
DEM Parti'de öyle bir kanat var ki, her zaman çok problemli...
Gündeme düşen son başlık, cidden şaşırttı.
Dem Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, ana dilde özgürce ibadet edilebilmesi gerektiğini ifade etti. Hatimoğulları talebini "Kürtler kamusal alanda, Kürtçe Kur'an okuyabilmeli, Kürtçe vaaz verebilmelidir" sözleriyle dile getirdi.
Öncelikle şunu ifade etmek lazımdır; Kur'an-ı Kerim'in Kürtçe meali zaten vardır. Ve dileyen herkes meali, Türkçesinden olduğu gibi Kürtçesinden de okuyabilir. Hatta en az otuz dilde basılı tercüme yayın olduğunu biliyorum Türkiye'de.
Fertler bazında veya gruplar halinde hane, dernek, vakıf toplantılarında Kur'an-ı Kerim'in Kürtçesi okunabilir. Bunda hukuki olarak veya fiili anlamda bir engel olmamakla birlikte Kürtçe Kur'an okunması, Kürt kardeşlerimizi teşvik edebileceğimiz bir eğitim ve etkinlik çalışması olur.
Vaaz konusu da yine aynıdır. Halihazırda zaten gönüllü hocahanımlar veya hocaefendiler dini sohbet bağlamında çeşitli alanlarda bunu icra ediyorlar. Dolayısiyle vatandaşlarımız ibadeti özgün dili olan Arapça ile yaşarken diğer taraftan da kendi dillerinde anlamaya çalışıyorlar.
Aynı uygulamayı Türkler de aynı şekilde hayata geçirmekte. Namaz ve Kur'an'ı ibadetin kendi özgün dili olan Arapça ile icra ederken, ilahi kelamı anlamak bağlamında da mealini veya tefsirini Türkçe üzerinden çeşitli eğitim faaliyetleriyle gönüllü olarak yürütmekteler.
Hatimoğulları'nın isnad ettiği mesele; "kamusal alan" terimini kullanması nedeniyle 'Kürtçe hutbe' ise işte orada başka hususlar devreye girer.
Cami, bir nevi kamusal alandır. Bu alanda fertlerin ana dilleriyle değil, devletin resmi dili olan Türkçe ile hutbe verilir. Böyle de kalması gerekir. Çünkü camilere her etnik kökenden inanmış mümin gelir ve ibadetini yapar. Burada ibadetin doğası gereği Arapça ile ibadetler yapılır, Türkçe ile sohbet ve dini tavsiyelerde bulunulur. Bu durum Doğu Anadolu Bölgesi'nde de olsa, aynı kalmalıdır. Çünkü her ilimizde her kökenden kimi az kimi çok, farklı etnik kimlikler vardır. Devletin resmi dilini kullanmak, ortak paydada buluşmak anlamını taşır.
Hatimoğulları'nın bu çıkışını iyi niyetli görmüyorum. Dindar Kürtlere de gidip sorsanız, aynı cevabı alırsınız. "Ana dilde ibadet" derken Kürtçe namaz mı kastedilmek istendi? Kürtçe vaaz derken bir ileri aşama Kürtçe ezan talebi mi gelecek? Buna en önde, dindar Kürtler karşı gelir.
Dindar Kürt kardeşlerimiz ezanın aslından başka bir dile çevrilerek bozulmasına (kendi dilleri de olsa) buna asla müsaade etmez.
DEM'in bu çıkışı, CHP'nin Türkçe ezan ısrarı ve zulmünü hatırlattı!
Ezanın Türkçeden aslına rücu ettirilmesi bağlamında bir Başbakan ve iki Bakan feda etti bu millet!
Milletimizin refleksleri bu konuda çok diridir, sakın test edilmesin!
Kimin sözcülüğünü yapıyorlar veya hangi odakların sufleleriyle konuşuyorlar? Milletimiz ferasetiyle görüyor.
Umut edilir ki DEM, CHP gibi kodlarında olan zorbalık, şiddete eğilim ve dayatmacı anlayışı törpülemeyi başarır.
Aksi takdirde, dindar kodlarıyla bilinen Kürt kardeşlerimiz, bu ayrıştırıcı ve kötü niyetli yaklaşımları tarihin tozlu sayfalarına göndermeyi çok iyi bilir.
Bu arada açık kaynaklardan baktığım kadarıyla Tülay Hatimoğulları biyografisinde, Arap kökenli bir Türk olarak ifade edilmiş. Alevi bir aileye mensup olan Hatimoğulları, seküler ve sosyalist görüşleriyle tanınıyor.
Gerçekten ilginç... Arap kökenli, seküler ve sosyalist bir Türk... Ve dindar Kürtlerin ibadet etme biçimini kendi siyasetine malzeme yapıyor.
Yorum okuyucularımın.
Bu arada DEM çevrelerinin Kürt seçmene, "camilere gitmeyin, orada AKP propagandası yapılıyor" söylemlerini de duymuyor değiliz.
Elbette dindar kardeşler, güneyde İsrail ile irtibat halinde olan yapının bağlı odaklarına, farklı kanatlarına en iyi cevabı veriyorlardır.