Kürtler piyon olmadı, öfkeniz bundan

Suriye neden boşalıyor? Neden, bu ülkenin “beyin gücü”, kent orta tabakası, ülkeyi yarınlara taşıyabilecek kaliteli genç nüfusu şu anda Avrupa yollarında? Çünkü, ülkeleri işgal edildi!.. 

Beşar Esed isimli bir diktatör, vatanına ihanet etti, demokrasi isteyen geniş kitleleri etkisiz hale getirmek istedi, Suriye, kanlı bir “vekalet savaşı”nın alanı oldu. Diktatör artık, Şam’da oturan bir piyondan başka biri değil, onu kullanan İran ve Rusya ise Suriye’deki “kendi hisselerini”artırmanın peşinde. Bakın, Rusya, o kadar askeri, en gelişmiş silahları “Beşar’ı koruma” bahanesiyle Suriye’ye yığmaya başladı, İran ise işgal edilmiş ülkesinden kaçan Suriyelilerin bıraktıkları yerlere İran, Irak ve Afganistan’dan Şii nüfus taşıyor. Artık Baas yok, Beşar hesap vermekten kaçan bir siyasi enkaz...

Bu planda ülkenin kuzeyi de PKK’ya bırakılmıştı, DAEŞ tehdidi bahanesiyle bir hayli de ilerledi bu plan... Sonra, Türkiye tek hamlede boşa çıkardı. Büyük devlet, bir NATO üyesi, satrancı sabırlı oynuyor, herkesin eteklerindeki taşın dökülmesini bekledi, DAEŞ’e dönük koalisyonu güçlendirdi, Suriye için kurulacak masadaki yerini aldı.

Zaten, ne olduysa ondan sonra oldu...

İran, Türkiye aleyhine bugüne kadar etmediği laflar etti, Rusya, Suriye’ye açıkça asker indirdi. PKK, Kemal Burkay’ın da altını çizdiği gibi,“Kürtler’in bile anlayamadığı” bir nedenle Türkiye’ye savaş açtı. HDP “meşruiyet çizgisinde” kalmadı, paralel yapıya bağlı medya kuruluşları ise bir milli mücadelenin “cephe gerisini” dağıtabilmek için bütün algı operasyonlarını devreye soktu.

Yalçın Akdoğan’ın SABAH’a yaptığı açıklamaları, “devlet aklının” Türkiye’nin karşılaşmış olduğu bu büyük küresel tuzakta PKK-FETÖ işbirliğini ortaya çıkarmış olmasını önemsiyorum.

Bütün bir çözüm sürecinde, “kalıcı barış” çabalarına destek vermeyen, olmaması için ellerinden geleni yapanların, PKK terörünü perdelemeye çalışmasını, şehit kanları üzerinden siyaset üretme çabalarını bir kenara yazdık, unutmayacağız...

Oyunu Kürtler bozdu

Tarihe not düşmek için yazıyorum: Türkiye’ye karşı tezgahlanan bu oyunu, bu ülkenin Kürt nüfusu bozdu.

Yüzde 13.5 oyla Meclis’e 80 milletvekili taşımış HDP’nin teröre sahip çıkmasında bir gariplik olduğunu anladı. Kürt nüfusun büyük çoğunluğunun ortak kaygılarını Kemal Burkay şu sözlerle sergiledi: “100’ün üzerinde belediyeniz, 80 milletvekiliniz var. Demokratik çözüm için size daha ne lazım?”

Hep söyledim, Diyarbakır’da yaşayan bir Kürt, en az İzmir’de yaşayan bir Türk kadar akıllıdır, çevresinde olanları hemen anlar...

Kürt nüfusun ezici çoğunluğu PKK’nın Kürt halkının huzuru, barışı, demokratik mücadelesi için değil, bir işgal kuvveti olarak bölgede olduğunu gördü.Aylardır süren “serhildan” çağrılarına kulağını tıkadı, Demirtaş, “onbinler, yüzbinler Cizre’ye yürümeli” deyip yola çıktığında arkasında 100 kişiyi zor buldu!..

Kürtler, bayrağı altında yaşadıkları devlete dönük saldırının kendilerini bir “vekalet savaşı”nın piyonu yapacağını anladılar, PKK’yı ve -meşru siyasi çizgide kalmayan- HDP’yi yalnız bıraktılar.

Bu düşünceyi bölgenin tanınmış siyasetçisi, yazar İbrahim Güçlü şöyle ifade ediyor: “PKK belediyelerde öz yönetim ilan ediyor, HDP de bunu destekliyor. Orada, Kürt halkının seçtiği belediye başkanı var, onu bir güç devre dışına çıkarıyor, halkın oylarının bir anlamı olmadığını sergiliyor. Bu açıkça bir askeri darbedir. Bu kez yapan da PKK’dır.”

Neden “tuzaklama” yoluyla şehit sayımızı artırmaya çalışıyor? Belli ki, Kürt nüfustan umudunu kesti, Türkler’in sokağa dökülüp Kürt kardeşine saldırmasını amaçlıyor. Ne idüğü belirsiz bir takım kişilere bunu da yaptırdılar, Türkler de tuzağa düşmedi, aksine, herkes “Kürt komşusuna kötülük yapanın en az PKK kadar tehlikeli olduğunda” birleşti...

Bu terör saldırısıyla mücadele eden, şehitler veren tüm güvenlik birimlerimize şükranlarımızı iletiyoruz. Yalnız devlet için değil, bu kez, Kürt vatandaşının geleceği için de mücadele ediyor, onları bir “işgal gücünün” eline bırakmıyorlar.

Bu işgal gücünü fark eden Kürtler ve memlekete “ırkçı nefreti” sokmaya çalışanlara açıkça “dur” diyen Türkler...

Bu ülkenin sağduyu sahibi insanlarının önünde saygıyla eğiliyorum...