Muhafazakar Kürt seçmenin 2002 seçimlerinden, yani AK Parti’nin iktidara geldiði tarihten bu yana AK Parti’yi desteklemiþ olmasý, Kürtlerin siyasi sisteme entegrasyonunun ve bu sistem içinde kalmasýnýn yegane sigortasý gibiydi.
Son seçimlerde bu sigorta atýnca, yani siyasal Ýslamýn dayandýðý seçmen kesimi, her ne sebeple olursa olsun, AK Parti’ye küsüp yüzünü HDP’ye dönünce, Doðu Güneydoðu yönetilemez hale geldi, Doðu Güneydoðu yönetilemez hale gelince de Türkiye yönetilemez oldu.
O halde siyasal Ýslam ve Kürtler konusunu, ne kadar tartýþsak o kadar azdýr. Yeter ki doðru zeminde, siyasi kaygý ve beklentilerden uzak ve korkusuz tartýþalým.
***
Son seçim tecrübesine raðmen, AK Parti’nin muhafazakar Kürt seçmenle yeniden barýþmasýnýn dini referanslarý güçlendirmekten geçtiðine inanlar olduðu gibi, salt bu referanslarýn siyasi iliþkileri normalleþtirmeye ve siyasi sigortasý atan Doðu ve Güneydoðu’nun sigortasýný onarmaya yetmeyeceðini, mesela demokrasi talebi ve bin yýla dayanan tarihdaþlýk ve entegrasyonun daha güçlü referanslar haline geldiðini düþünenler de var.
Ýsterseniz sorunu kuzey Irak ve siyasal Ýslam baðlamýnda tartýþalým. Eþ zaman içinde bu coðrafyada neler oldu kýsaca bakalým.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde siyasi Ýslam’ýn uzun yýllara dayanan bir tarihi olduðu söylenemez. Bunun en temel sebebi, Kürt milliyetçi düþüncesinde ve hareketlerinde dinin hiçbir zaman temel bir siyasi referans olarak alýnmamýþ olmasýdýr. Bu nedenle Kürt milli düþüncesinde din olgusunun önemli bir yeri bulunmuyor. Buna karþýlýk, 1800’lü yýllardan Ýran devriminin gerçekleþtiði 1979’a kadar, yani aþaðý yukarý 200 yýla dayanan bir tarihi süreçte, Kürt milli ayaklanmalarýnda tarihi bir rol oynamýþ, önderlik yapmýþ liderlerin hemen hemen tümünün dini bir sýfatý bulunuyor.
Þeyh Abdulselam Barzani, Þeyh Ubeydullah Nehri, Þeyh Mahmut Berzenci, Þeyh Sait, Qadi Muhammet, Melle Mustafa Barzani, Seyit Rýza gibi liderlerin hem güçlü bir dini eðitimi vardý hem de dönemin dini inançlarýndan kaynaklanan yorum ve tefsirden etkilenmiþlerdi. Lakin-Þeyh Sait belki bir istisna kabul edilebilir- bu liderlerin hiçbirisi din adýna hareket etmediler.
Oysa dini referans almak hem Arap hem Türk milliyetçiliðinde önemli bir hareket noktasýdýr.
***
Siyasi Ýslam Ortadoðu, Asya ve Afrika’da bilinen hali ile Kuzey Irak’ta hiçbir zaman siyasi bir güce dönüþememiþtir.
O halde bugün Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren ve Erbil’deki ulusal parlamentoda temsil edilen, serbest seçimlerde belli bir oy alabilen Ýslami partileri ve hareketleri nasýl izah etmek gerekir?
1970’li yýllarýn sonunda Ýran Þahý’nýn devrilmesi ve Humeyni’nin Ýran’a dönmesi siyasal Ýslam’ýn güçlenmesi bakýmýndan yeni fýrsatlar doðurmuþtur. Daha önce Suudi Arabistan üzerinden dünyaya yayýlan Ýslami gruplar bu defa Ýran’ý ikinci bir terminal olarak kullandý. Ýran coðrafi olarak da siyasi Ýslam’ýn bölgeye yayýlmasý ve belli bir mobilizasyon kabiliyeti kazanmasý için önemli bir ülke haline geldi.
