Amerikan entelektüel dünyasýnda 11 Eylül sonrasýnda aþikâr hâle gelen bunalýmlý iklimin, 2016 Seçimlerine giderken ortaya çýkan aday profilleri üzerinden siyasal bir kimlik kriziyle taçlandýðýný dillendirenlerin sayýsý hiç de az deðil. En baþta Washington’daki resmî ve gayri resmî ortamlarda bu durumu açýk bir þekilde görmek mümkün. Yaþanan krizi oldukça erken dönemde ve isabetli olarak kabul edilebilecek þekilde tespit eden isimlerden birisi de Zbigniew Brzezinski. Son olarak The Amerikan Interest’te ‘Küresel Yeni Hizalanma’ baþlýklý bir makalesi çýkan Brzezinski, küresel güç maksimizasyonu dengesinde hem ekonomi-politik hem de siyasal eksen kaymalarýna dair ‘Washington siyasetsizliðini’ aþmaya gayret eden tespitler yapýyor. Yeni küresel hizalanmanýn beþ dinamiði veya gerçekliði olduðu tespitini yaparken, bu yeni düzenlemenin kaynaðýnda ise küresel siyasal güç taksimi ve Ortadoðu’daki kanlý siyasal uyanýþýn olduðunu söylüyor.
Bu beþ dinamikten birincisi, kompleks jeopolitik kaymalardan dolayý Amerika’nýn iktisadi, siyasi ve askeri anlamda hâlâ en güçlü ülke konumunda olmasýna raðmen, artýk küresel bir emperyal güç ol(a)mamasý. Ancak baþka herhangi bir büyük güç de emperyal pozisyonu iþgal edemiyor. Ýkinci hakikat, Rusya’nýn sarsýcý emperyal gerileme sarmalýna girmesi. Üçüncü gerçek, Çin’in istikrarlý bir þekilde yükselerek askeri olarak yeni nesil silahlanmaya devam ederken, sýnýrlý deniz gücünü geliþtirerek Amerika’nýn muhtemel bir rakibine dönüþecek olmasý. Dördüncü dinamik, Avrupa’nýn bugün veya yarýn küresel bir güç olamayacaðýnýn ortaya çýkmasý. Buna karþýn Avrupa, küreselrefaha karþý tehditlerin yönetiminde ön alan bir aktör olabilir. Beþinci realite ise post-kolonyal Ýslam dünyasýnda Avrupalý güçlerin geçmiþte kanlý bir þekilde bastýrdýklarý yeni siyasal uyanýþ dalgasýnýn varlýðý.
Brzezinski, yukarýdaki çerçevenin ancak Amerikan liderliði ile tutarlý bir zeminde yönetilebileceðini iddia ediyor. Sorunlarýn köklerine dair yaptýðý tespitlerde, Amerika’nýn buharlaþ(týrýl)mýþ olmasýnýn da krizlerin sonuçlarýnýn yönetilmesinde büyük bir engel teþkil etmediðini düþündüðü görülüyor. Bu liderlikten 20. Yüzyýl Amerikan önderliðinin kast edilmemesi ise ilginç bir durum ortaya çýkarýyor. Zira liderlikten kastýn, 21. Yüzyýl yeni nesil bir radikal, hatta 20. Yüzyýl küresel diyalektiðini ortadan kaldýrma anlamýna gelebilecek bir koalisyon zemininde vuku bulmasý bekleniyor. Bunun pratik anlamý, baþta Rusya olmak üzere Çin ve diðer ülkeleri de içerisine alacak tek taraflý askeri adýmlar atmalarýný engelleyecek koalisyon tekliflerinin bu ülkelere götürülmesi. Böylesi bir ortak zeminin siyasal dünyasýnýn muðlaklýðý kadar, fiili jeopolitik uygulamalarýnýn da -sadece son 6-7 yýl göz önüne alýnýrsa- yeterince sýkýntýlý olduðu görülecektir.
Rusya’nýn tarihinde ilk kez ulus devletleþme sürecini yaþadýðý akýl yürütmesine yaslanan Rus jeopolitiði okumasý, beraberinde zikredilen koalisyonun mümkün olduðu inancýný da akla getiriyor. Oysa ulus devlet tecrübesini çoktan yaþamýþ Batýlý aktörlerle etkili bir þekilde çalýþtýrýlamayan koalisyon zemininin Rusya için niçin çalýþacaðý da, akla gelen sorular arasýnda.
Ayný þekilde, yaþanmakta olan krizlere yeni nesil lider rolünde müdahil olmasý beklenen Amerika’nýn, farklý bölgelerde sorunlara müdahil olmaktan geri çekilmesinin hem o bölgelerde hem de bizatihi Amerikan gücünde oluþturduðu negatif enerjinin de benzer bir koalisyon güç ikliminde yönetilmesi beklenmektedir. Küresel anlamda bütünüyle tek hegemon olma tecrübesi yaþamýþ bir aktörün bu özelliðinin ortadan kalkmasý, baþlý baþýna güç matrisinde devrim anlamýna gelmektedir.
Görünen o ki, Brzezinski ve meseleye kafa yoran baþka isimlerin daha önce ‘büyük strateji açýðý’ olarak kodladýklarý Amerikan eksen kaymasýný tazmin edecek ara formül olarak ‘koalisyon formülünü’ öneriyorlar. Bu açýlýmýn gerçekçi zemini olmadýðý söylenemez. 21. Yüzyýl küresel siyasi, iktisadi ve teknolojik networkunun ulaþtýðý noktaya bakýlýrsa, kaçýnýlmaz bir istikâmet olarak da görülebilir. Ancak akýldan çýkarýlmamasý gereken husus, post-Amerika sürecinde taþlar yerine oturmadan ittifak haritasýnýn güncellenmesinin ciddi reel politik krizler üretecek olduðudur. Bu krizlere yönelik adýmlar atýlmadan oluþturulacak yeni ittifak haritasýnýn ise düzen mi, yoksa kaos mu getireceði tartýþýlmaya muhtaçtýr.