Küresel yerleşik düzenin hedefinde iki lider var!

Aralık 2011’de yaşananları hatırlıyor musunuz ?

“Ne oldu” diyorsanız, lütfen dönün ve gazete sayfalarına bir göz atın... Veya siz zahmet etmeyin, size o günlerde yazdığım bir yazıdan bir bölümü paylaşayım;

“...RUSYA’da yaşananları dikkatli takip edenler, sokaklara dökülen insanların Rus baharı tadında örgütlendiğini ve zorlama bir sokak sesinin oluşturulmaya çalışıldığını rahatlıkla görebilirler. Hedef çok açık ve net: Güçsüz ve kontrol edilebilir liderlerin başa geçtiği ülkeler tasarlamak ve sonrasında bu topraklan bütün potansiyeliyle küresel ağa bağlamak! Avrupa’nın inorganik bir şekilde nasıl yeniden şekillendirildiğini görünce ve özellikle kriz algılaması altında küresel sistemin başta Fransa’daki sosyal yapı olmak üzere Avrupa’da kalan son değerleri nasıl yok ettiğini anlayınca, Türkiye ve Rusya’da Erdoğan ve Putin’in bu küresel yapıyı nasıl rahatsız ettiğini anlamak zor değil... Amerikan devletinin birikiminin kriz görüntüsü eşliğinde özel sektöre kurtarma etiketi altında aktarılması bu operasyonun en önemli detayı... Avrupa’da da durum farklı değil. Koskoca Almanya Merkel’e teslim edilirken, Fransa, İtalya ve diğerlerini yöneten arkadaşların durumu Spartaküs’ten de kötü... Sonuç: Küresel yerleşik yapının mutlaka devre dışı bırakmak istediği iki isim var; Erdoğan ve Putin! İkisi de çok güçlü liderler ve ülkelerindeki değişim ve ortaya çıkan yerleşiklere karşı savaş dinamiğinin altında şahsi güçleri ve yarattıkları çok güçlü algılama yatıyor. Bu iki ülke halkının da 2001’den itibaren deşifre olan ve yeniden güçlenerek gelişen küresel silindirin kendilerini ezmemesi için, yukarıdaki kısa analizi düşünmeleri ve yeni küresel yapının ülke sınırlarını yok ederek bireyin kanını emmek üzerine bina edildiğini anlamaları ve anlamlandırmaları gerekli! En önemlisi hedefteki bu iki liderin de çok ama çok dikkatli olmaları gerekli! Son söz: Uzun süredir Rusya ile ilgili araştırma yapıyorum. Şimdilik vardığım sentez Türk-Rus işbirliği ve yeni şekillenen düzen açısından bence önemli. Bakın bir Rus düşünür ne diyor: Petro öncesinin eski Rusya’sı ile Petro sonrasının yeni Rusya’sı arasındaki fark çok net ve derin. Eski Rusya organik hayata tekabül etmektedir ve burada toplumsal birlik sağlanmıştır. Yeni Rusya ise organik değil, parçalanmış ve durağandır. Petro, batı hayranlığı yüzünden özü tahrip etmiş, Tatar Han’ı, Rus Çarı ile yer değiştirerek, Rusya’nın Cengiz Han’dan başlayarak gücünü aldığı tüm temeller çökertilmiştir... Şimdi şunu soralım; 1938 sonrası özellikle Atatürk’ün aramızdan ayrılmasıyla ortaya çıkan Türkiye’nin Batı hayranlığı ve emperyalist baskıyla köklerinden koparılması hatta bugüne kadar gelen Avrupalı olma baskısının Rusya’da yaşanandan ne farkı var? Erdoğan ve Putin ülkelerini yeniden organik hale getirebilirler...”

Sevgili dostlar, bu yazıyı kaleme aldığım günlerde Rusya sokakları “Putin istifa” sesleri ile inliyor ve küresel sermaye “almaya alıştıklarını” alamayınca daha da şiddetli bir şekilde sokaklara gaz dökmeye devam ediyordu... Bugün Türkiye’de yaşadıklarımız da bu tezin bir SONUCU! İstediğini alamayan küresel sermaye-yerel işbirlikçiler ve sokaklardan finans piyasalarına kadar KARIŞTIRILMAK istenen TÜRKİYE!

Sonuç: Türkiye, Rusya ile kıyaslanmayacak kadar demokratik, ekonomik gelişme ve başarı açısından son 10 yılda Avrupa’nın tamamından daha fazla adım atmış bir ülke. Sorun da tam burada başlıyor, Erdoğan, YERLEŞİK YAPILAR’dan alıp HALKI ile paylaştıkça, “YAPMALISIN” denilenlere karşı durdukça, her alanda saldırı artıyor ve Erdoğan halkının yanında durdukça maalesef artmaya da devam edecek...

Son söz: Bu dönemde özellikle Almanya-İngiltere çizgisinde gelişen, içeride uygulanan “küresel saldırıya” karşı birlikte olabileceğimiz iki ülke Amerika ve Rusya. Burada tek bir detay var; Amerika homojen bir bütün değil ve Türkiye ile adım atmak isteyen Obama yönetimi içeride “abluka altına” alınmış durumda! Erdoğan-Obama-Putin çizgisinde oluşabilecek bir işbirliği özellikle finansal dalgaları kolay karşılamamızda bize destek sağlayabilir... Olmazsa o da önemli değil, tarihinde her zaman her türlü saldırıyı göğüslemesini bilen bu millet, yüzyılın KURTULUŞ savaşında, liderine sonuna kadar sahip çıkarak bu günleri de atlatmasını bilir...Yaşasın tam bağımsız, cihanşümul, BÜYÜK TÜRKİYE!