Bazý okurlar abartýlý bulacak biliyorum, ama Kürtler’in ekseriyetinin gözünde bugün Kobanê’de yaþananlarýn Stalingrad savunmasýný hatýrlattýðý da bir gerçek.
IÞÝD’e karþý koyan PYD güçlerinin þehirlerini kahramanca savunduklarýna, yaþlý kadýnlarýn ve erkeklerin bile bu savunmaya katýldýklarýna tanýk oluyoruz. ( Bu arada, Kobanê de savaþmak için yaþ mevzubahis deðil, yaþý bahane eden romancýlara ve siyaset erbabýna hatýrlatmakta fayda var)
Sýnýrda gözlerimle gördüm ve tanýk oldum. Tel örgülere dayanan insanlar, dumanlarýn yükseldiði, bomba seslerinin daðlarda yankýlandýðý topraklarýna hüzün içinde bakýp duruyor ve insaný derinden sarsan hýçkýrýklara boðuluyorlardý.
Kobanê Kürtler’in tarihinde kuþatmaya uðramýþ ilk þehir deðil elbette.
Bugün Kürt federe bölgesinin baþkenti olan Erbil (Hewler) dahil, Kürt milliyetçiliðinin merkezi sayýlan bir çok þehir tarih boyunca kuþatmalara uðradý ve Kürtler’e karþý savaþan düþmanlarýn eline geçti.
Kimsenin doðru dürüst haberi olmuyordu yaþananlardan. Mahabat Kürt Cumhuriyetinin ikinci dünya savaþýndan sonra Ýran tarafýndan yýkýlmasý, Gazi Muhammed ve arkadaþlarýnýn Çarçýra meydanýnda asýlmasýnýn hikayesinden bile, Kürt milliyetçi hareketleri ve direniþleriyle ilgili belli baþlý Kürt aydýnlarý Canip abinin anlattýðýna göre, yýllar sonra Fransa’da haberdar olmuþlardý. ( Hevsel Bahçesinde Bir Dut Aðacý-Everest yayýnlarý, Orhan Miroðlu)
Kürtler Mahabat’tan sonra, bütün dünyanýn ve sýnýrda yaþayan insanlarýn gözleri önünde, bir þehirlerini ölesiye savunuyor ve direniyorlar. Küresel düzeydeki iletiþim aðlarý Kobanê direniþini dünyanýn dört bir yanýna taþýyor. Savaþ ve direniþ an be an kayýtlara geçiyor.
Kobanê’nin ortaya koyduðu gerçekler bundan ibaret deðil elbette. Türk-Kürt barýþýný istemeyip, çözüm sürecine baþýndan beri ateþ edip durmuþ olanlar , çözüm sürecini sona ermesi için Kobanê’yi bir fýrsat gibi görmeye baþladýlar.
IÞÝD ve PYD’nin silahlý güçlerinin ilk karþýlaþmasýndan baþlayarak, çözüm süreci çöktü, çökecek diye yazýlar yazdýlar, aslý astarý olmayan tamamen dezenfermasyon ürünü haberlerle, Türkiye’nin Kobanêyi düþürmek için IÞÝD’e yardým ettiðine insanlarý inandýrmaya çalýþtýlar.
Ama bölgeye giden herkesin görebileceði gibi, bu algý operasyonu baþarýya ulaþamadý. Kürt halký, IÞÝD katliamýndan kaçan Suriyeli Kürtler’e Türkiye’nin yadýmlarýný, dostluðunu görmezlikten gelecek kadar nankör bir halk deðil. Bu saatten sonra kötü propaganda ancak cürmü kadar yer yakar!
Sayýn Davutoðlu’nun þu söyledikleri elbette tarihe geçecek, gereðinin yapýlmasý koþuluyla:
‘Kobanê’nin düþmesini istemeyiz. Kobanê’nin düþmemesi için elimizden ne geliyorsa yaparýz.’:
Bu çerçevede, çözüm sürecinin ve daha geniþ manada Kürt-Türk siyasi iliþkilerini belirleyecek olan Ankara’nýn izleyeceði politikalardýr.
