Kürt devleti kurulsa ne olur?

Bizim kýrmýzý çizgilerimiz vardýr.

Kim çizdi, ne zaman çizdi bilmeyiz ama vardýr.

Demokrasilerde bu çizgiler, halkýn seçtiði meþru organlar ve kiþilerce belirlenir. Bizde ise, kerameti kendinden menkul bürokratlar tarafýndan. Sonra da deðiþmez doða yasasýymýþ gibi, seçimle gelenlerin önüne koyulur.

En azýndan yakýn zamana kadar öyleydi, diye biliyorum.

“Devlet politikasý” veya “Türkiye’nin öncelikleri” dendiðinde gözünüzün önüne, kafa kafaya vermiþ uzun vadeli planlar yapan, kavrayýþ gücü bizimkinden yüksek, ferasetli bir “akil insanlar topluluðu” gelebilir.

Moralinizi bozmak gibi olmasýn ama durum tam olarak öyle olmayabilir. Çünkü öyle ferasetli insanlar genellikle devlette istihdam edilmezler. Edilenlerin çözümünden de hayýr gelmez.

Çünkü çizgileri çizenlerle sorunlarý çýkaranlar, ayný Kemalist kadro ve zihniyetin taþýyýcýsýdýr.

***

Güneyde bir “Kürt devleti tehlikesi” de bu kýrýmýzý çizgilerdendir.

Baðýmsýz Kürt devleti kurulursa, buradaki Kürtler de özenip ayrý devlet kurmak ister diye Türkiye yýllarca baþka ülkelerin “toprak bütünlüðünü” kendisine dert edinmiþtir.

Oysa pek çok açýdan sorgulanabilir bu resmi ön kabul.

Öncelikle, etnik kimliðe dayalý bir ulus devlet kurmuþsanýz, zulmetmiþseniz, bu durumda baþka etnik gruplara ayrýlma hakký doðar. Vatandaþlýk hakký bile esirgenen Suriye Kürtlerine, Saddam rejimini ve Halepçe’yi yaþamýþ Irak Kürtlerine “ayrýlamazsýnýz” demenin ahlaki meþruluðu yoktur.

Öte yandan, demokrasi diyorsak, onun sonuçlarýný da kabul etmek zorundayýz. Suriye halký birlikte yaþamayý tercih etmezse veya Irak Kürdistaný federasyondan ayrýlýrsa ne diyebilirsiniz?

Baðýmsýz Kürt Devleti Türkiye için bir felaket falan deðildir. Onun felaket veya fýrsat olmasýnýn þartlarý vardýr.

Kürt sorununu çözmemiþ bir Türkiye, güneyinde bir Kürt devleti kurulmasa bile tehdit altýndadýr. Kürt sorununu çözmüþ bir Türkiye, Güneyinde bir deðil iki Kürt devleti kurulsa bile emniyettedir. Böyle bir ülke, Batý, Güney ve Doðu Kürdistan için de cazibe merkezidir. Hatýrlayýn, Özal Irak’ýn bölünmesinden korkmuyordu.

Halklarý bir arada tutan devlet zoru deðildir. Ayrýlmak isteyen milyonlarca insaný hiçbir devlet bir arada tutamaz. Bugün Türkiye’de Kürtler ayrýlmýyorlarsa bu öyle istedikleri içindir; kendilerine yaþatýlan bütün acýlara raðmen beraber yaþama iradesi üstün geldiði içindir. 

Suriye’de bir-iki yerde PKK bayrak dikti diye bunu gözümüzün içine sokmaya çalýþanlar veya Türkiye’nin eski kýrmýzý çizgiye dair þartlý refleksini harekete geçirip hata yapmasý için kýþkýrtanlar var.

Oysa bugün Suriye Kürtlerinin ne istediðini tam olarak bilmiyoruz. Belki demokratik Suriye’nin bir parçasý olacaklar, belki özerklik istiyorlar, belki istemiyorlar. Ama eðer Suriye veya Irak Kürdistaný’nda yaþayan Kürtler ayrýlmayý tercih edecek olurlarsa, bu kaybedilmiþ aidiyet duygusunun sonucu olacak.

Baðýmsýz bir Kürt devleti, ulus-devleti matah bir þey olarak idealize eden Kürtler için de öðretici olabilir. Devletin Medya Güneþi altýndaki yüzünün de daha az nemrut olmadýðý tecrübeyle sabitlenir.

***

Türkiye’nin, Suriye’de PKK yönetimindeki bir Kürt devletinden kaygý duymasý anlaþýlýr bir durum. Ama Kürt devleti olduðu için deðil, kendisine zarar veren bir güç egemen olduðu için. Yoksa Mesut Barzani’nin oradaki etkisi için aynýsý söylenemez.

Ordular insanlarý bir arada tutmaya yetmez; yarýn bu ulus-devlet furyasý sona erdiðinde, bölge Kemalizm ve Baasçýlýk kabusundan tamamen uyandýðýnda, yüzleþme ve helalleþme ile karþýlýklý güven yeniden kazanýldýðýnda, aradaki sýnýrýn anlamsýzlaþmasýný ordular da engelleyemez.

Dar görüþlü bürokratlarýn realite tarafýndan mahkum edilen kýrmýzý çizgileri de bunu açýklayamaz.