‘Kürt Baharý’ný kim engelliyor?

Dünyada esen genel hava, Türkiye Cumhuriyeti’nin engellediði yönünde... Yanlýþ!.. 

Aksine, Türkiye’nin sürdürmekte kararlýlýk gösterdiði “demokratikleþme süreci”nin ayný zamanda bir “Kürt Baharý” olduðunu görmek gerekiyor...

Biraz açmakta yarar var...

“Kürt sorunu”, Suriye’deki son geliþmelerin de gösterdiði gibi, yalnýz Türkiye’yi ilgilendiren bir konu deðil...

Kürtler, Türkiye-Irak-Ýran-Suriye coðrafyasýnda yaþayan bir halk...

Kültürel kimliklerini korumak, siyasi olarak geleceklerini tayin etmek ve bölgede “varlýklarýna saygý” istiyorlar.

21’inci yüzyýlýn bu döneminde, bu tür taleplere“hayýr” diyebilecek bir demokrasi yok... Ancak Saddam Hüseyin veya Beþar el-Esed gibi zamaný dolmuþ diktatörler bu tür talepleri görmezden gelebilirler...

Ama sorun, taleplerin “ulaþabileceði bir noktada” ciddi bir gerginliðe yol açýyor: “Batý Asya’da “sýnýrlarýn deðiþmesi mümkün mü?” sorusu gündeme geldiði anda sivillerden çok, askerlerin konuþtuðu sürece kolaylýkla giriyoruz!..

Geniþ Kürdistan’a doðru mu?

Irak’ta yaþanýlan geliþmeler, bu ülkenin “fiilen” üçe bölünmesine neden oldu. Kuzey Irak’ta yerleþik otonom Kürt yönetimi bu bölünme sürecinde siyasi kimliðini yerli yerine oturttu. Gelinen nokta, Irak Kürdistan yönetiminin, Batý Asya’daki bütün Kürt nüfusun “doðal hamisi” konumuna oturmaya çalýþtýðýný gösteriyor. Barzani yönetiminin Suriye’deki Kürt nüfusa dönük stratejisi, bu yöndeki arzularý bölge devletlerine gösterdi. Barzani’nin Suriye’de oluþacak Kürt bölgesiyle birleþmeye dönük adýmlar atýp atmayacaðý zamanýn sergileyeceði  bir geliþme... Ama en azýndan nihai hedefin bu olduðunu anlamýþ bulunuyoruz... Bu hedeflerin ilerleyen yýllarda  Ýran ve Türkiye’deki Kürt coðrafyalarýný da kapsayacaðý yönünde iddialar ise güçleniyor.

Bu strateji, Kürt halký açýsýndan “büyük felaketin” zeminini de oluþturabilir. Çünkü, Türkiye ve Ýran, “yýkýlmýþ” iki Arap ülkesi, Irak ve Suriye’den çok farklý güçlere sahip iki devlettir...

Geniþ demokrasi, þeffaf sýnýrlar

“Kürt sorunu”nun “insani çözümünde” izlenecek rota, bütün bu kanlý senaryolarýn ötesinde kendisini gösterdi bile: Kürtler’in yaþadýðý dört ülkede insan haklarýna saygýlý, “çok kültürlü yapýyý” benimsemiþ geniþ bir demokrasi ve sýnýrlarýn þeffaflaþmasýyla doðacak güçlü ekonomik iþbirliði...

· Batý Asya’nýn günümüzde yeni sýnýrlara deðil, mevcut sýnýrlarýn gölgeye dönüþtüðü, bölge halklarýnýn serbest dolaþýmý ile kültürel-ekonomik hatta giderek siyasal entegrasyonun saðlandýðý demokratik yapýlanmaya ihtiyacý var.

· Böyle bir Batý Asya’da Kürtler, bir “sorun” deðil, aksine, her alanda iþbirliði saðlamýþ dört ülke arasýnda bu iþbirliðini hýzlandýran, zeminlendiren ve güçlendiren çok önemli bir “stratejik nüfus” konumuna yükselirler.

Batý Asya’nýn yeni Kürt savaþçýlardan çok, iþini bilen ve yaþadýðý topraklarda zenginlik üreten Kürt iþadamlarýna ihtiyacý var!.. Geniþ demokrasi-ekonomik iþbirliði-kültürel zenginlik üçgeninde þekillenecek formül, Kürtler’in “geri kalmýþlýk” kaderini yýkacak, hatta, Batý Asya’nýn zengin ulusu olmalarýný saðlayacak tek formüldür.

Kürtler ne olmak istiyorlar? Kanlý hesaplaþmalar içinde kaybolup gitmeyi mi, yoksa, Batý Asya’nýn Katalanlarý olmayý mý? Önce buna karar vermek zorundalar!..

PKK’nýn aðýr ihaneti

Bölgeye bu pencereden baktýðýnýzda, Kürtler’in geleceði açýsýndan en önemli devletin “TeCe” olduðunu görüyorsunuz. Kürt vatandaþlarýnýn kültürel kimliðini kabul etmiþ, yerel yönetim anlayýþýnda en geniþ siyasi haklarý tanýmýþ “kaliteli demokrasi”ye sahip bir Türkiye’nin, “Kürt sorununu” 21’inci yüzyýla yakýþan ölçülerde çözebilecek tek bölge ülkesi olduðu bellidir.

PKK’nýn ihanetine raðmen!..

Terör örgütünün bitmek bilmeyen kan dökme arzusunun Türk demokrasisi açýsýndan en yüksek tehdit olduðu açýktýr ve “Kürt halký adýna mücadele ettiðini savunan” bir örgütün “demokratik geliþmeyi baltalayan” silahlý mücadelesi, öncelikle Kürt halkýnýn geleceði açýsýndan yüksek risktir...

Çünkü...

“Kürt Baharý” ayný zamanda “Türk Baharý”dýr...

Türkiye’nin oligarþik-vesayet sisteminden kurtularak, gerçek demokrasiye ulaþmasý demek, bu topraklarda yaþayan bütün insanlarýn refahý anlamýna geliyor...

PKK sonlanmalý... Irak ve Suriye’de yaþayan Kürtler’in yüzü de Ankara’ya dönük olmalý...

Aksi durum, hepimiz açýsýndan soðuk bir “kýþ”týr...