Ýslamcýlar bu ülkeden, Irak’a, Afganistan’a, Pakistan’a ve Kafkasya’ya çok daha rahat geçiþ yapabiliyorlardý. Ýran uzun yýllar Ýslam devrimini ihraç etme teorileri ile uðraþtý, bu teorilerin Latin Amerika’daki gerilla örgütlerinin strateji ve taktiklerinden önemli oranda beslendiðini ve Che Guevara’nýn fikirlerinden etkilendiðini söylemek mümkündür.
Ýran-Irak savaþý ve akabinde geliþen Körfez Savaþlarýndan sonra baþlayan süreçte Suudi Arabistan ve Ýran’ýn iliþkilerinde bir kopuþ yaþandý. Ýþte bu koþullarda çeþitli Ýslami gruplar Kuzey Irak’ý bir yol güzergahý olarak kullanmaya baþladýlar. Söz konusu bu gruplar Kuzey Irak’ta da bazý unsurlarý etkilediler ve bunlarý yanlarýna alýp Afganistan’a, Pakistan’a, Yemen’e ve Suudi Arabistan’a götürdüler. Kuzey Irak’tan götürülen bu gruplar 4-5 yýl sonra eðitimden geçmiþ, belli bir deneyim kazanmýþ kiþiler olarak Kuzey Irak’a geri dönüyorlardý.
***
Komala Ýslamiye’ye liderlik yapan Ali Bapir, Ensar El Ýslam’ýn lideri Melle Kirekar bu kadrolar arasýnda yetiþtiler. Bunlar Ýran’a gittiler, eðitim gördüler, ardýndan Afganistan ve Suudi Arabistan’da bulundular.
Baþlangýçta siyasi iþlerden ziyade irþad ile uðraþýyorlardý. Mescit, camii gibi ibadethanelerin yapýlmasýna katkýlarý oluyor, sivil amaçlý çalýþmalar yürütüyorlardý. Bu sivil çalýþmalar, kýsa sürede toplumla kurduklarý iliþkilerin büyümesini saðladý. Sivil çalýþmalardan gelen bu Ýslami gruplar 1994’te siyasi örgüt olduklarýný ilan ettiler.
Kuzey Irak’ta siyasi Ýslam’ýn bir geçmiþinin bulunmadýðý gibi, bir geleceðinin de olmayacaðý yolundaki kanaat, güçlü bir kanaattir.
Ýslami partilerin Sincar (Þengal) ve Ayn-El Arab’a (Kobani) karþý yürütülen DEAÞ saldýrýsýndan sonra ivme kazanan Kürt milliyetçiliðinin etkilediði halk içinde bir karþýlýðýný aramak bugün boþuna bir çaba olur.
Þengal ve Kobani’den yükselen Kürt milliyetçiliði, sadece Kuzey Irak’ta etkili olmakla kalmadý, geldi Kürt Siyasal Ýslamýný, ve muhafazakar Kürtleri, Türkiye’nin bütün bölgelerinde dipten gelen bir dalga gibi etkisi altýna aldý.
CHP ve MHP’yle alakalý veya bu iki partinin ilgisini çeken bir süreç deðil bu, çünkü Kürt seçmen arasýnda zayýflar, Erbil diye bir yeri tanýmýyorlar bile, Kürt toplumuyla siyasi iliþkiler kurmak gibi bir iddia ve amaçlarý yok. Felaket telalýðýnýn dozunu daha da arttýrmak, yeni sýkýyönetim çaðrýlarý yapmak için, AK Parti’nin Doðu ve Güneydoðu’da siyasi iflas yaþamasýný bekliyorlar. Ama AK Parti, yeni bir tarihsel karþýlaþmanýn yani Kürt siyasal Ýslamýyla Kürt milliyetçiliðinin yaþadýðý tarihsel karþýlaþmanýn yegane muhatabýdýr. Bu yüzden siyasi dinamizm ve heyecan, AK Parti’de hiç eksik olmayacak. Böyle bir partide siyaset yapmak hem zor hem büyük bir nimet, anlayana tabi. Çünkü laik-seküler kesimin yapacaðý, öznesi olacaðý bir tarih yok maalesef. AK Parti yeni Türkiye’nin, daha baþýnda olduðu yeni tarihi inþanýn yapýcýsý ve öznesidir. Onu farklý kýlan da bu. Þanssýzlýðý ise beklenmedik tarihsel karþýlaþmalarýn bazen tam ortasýnda ve belki de savunmasýz kalmasýdýr.