Müslüman coðrafyasýna dönük asýl küresel komplonun ne olduðunu bir kez daha belirtelim: Sünni-Þii çatýþmasý!..
Akdeniz’in en batý ucundan Afganistan’ýn ötelerine kadar uzanan çok geniþ bir alanda hakimiyet peþindeki küresel güçler böl-yönet planlarýný bu zeminde yapmýþ durumdalar.
Emperyalizmin vicdaný yoktur!..
Suriye’de yaþamýný yitirmiþ yaklaþýk 100 bin masum sivilin cesedini çiðner geçer...
...Veya, Irak’ta yaratýlmýþ kaosta büyük bir toz bulutu içinde kaybolup gitmiþ yaklaþýk bir milyon Müslüman’ýn hesabýný bile vermez...Önemli olan enerji depolarýndaki kontrol veya “üzerinde anlaþmaya varýlmýþ küresel dengeleri sarsacak” hesapta olmayan bir ulusun yükseliþini önlemektir.
“Onlar” planý yapar, zaten asýrlardýr hep yaptýlar, önemli olan bu planý iyi görüp, gereken yanýtý vermektir.
1919 yýlýnýn þubat ayýnda dönemin Ýngiltere Baþbakaný Lloyd George, Yunan ordusunun Ýzmir’e çýkmasý kararýný verirken, dönemin sömürgeci güçleri adýna Türkiye’nin batýsýný kontrol altýna alma, Türk varlýðýný Orta Anadolu’ya sürme gayreti içindeydi. Karþýsýna Gazi Mustafa Kemal dikildi, oyun bozuldu, sömürgeciliðin sonu geldi.
Her zaman “bir takým oyunlar” olacaktýr, önemli olan oyunu bozmaktýr...
Bakýn, Þii radikalizmin devlet kurumlaþmasýna döndüðü Ýran ile Vehhabi Suudi Arabistan Krallýðý, Müslüman coðrafyada yakýlmýþ ateþe nasýl benzin bidonlarý ile koþturuyorlar.
Sonuç, Suriye’deki kanlý bilançodur: Nusayri inanç grubu adýna hareket eden, Þii Ýran’la askeri ittifak içinde olan Beþar Esed’in koruyucusu Rusya, doðrudan saldýrýya uðramýþ Sünni nüfusun koruyucusu konumundaki Özgür Suriye Ordusu’nun destekçisi Amerika!..
Suriye artýk, Müslümanlar açýsýndan yalnýz vicdan yarasý deðil, bir yüz karasýdýr. Bir inancýn insanlarý, týpký Irak’ta olduðu gibi, emperyalist güçlerin, “küresel çekiþmelerinin” kurbanlarý olmuþlardýr.
Türkiye üzerine oyun...
Bu söylediklerimi Gezi Parký olaylarýndan yola çýkarak söylemiyorum.
Benim derdim, þu satýrlar ile baþlýyor:
“...aslýnda, Kürt sorununu barýþçý iklime kavuþturmuþ Türkiye’nin içine sokulmaya çalýþýlan yeni nifak tohumu için alarm iþareti veriyor. Özellikle “bazý Avrupa baþkentlerinde” bu konuda önceden hazýrlanmýþ planlar olduðu da açýktýr ve bu planlarýn Suriye’deki savaþla bir ilgisi de yoktur. Doðrudan, “iç barýþýný saðlayarak güçlenen” bir Türkiye’nin önünü kesmeye dönük yeni bir gizli harekattýr.”Ne Türk ne Kürdüz, biz Alevi ulusuyuz” yönündeki açýklamasýyla dikkat çeken Hüseyin Aygün baþta bütün siyasilerin çok dikkatli olmasý gereken bir riskle karþý karþýyayýz.”(Star,16.Mayýs.2013,Amerika ile “pazarlýk” ve Aleviler)
Yazý yazýldýðýnda Gezi Parký gündemde mi? Hayýr!.. Gezi Parký gençleri bu tür bir komplonun maþalarý mý? Hayýr!.. “Plan” belli ki çok “derin zeminde” yapýlmýþ ve rutin siyasi tartýþmalarýn çok ötesinde geliþtirilmeye çalýþýlýyor.
Komployu bozmalýyýz...
Belli ki, bu topraklara dönük “yeni küresel komplo”, Ortadoðu için planlanmýþ Þii-Sünni çatýþmasýna paralel bir dosyanýn içinde yazýlý. Türkiye ne Ýran ne de Suudi Arabistan’a benzer, emperyalizmin oyununu bozmak,”siyasi genetiðidir.” Bu nedenle, 3’ncü Köprü için seçilmiþ ad, eðer yüksek hassasiyet yaratýyorsa, konu bir daha düþünülmeli, gereken adýmlar atýlmalýdýr.
Gola Çetu Parký...
Tamam, mahkemenin aldýðý karar, idareye, Tunceli’deki Gola Çetu Parký’ný yýkma ve bu alaný baraj alaný içine sokma hakký vermiþ olabilir. Ama belli ki, bu parkýn Alevi dostlar açýsýndan ayrý bir önemi var ve vatandaþlarýmýz idarenin bu parka dokunmasýný istemiyorlar. Dokunmayýn!.. Emperyalist oralarda bir yerlerde köþeye sinmiþ, atacaðýnýz adýmý bekliyor. Þaþýrtýn ve hareketsiz kalmasýný saðlayýn.
Suriye’yi anlamak...
Irak’ta Saddam Hüseyin,“Sünni azýnlýða” dayalý diktatörlükle ülkesindeki Kürt ve Þii’leri eziyordu, Türkiye, bir demokrasi ülkesi olarak Saddam’a karþý ilkeli durdu, diktatörlüðün yýkýlmasý için gereken desteði saðladý. Eðer, “mezhepçi” dýþ politika yürütseydi, yapmazdý. Suriye’de “Nusayri azýnlýða” dayalý diktatör Beþar Esed’e de ayný ilkeler ile karþý çýktý. Farklý iki diktatör, ayný ilkeler. Türkiye’de özellikle Alevi gençlerin Suriye’de yaþanýlanlar konusunda soðukkanlý yorumlara ihtiyacý var. Halkýna zulüm yaþatan bir diktatöre karþý mücadelenin “mezhep zemini” olamaz, konu siyasidir. Bir diktatöre karþý mücadelede asýl olan, hangi din, siyasi düþünce ve yaþam kültüründen olursa olsun, “demokrasi güçleri”nin zaferidir.