Kürt seçmenler, terör hamisi HDP’ye mahkum edilmemeli

Haçlý-Siyonist ittifaký, Ýslam coðrafyasýný Araplar üzerinden böldü, güneyimizi de Kürtleri kullanarak istikrarsýzlaþtýrýyor. 

Kürtlerin yaþadýðý bölgeyi bunun için 4 ayrý ülkeye pay edip, kulaklarýna da “Büyük Kürdistan” hayalini fýsýldadýlar. 

Ne gariptir ki devlet; uzun süre, tam da bu kirli oyunda, üzerine düþen rolü oynarcasýna, “Kürt” kimliðini inkar eden politikalarla fitneyi körükledi. 

Kürt çocuklarýna zorla “Türküm...” dedirtenler, bunu; etnik kökenlere saygý duymakla beraber, Türkiye’de yaþayan herkesi kapsayan bir üst kimlik anlamýnda algýlamak yerine, etnik kimlikleri inkâr ederek o hain plana taþeronluk yaptýlar. 

Bugün “Türk” ifadesinin, üst kimlik olarak kabul görmemesi, önceki yýllardaki bu inkâr ve “Kart, kurt” gibi aþaðýlamalarýn travmasýdýr. 

Bu fitne projesinin sahibi olan Ýngilizler Türkiye’yi yönetseydi, “sistematik zulümle Kürtleri; devlete düþman etme oyunu”nu, bu kadar baþarýlý uygulayamazlardý.   

    

HDP, yanlýþlarýn ürünüdür  

HDP ve öncekiler, bu yanlýþlarýn ürünüdür ve bu istismar siyasetinin parti kapatmakla önlenemeyeceði görülmüþtür. 

HDP’ye oy verenlerin, PKK baðlantýsýný tasvip ettikleri asla düþünülemez. 

Özellikle “Hendek Terörü” döneminde, baský ve tehditlere raðmen PKK’ya ve HDP’ye net bir mesafe koyan Kürtler, bu tepkisini 24 Haziran’da sandýða da yansýttý. 

1 Kasým 2015’te aldýklarý yüzde 11 oy ile 24 Haziran’ý mukayese ederek, “HDP’ye destek sürüyor” sonucunu çýkarmak çok yanlýþtýr. 

24 Haziran’da HDP, “tabaným” dediði þehirlerdeki, yüzde 15’e varan oy kaybýný, CHP’den aldýðý “ödünç oylarla” telafi etmiþtir. 

O halde bölge halký, terör destekçiliðini tasvip etmediði HDP’ye, hangi sebeplerle oy vermek zorunda kalýyorsa bunlar ortadan kaldýrýlmalýdýr. 

Bu yanlýþlarýn çoðu giderildi ama bu iyileþtirmelerin mimarý olan iktidar, bölge halkýna karþý; “Þunlarý yaptýk, daha ne istiyorsunuz” anlamýna gelen bir tavýr içinde olmamalýdýr. 

Büyük yanlýþlarýn düzeltilmesi, “büyük iyilik” anlamýna gelmemekte, devletin ayýbý giderilmektedir. 

Kürt kimliðinin tanýnmasý, terör örgütünün oluþturduðu harabelerin imarý ve kayyýmlarýn ortaya koyduðu performans gerçekten önemlidir. 

Bunlara ilaveten, bölgede HDP’nin tek alternatifi olan AK Parti, neredeyse her seçimde görülen bazý yanlýþlarý tekrarlayarak Kürtleri yine HDP’ye mahkum etmemelidir.   

    

En önemlisi “aday” meselesidir

AK Parti, gücünü milletten alýr, adaylarýný; mutlaka milletin önceliklerine göre belirlemelidir. 

“Millet” ise bölgeden bölgeye dokusu deðiþen bir varlýktýr. AK Parti, bu deðiþime ayak uydurabilen bir politika izlemelidir. Tek ölçü, dinî ve millî konularda “doðru çizgi”nin zaafa uðramamasýdýr. 

Artýk her il ve ilçede, (millî ve yerli olmak kaydýyla) halkýn en fazla güvendiði ve inandýðý muteber isimler, AK Partili olmasa da aday gösterilmelidir. 

Milletin sevmediði kiþiler, o yörede partinin ileri gelen ismi bile olsa (ki böyleleri var) “millete raðmen” aday yapýlmamalýdýr. 

Bu bölgelerde halkýn itibar ettiði isimlerin çoðu, siyasetle iþtigal etmeyen; “Beni aday yapýn” diye yalvarmayan kiþilerdir. Asýl bu insanlar bulunup; “Millete hizmet için aday ol” diye yalvararak razý edilmelidir. 

Ýkinci mesele ise bütün uyarýlara raðmen, tevazu, adalet ve özellikle de liyakat konularýndaki zaaflardýr. 

31 Mart asla bir “yerel seçim” deðildir ve Güneydoðu’dan alýnacak sonuçlar ekstra önemlidir. 

Yapýlacak her yanlýþýn HDP’ye yarayacaðý unutulmamalýdýr.