Adýna uluslararasý hukuk denen þeyin ne olduðunu önce Irak’ta, sonra Suriye’de harabeye dönmüþ kentlerin, sürülmüþ milyonlarýn sessiz gürültülerinden öðrendik nicedir. Küresel güç savaþlarýnda nükleer güç olduðunu ispat etmeye çalýþan bir küçük adama karþý, önce yüksek perdeden verilen tepkilerin sonra perde arkasýndaki uzlaþý giriþimlerine dönüþtüðünün kokusunu da alýyoruz sanki. Özetle süper güçlerinin amacýnýn barýþ ya da huzur ya da eþitlik olmadýðýna ikna olduk sanýrým artýk hepimiz.
Herþeyi belirlemeye çalýþan ve ezeli ve ebedi yegane kudret sahibi olduðuna inandýrma cüretinde bulunan bir vahþi küresel hegemonya sistemi var.
Nadiren fiziki güce baþvuruyor. Kendisinin yerine vekaleten kavgasýný sürdürecek oyuncular buluyor, besliyor, pazara sürüyor. Farklý isimler altýndaki terör örgütleri þekline büründürdüðü bu oyuncularýyla kendisi de mücadele ediyor görüntüsü veriyor.
Alt edemediklerini devirebilmek için dost görünümlü düþmanlar buluyor bir milletin içinde. Sonra o düþmanlar, o milletin kendisine kastedecek.
Bu genel girizgahtan sonra asýl mevzumuza gelelim.
New York’ta bir tiyatro sahneleniyor. O kadar tiyatro ki orada yaþananlar, kahkaha efekti yapacak figüranlar bile önceden belirlenmiþ. Seyirciler arasýna serpiþtirilmiþ bu figüranlar, Reza Zarrab adýndaki kuklanýn iftiralarýnýn ardýndan kahkahayý basarak, bir kýsmý uyumakta olan jüri üyelerini etkilemeye çalýþýyorlar. Sosyal medya, Youtube gibi mecralarda yapýlan yayýnlardan takip etmeye çalýþtým, mahkeme salonundaki havayý biraz anlayabilmek için.
Þýmarýk bir kolejli profilinde olan ve muhtemelen FETÖ tarafýndan devþirilmiþ bir “beyaz Türk” olan bir genç kýzcaðýzýn Youtube yayýnýný dinledim. Tabi bu yayýnýn çok takipçili ve itibarlý bir Türk gazetecinin paylaþýmý sayesinde Twitter’da timeline’ýma düþtüðünü belirtmem lazým. Ýçeriden detaylar aktarýyor. Sýk sýk Türkiye’den gelen telefonlarla yayýnýnýn kesilmesine sinirlenip, bu “ulvi” yayýnýnýn sabote edilmeye çalýþýldýðýný söyleyip, “gerçekleri aktarmak için çýrpýnan bir kahraman” edasýyla bir ülkenin itibarýný yerlerde süründürmeyi amaçlayan bu ortaoyununu anlatýyor. Daha fazla bu küstahlýðý anlatmayayým.
Duruþmaya dönelim. Asýl mevzu nedir? Halkbank’ýn ABD’nin Ýran yaptýrýmlarý delmiþ olmasý nedeniyle ABD’nin hesap sormasý. ABD yerine daha farklý bir ifade de kullanýlabilir tabi. Kendisini her þeyin üzerinde gören vahþi, acýmasýz bir damar bu. Farklý ülkelere haraç kesme hakký gören, adeta bir savaþ hazinesini bu haraçlarla doldurmaya çalýþan kural, yasa ve ahlak tanýmaz bir sistem bu.
Halkbank dýþýnda, Fransýz BNP Paribas, Credit Agricole, Deutsche Bank ve HSBC’ye de benzeri haraçlar kesmiþ 2009’dan bu yana. Avrupa bankalarýna kesilen haracýn miktarý 15 milyar dolar. En aðýr darbeyi 9 milyar dolar ile Fransýz BNP Paribas alýrken, Fransýzlar ne yapmýþlar? Ýçlerine sýzmýþ olan habis bir çetenin üyeleri, baþka bir ülkedeki bir mahkeme salonunda ülkelerinin itibarsýzlaþtýrýlma çabalarýna çanak mý tutmuþ? O dava aracýlýðýyla ülkenin liderinin hedeflenmesine alkýþ mý tutmuþlar? Bu küresel haraç sisteminin dünyada kestiði toplam cezanýn 300 milyar dolardan fazla olduðu belirtiliyor. Bunu da eklemiþ olalým. Tabi bu cezalar sadece Ýran nedeniyle deðil Amerika’nýn farklý ülkelere yönelik ambargolarý nedeniyle kesilmiþ.
Ama rahat olun. Bu oyun da tutmayacak. Vazgeçmeyecekler tabi. 2019 yýlýndaki seçimlere, dahasý sistem deðiþikliði sürecine paralel olarak, ellerindeki sahte kozlarý pazara sürmeye çalýþacaklar. Uyanýk olmalý…