Kürtlerin haklarını KCK’dan kurtarmak

Esasen çözüm süreciyle birlikte başlayan ve “silahlı unsurlar”ın sınır dışına çıkışıyla birlikte süreci de bir anlamda durduran örgüt içi dalgalanma, İmralı heyetinin Ada’dan getireceği mesajlarla aşılabilecek mi?

Henüz bilmiyoruz.

Pervin Buldan ve İdris Baluken’den oluşan BDP heyeti yazının yazıldığı saatlerde henüz anakaraya ulaşmış, görüşmeye dair herhangi bir işaret vermiş değildi.

Mesajı ve olası etkilerini şimdiden bilmesek de mesajın beklendiği ortamı biliyor tahlil edebiliyoruz.

Sondan başlayalım.

Ada ziyaret kadrosunun değişmez üyesi BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş bu defa heyette yok. Partisini olağanüstü kongreye götüremeyen genel başkanın seçimler biter bitmez istifa edeceği söylentileri var. Kendisi bu iddialar için “makamları halk verir dilediğinde de alır” diyor. Silahın hala siyaset aracı olarak kullanıldığı bir zeminde karar merciinin Kandil değil de halk olduğunun söylenmesi kulağa hoş gelse de gerçeğe uygun sayılmaz. Pakete dair zehir zemberek ve yok sayıcı açıklamalardan hedefinin tabandaki halk değil halka kıyasla memnun edilmek istenen irtifa sahipleri olduğu anlaşılıyor.

Benzer bir siyasetten el çektirme vakası da Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir için işliyor. Önümüzdeki yerel seçimlerde partilerin göstereceği adayların isimleri, liyakat ve reyting dereceleri ne olursa olsun seçimlerin temel motifinin kadın başkan olacağı, hem de yerel siyaset tarihimizde hiç olmadığı kadar olacağı anlaşılıyor. Diyarbakır’dan kadın aday gösterileceği de neredeyse kesinleşti. Ama kadının üst siyasi yapılar dahil örgütün her organında görece eşit pozisyonuna alışkın olan BDP çevreleri için Baydemir yerine kadın aday gösterilecek olmasının herhangi bir ilginçliği olmadığı ortada. Lakin Baydemir’in erken dönemde “silahlı mücadele dönemi bitti” dediği için KCK tarafından susturulduğunu, belediye temizlik işçisi kadrosundaki bir örgüt elemanınca denetlendiğini ve belli periyotlarda hesaba çekildiğini bilenler için “kadın aday ambalajı”ndaki parmak izleri fark edilmeyecek gibi değil.

Öte yandan paketi beklerken iyi kötü bir manevra alanı vardı örgütün elinde. Hükümet sürece dair kararlılığını ifade etse de henüz demokratik adımlar atılmış değildi. Bu nedenle hem durdular hem boşluğu “laf kalabalığı” ile doldurdular. 

Süreci yavaşlatma, birinci aşamaya dair kendi vaatlerini geveleme ve duraksamanın sebebi Hükümetmiş gibi gösterme çabasının amacı zaman kazanmaktı. Rojava’daki fiili durumun yerleşmesi için oyalanmak, “ya seçimlerde zorla aldığım oyu rızayla alamazsam” korkusu yüzünden mevcut “yüklü” pozisyonu sündürmek, bölge Kürtlerinin Kasım ayında yapılacak kader toplantısına daha güçlü katılabilmenin şartları acaba biraz daha olgunlaşabilir mi diye beklemek...

Beklediler. Önce paketten ‘kabak’ çıkacak dediler. Paketten kabak değil de eksiğine gediğine rağmen tarihi öneme sahip esaslı maddeler çıkınca yaşanan durum söyleyegeldikleriyle halkın pakete dair olumlu algısı arasına sıkışıp kalmak oldu.

Kürtlerin bunca zaman silaha sebep gösterilen gasp edilmiş haklarının ve bazı taleplerinin KCK’nın zoruna ve ille de benimle müzakere edeceksin ısrarına bakmadan, Türkiye’nin genel demokratikleşme sürecinin devamı olarak teslim edilmesi, örgütün taktiğini boşa çıkardı, deyim yerindeyse resmen tetiğini düşürdü.

PKK-BDP hattının en büyük yanılgısı, kendisini tüm Kürtlerin tek temsilcisi; Kürtleri de kendisinin “tapulu malı” sanması. Tüm acılara zorlamalara rağmen şiddete mesafe koyan Kürtler gibi, kendi tabanı da Türkiye’nin aldığı yolu ve varılacak yeri görüyor oysa.

Kürtlerin devlet tarafından daha önce gasp edilmiş ne kadar hakkı varsa ülke demokratikleştikçe hepsinin birer birer iade edildiğini ama KCK’nın sırf yeni Türkiye’de kendine bir yer edinebilmek için Kürtlerin kazanılmış haklarını silah zoruyla rehin almak istediğini de görüyor.

Bayramınız kutlu olsun. Cejna we piroz be.