Dolmabahçe mutabakatý, kimilerinin kimyasýný bozmuþ gibi..
Bir yandan, temel haklarý için mücadele edenler, bir yandan bu mücadeleyi umursar gibi görünüp, kendi çýkarlarý için kullanmak isteyenler..
Kürt hareketi ile sol hareket arasýndaki iliþkiden söz ediyorum. Bu iliþki her nedense, her kritik aþamada ve açýklamada, ihanet, terk edilme gibi kavramlarla gündeme gelir ve tartýþýlýr.
Ýki yýl önce de Öcalan’ýn mektubu okunduðunda bunu yaþadýk, Gezi olaylarýnda da ayný þey oldu.
Bazý Solcular, liberaller, ihanete uðradýk deyip durdular.
Öcalan olmasa bu ‘kusursuz aþk’, serin bir aðacýn gölgesinde, sanki yýllarý devirip gidecek.. Ama Öcalan bu aþka çomak soktu, hiçbir þey yolunda gitmiyor artýk.
Gezi’ye çýkmayýn diyor, silahsýzlanma çaðrýsý yapýyor, 17 Aralýk darbeydi diyor ve bizimkilerin kimyasýný bozuyor. Çünkü onlarýn aþýk olduklarý Kürtler Öcalan gibi Kürtler deðil.
Büyük laf etmiþ olmayayým ama tutkulu bir aþk, hiçbir zaman, baþkasýna nefret üzerinden yaþanmaz.
Seversen, baþkasýndan nefret ettiðin için sevmezsin. Adam gibi seversin..
Bizim Kürt hareketine aþýk olanlarýn kusuru burada. Kürtler’e aþklarý, baþkasýna duyduklarý nefret yüzünden doðmuþ bir aþk..
Olmaz olsun böyle bir aþk!
Türkiye solu, Kemalist’i, ulusalcýsý, 12 Eylül gibi deðil de 27 Mayýs gibi ‘hususi’ darbe talep eden anlý þanlý Marksistleriyle beraber, Kürt hareketinden fazla deðil, sadece üç ay küsse, bu hareket kendi baþýna kalýr ve daha doðru kararlar alabilirdi.
‘Tahkim edilmiþ ateþkes’ deniliyor ya, bence asýl sorun HDP’deki ideolojik tahkimatta.
Sol kontenjandan, milletvekili yapýlan solcular, Öcalan’a bile ayar çekmeye çalýþýyor. Geçenlerde HDP’li solcu bir milletvekili, bir gazeteye verdiði röportajda öyle bir þey söylüyordu ki, okuyunca bu ne cesaret diyemeden edemedim:
‘Öcalan Baþkanlýk sistemi için Erdoðan’la anlaþýrsa, bu Öcalan’ýn intiharý olur.’
Anlayýþ buysa, Öcalan’ýn otuz yýl süren bir savaþý sona erdirmek için bile olsa, Erdoðan’la Kürtler’in anlaþmasý intihar sayýlýr ki, öyle de sayýlýyor zaten.
HDP’nin siyasi temsil hakkýný kullanmasý umurlarýnda deðil, bu temsil hakký, AK Parti hükümetini 2015-2019 yýllarýnda, parlamentoda durdurma mücadelesinde iþe yarayacak mý, bununla ilgililer.
HDP barajý aþsýn ve AK Parti’nin vekil sayýsý 300’ün altýna düþsün istiyorlar.
Yoksa HDP barajý aþsýn ve AK Parti’yle yeni anayasayý, baþkanlýk sistemini ve çözüm sürecini müzakere etsin, bu konularý Türkiye geride býraksýn diyen yok aralarýnda. HDP bu fikirlere yanaþtýðý anda, zaten onlarýn HDP’si olmaktan çýkar.
Bu yüzden, barýþa biraz daha yaklaþtýðýmýzý düþündüren -son örneðinde olduðu gibi- Öcalan ve hükümet cenahýndan gelen ortak açýklamalar olduðunda, medyada ‘Kürtler ihanet mi ediyor’ baþlýklý yazýlar okumaya baþlýyoruz.
Oysa tarih boyunca, Kürtler ihanet eden deðil, hep ihanete uðrayan bir halk oldular, bunu bilmeyen yok.
‘Kürtler ihanet mi ediyor’ yazýlarýnýn bazýlarý, ‘post -modern Kürtperverlere’ , ‘aþýklara’ itidal tavsiye eden, ‘sakin olun ortada ihanet filan yok, Selahattin Bey de, bizim gibi düþünüyor, üstelik silahlý PKK’liler de hala daðlarda!’ dese de, bu durumu deðiþtirmiyor. Demek ki Niþantaþý ve Cihangir ahalisi, bir gün temelli ihanete uðrayacaðý korkusuyla yaþamakta, bu yazýlar bunu gösteriyor en azýndan.
Korkunun ecele de ‘düþmanýndan’ kurtulmayý baþkalarýna ihale eden, kurnaz aþýklara da faydasý yok ama. Bu ‘ihanet’ yaþanmadan ne Kürt hareketi normalleþir ve kendi gerçek gündemine döner, ne çözüm süreci baþarýya ulaþýr.
Öcalan’ýn durduðu pozisyonu geçin, Kürt hareketinde çözüm ve gelecek için iþe yarayacak bir þey bulamazsýnýz.
Öcalan da er geç yarattýðý hareketin bu yalýn gerçeðiyle yüzleþmek zorunda kalacak. Öcalan’ýn bu saatten sonra, yol haritasýna karar verdiði, vereceði bir Kürt hareketinin, objektif olarak, Türkiye soluyla yol ayrýmýna gelmesi kaçýnýlmazdýr.
Bunun anlaþýlabilir bir nedeni var: AK Parti, Ortadoðu’da ve Türkiye’de faaliyet gösteren bütün Kürt partilerinin dikkate almalarý, önemsemeleri gereken bir parti. AK Parti’nin Kürtler’in siyasi geleceðindeki rolü Türkiye’yle sýnýrlý bir rol deðildir. Öcalan bu gerçeði görüyor.
Ama isteyen herkes de bu gerçeði Zaho’yu geçerek görebilir.
Dolayýsýyla Türkiye’de AK Parti’yle siyasi rekabeti öngören bir Kürt siyaseti meþru ama AK Parti’ye nefret ve AK Parti’yi þeytanlaþtýrmak üzerinden, hele onu iktidardan alaþaðý etmek isteyenlere katýlým saðlamak üzerinden bir siyaset tarzý, Kürt hareketinin iþi ve amacý olamaz.
Bu siyasi konjonktürde, Kürt hareketini Ortadoðu’da Þii-Kürt ittifaký içinde tutmaya çalýþmak, HDP’ye, Türkiye’de AK Parti’ye karþý ana muhalefet partisi misyonu yüklemek, biraz daha acý verir, ama sonuç vermez.
Sonuç vereceðine inansa, Doðu Perinçek, Þam’a deðil, Kandil’e giderdi.