ABD Baþkaný Donald Trump, BM Genel Kurulu’nda altý çizilmesi gereken bir ifade kullandý. “Gelecek küreselcilere ait deðildir, gelecek vatanseverlerindir” dedi.
Türkiye bu tartýþmaya yabancý deðil. Küreselleþmenin hakim paradigma olduðu yýllarda, rahmetli Mahir Kaynak Star gazetesindeki köþe yazýlarýnda dünyadaki temel çatýþmanýn küreselcilerle ulus devletçiler arasýnda olduðunu ýsrarla söylemiþti.
Bu çatýþmanýn kaybedeni ‘küreselcilik’ oldu, dersek yanlýþ olmaz. Daha önceki yazýlarýmýzda vurguladýðýmýz gibi küreselleþmenin pul pul döküldüðü bir süreçten geçiyoruz.
Ancak kazanan ‘vatanseverlik’ de olmadý. Vatanseverlik maskeli, ancak içeriði ýrkçýlýk, yabancý düþmanlýðý ve korumacý politikalarla doldurulan bir hakim paradigma yerküreyi esir alýyor. Keþmir’den Meksika sýnýrýna, Avrupa içlerinden Yeni Zelanda’ya uzanan saldýrý, göç, ayrýmcýlýk rüzgarý bu paradigmanýn yansýmasý.
Küreselleþmeyi savunan kimi aktörler bu geliþmeleri kýyametin alameti olarak görüyor. Ancak iki hakim paradigma arasýnda kýyameti çaðýracak cürümler iþlenmesi konusunda çok büyük bir fark olmadýðýný vurgulamak zorundayýz. Küreselleþmeyle sembolleþen Obama’nýn ABD Baþkaný olduðu dönemde Mýsýr’da darbe olduðunu, Suriye’de binlerce masum insanýn katledildiðini, ABD’nin mesela PKK ve FETÖ ile iþ tuttuðunu, Guantanamo’nun kapatýlmadýðýný hatýrlatalým.
Bu iki hakim paradigma arasýndaki en önemli ortak nokta ise omerta yasasýydý. Ne o gün ne de bugün dünya iþlenen cürümlere ses çýkarýyor. Herkes ant içmiþ gibi yaþananlara göz yumuyor, çýðlýklara kulak týkýyor. Ne AB’den ne ABD’den ne BM’den Filistin’de iþlenen suçlara karþý bir ses var. ABD gözümüzün içine bakarak terör örgütleriyle iþbirliði yapýyor. Akdeniz’de boðulan Suriyeliler gazete sütunlarýnda bile kendisine yer bulamýyor. Aç, susuz insanlarý taþýyan ‘STK gemileri’ Avrupa’da ülke ülke dolaþarak sýðýnacak liman arýyor. Sayýlarý 100’ü geçmeyen bu mültecileri güç bela kabul eden ülkeler bunun PR’ýný yapma telaþýna düþüyor.
Dünya, sýzlayan vicdanýný, 16 yaþýndaki Ýsveçli çevre aktivistinin, okyanuslarýn yok olmasýyla ilgili hýçkýra hýçkýra yaptýðý, kampanyacýlar tarafýndan artýk bir þova dönüþtürülen konuþmasýný sosyal medyada paylaþarak rahatlatmaya çalýþýyor.
Nereden baksanýz ikiyüzlülük, nereden baksanýz tutarsýzlýk.
***
Uzun bir süredir dünyayý saran bu küresel omertayý eleþtirecek bir yazý yazmayý planlýyordum. BM Genel Kurulu’nun açýlýþ toplantýsý bu yazý için iyi bir zamanlama olacaktý. Yazýyý yukarýdaki tutarsýzlýk ifadesi ile noktalayacaktým. Ancak BM Genel Kurulu’nda bu omertayý bozan, yýrtýp atan bir çýkýþ yaþandý.
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn muhataplarýnýn yüzüne bakarak altýný çizdiði mesajlarýndan bahsediyorum. Erdoðan, Yukarý Karabað’dan Suriye’ye, Filistin’den Kýbrýs’a, Mýsýr’a, Keþmir’e… Mezhep geriliminden ýrkçýlýða, yabancý düþmanlýðýna, nefret söylemine kadar çok geniþ bir çerçevede, halýnýn altýna süpürülen, herkesin hakkýnda üç maymunu oynadýðý derin sorunlarý dile getirdi.
Haritayý eline alarak Suriye’nin kuzeyini iþaret etmesi, diðer bir karþýlaþtýrmalý harita ile “Ýsrail’in sýnýrlarý neresidir” diye sormasý önemliydi.