Kimi gözlemler bazen, en deðerli akademik araþtýrmalar kadar önem taþýr.
Yeni Þafak’tan Murat Aksoy’a konuþan Can Paker’in paylaþtýðý gözlemleri ve hissiyatý okuyunca bunu bir kez daha anladým:
‘Asýl trajedi insani olarak yaþananlarda. Otuz yýllýk savaþ süresince Batý’nýn bilmediði, devletin bilinçli olarak Batý’ya yansýtmadýðý bir Doðu var.’
‘Þunu itiraf edeyim. Ben TESEV baþkaný olarak bölge hakkýnda çalýþmalar yapmamýza, bölgeye defalarca gelmeme raðmen, bölgeyi hiç tanýmadýðýmý görüyorum... Buralara sadece toplantý için gelmiþiz, toplantý bitmiþ dönmüþüz. Belediye baþkaný, vali ve STK temsilcileriyle görüþmeyi yeterli saymýþýz.’
Paker’in bu söyledikleri insanýn aklýna ister istemez oryantalizmi getiriyor. Oryantalizm eðer ‘Doðu’yu ‘sömürgeleþtirmek için yeniden icat etmek, Doðu’yu bulunduðu halden baþka hallere sokarak, Batý’ya ve Batýlý insana aktarmak’ ise Türkiye’yi cumhuriyetten bu yana yönetenlerin, ülkenin Doðusunda yer alan bir halký, Batý’ya oryantalist gözlerle yansýttýklarýný ve en aydýn insanýn bile bu oryantalizmin etkisinden kendini kurtaramadýðýný Can Bey, bence çok iyi anlatmýþ.
Þimdi bu oryantalizmden, yani ‘hayali PKK’ ve ‘hayali Kürtler’ tasavvurundan kurtulup gerçeði bütün çýplaklýðýyla öðrenebileceðimiz bir süreci yaþamaktayýz.
Karþýmýzda tahayyül edilen PKK ve Kürtler deðil, gerçek PKK ve gerçek Kürtler var..
***
Açýlýmdan bu yana medyada yer alan haberlere, analizlere bakýn..
Bilmeye ve baþkalarýnýn bilmesini saðlamaya dair büyük bir açlýk var. Medya bütün gücüyle bu açlýðý doyurmaya çalýþýyor. Kandil’e öyle kimseler gidiyor ki þaþýp kalýyorsunuz.
Haberler ve sorular, doðal olarak PKK, Öcalan, Kandil’deki yöneticiler ve Kürtler hakkýnda.
Kendilerini, yoðun bir ‘PKK bilgisi’ veya bilgilendirilmesiyle karþý karþýya kalmýþ gibi hissedenler, böylesi bir duruma alýþkýn olmayanlar, bu vaziyetin PKK’nin meþrulaþmasýna hizmet ettiðini düþünüyor. Haksýz sayýlmazlar. Kandil’e yüz gazeteci birden gidiyor, gidiliyor ve konuþuluyor.
Duran Kalkan yazar olabilecek mi?
Osman Öcalan, Urfa’ya belediye baþkan adayý olursa kazanabilir mi?
Osman Baydemir hakikaten Çeþme’ye belediye baþkaný mý olmak istiyor?
Bunlar siyasi magazinleþme alametleri. Yaþanan travmalara da iyi geldiði muhakkak. Çünkü geleceðin hangi parametrelerde yaþanacaðýnýn ipuçlarýný veriyor.
Daðlardan kamplara çekilecek. Bu kamplarda normal hayata intibak için silahlý gruplar eðitim görecek. Belki de, Sýrrý Süreyya, Kandil’deki kamplara çekilecek olan PKK’lilere sinema eðitimi, bir baþkasý yanýna bol miktarda Umberto Eco ve Orhan Pamuk kitaplarý alarak, yazarlýk eðitimi verecek..
Emin olun, geri çekilme tamamlandýðýnda bu türden haberlere bol bol rastlayacaðýz.
Bu sürecin doðal bir sonucu olarak, PKK kendisini yeniden tanýmlamaya
çalýþýyor.
Öcalan’ýn da yapmak istediði bu aslýnda. Baþka türlü nasýl olacaktý ki zaten.. Silahý gömecek olmasý bana göre mukadder olan PKK, Kandil’in eteklerinde buharlaþmayacaðýna göre baþka bir þeye dönüþmek zorunda.
Kimi siyaset yapacak, kimi yazar olacak, kimi Sýrrý Süreyya ile birlikte film yapacak, kimi Dicle ve Fýrat üniversitesine, kimi Süleymaniye ve Erbil’deki üniversitelere kaydýný yaptýrýp yarým kalan eðitimini tamamlamaya çalýþacak, kimi ticaret yapacak ve kimi de yorgunluðunu bahane edip köyüne dönecek..
Ve bütün bunlar elbette PKK’nin meþrulaþmasý olarak algýlanacak.
Lakin, meþrulaþma bu süreçle baþlamadý. Unutmayalým ki, PKK, her þeyin konuþulabildiði ve tartýþýlabildiði bir ortamda deðil, köylerin yakýldýðý, faili meçhul cinayetlerin iþlendiði, seçilmiþ insanlarýn yaka paça meclisten alýnýp cezaevlerine atýldýðý otuz yýl süren þiddet ortamýnda meþrulaþtý. Dolayýsýyla meþrulaþtýrma bugünün sorusu ve sorunu deðildir.
Geçmiþ ola!
Bugünün sorusu ve sorunu bu meþrulaþtýrmanýn demokratik ilkeler ve demokratik dinamiklerle buluþarak, baþ aðrýtmadan sivilleþmesi ve normalleþmesidir.
Þimdi Kürtler, PKK gerçeðiyle beraber, yeniden keþfediliyor. Her þey çok hýzlý geliþti ve Türk halký doðrusu kendini bu yeniden keþfedilmenin içinde buldu.
Yeni öðrendiði ve keþfettiði gerçekler ve meðer böyle deðilmiþ dediði her þey, Türk toplumunda hem heyecan hem korku üretiyor.. Bu durumun belli bir süre sonra, sürecin doðal bir sonucu olarak normalleþeceðinden hiç kuþku duymamak lazým.