göstergeler burada. Örneðin Ýran, Basra Körfezi’nin Akdeniz’e baðlanmasýndan söz eder etmez, Rusya ile Ýran arasýnda Suriye’de çatýþmalar baþlýyor. Bu durum, Ýran ile Rusya arasýnda bile mutlak bir ittifakýn olmadýðýna iþaret ediyor. Rusya, Filistin sorununda arabulucu olacaksa, Ýran ile arasýna mesafe koymak zorunda. Ayrýca konu çýkarlar olduðunda iki devletin de karþý karþýya gelmesi kaçýnýlmaz. 

Görünen o ki, günümüzde devletlerin yönetim krizleri, sosyal ve siyasal çalkalanmalarý ile ekonomik sorunlarý “güç” politikalarýna öncelik verilmesine yol açýyor. Güç politikalarýnýn güçlü ülkeler tarafýndan devreye sokulmuþ olmasý ise dünyadaki her olayý birbirine baðlarken ayný zamanda keskin rekabet iliþkilerinin konusu haline getiriyor.