Bir çeþit halk diplomasisi yoluyla Kürt kamuoyunu kazanarak, çözüm istemeyenlerin bütün hesaplarý boþa çýkarýlabilir.
Yani, bugün, Kobanê ve civarýnda kalan Kürtleri IÞÝD’e karþý korumak, IÞÝD yarýn Afrin ve Haseki’ye saldýrýrsa, orada da ayný tutumun içinde olmak.
Türkiye þunu görmeli ki, Ortadoðu halklarýna bu savaþý dayatanlarýn en önemli amaçlarýndan biri de þudur:
Kürtler’i ve Kürdistan’ý Anadolu’dan koparmak.
Erbil, Diyarbakýr ve Rojava’da yaþayan Kürt halkýnýn yüzünün Anadolu’ya yani Türkiye’ye dönmesi, ve çözüm süreciyle beraber, Erbil’le kurulan iliþkilerle bu tarihsel ilerlemenin güçlenmesi, baþta Amerika olmak üzere Batý’yý rahatsýz ediyor. Geçen yüzyýlda, Ortadoðu’da sýnýrlar çizilirken, Ýngiliz sömürge siyasetini yönetenlerin kendi aralarýnda tartýþtýðý temel konulardan biri buydu: Kürdistan Anadolu’da mý yoksa Arabistan’da mý kalacak?
Bir kesim, sýnýrlar öyle çizilmeli ki, Kürdistan, Anadolu’da yeni geliþen milli hareketin içinde yer alsýn diyordu, bir kesim de, bunu ret ediyor, Kürdistan’ýn dört ayrý ülkede kalmasýnýn Batý çýkarlarýna daha uygun olduðunu düþünüyor ve Kürdistan’ý Arap yönetimlerinin sýnýrlarý içinde tutmak istiyorlardý. Sýnýrlar bu ikincilerin düþüncesi doðrultusunda çizildi. Yüzyýldan sonra ayný yere geldik.
Kürdistan ve Kürt halký tarihsel yürüyüþünde kimlerle beraber olacak? Dostlarýný ve düþmanlarýný seçerken hangi tarihsel hafýza ve siyasi tecrübelere bakarak karar verecek?
Öcalan’ýn zihnini bugün bu iki soru meþgul ediyor diye düþünüyorum ve sanýrým bu sorulara vereceði cevaplarla Kürt siyasetinde de, bir restorasyon dönemi baþlayabilir, siyaseten ve düþünsel bakýmdan.
Haþim Kýlýç için bir not: Sayýn Kýlýç, Türkiye’de korku iklimi olduðunu, bunun gazetecileri etkilediðini, ama temel hak ve özgürlükler konusunda mücadele edilmesi gerektiðini söylemiþsiniz. Yanlýþ anlamayýn lütfen ama keþke bu kadar çok konuþmasanýz!. Konuþun konuþun, ama bilin ki, her konuþmanýzda, sizin verdiðiniz kararlarýn maðduru olan binlerce insana kendinizi yeniden hatýrlatýyorsunuz! Yukarýdaki yazýyý okuyun ve açýk yüreklilikle söyleyin lütfen : Bu yazý, siyasi ortamýn, özgürlüklerin ve fikir beyan etmenin sizin verdiðiniz siyasi kararlarla belirlendiði dönemlerde yazýlsaydý ve ben o kapattýðýnýz partilerin mensubu olsaydým, siz bana bir beþ yýl daha siyaset yasaðý koymayacak mýydýnýz? Hangi düþünce ortamýndan söz ediyorsunuz? ‘PKK bu ülkenin gerçeðidir, onu sýnýr ötesinde aramayýn’ dediðim için bana beþ yýl siyaset yasaðý verdiniz. Bireysel baþvuru hakký çýktý da, yasaða itiraz ettim birkaç ay önce ve kararýnýzý deðiþtirmenizi istedim. Hala bir cevap vermediniz. Siyaset yasaðýmýn infazý bu yýlýn Aralýk ayýnda bitiyor oysa. Kalkmýþ, direniþten filan söz ediyorsunuz bir de! Evet ben direniyorum, ama sizin kararlarýnýza karþý direnmeye devam ediyorum ve soruyorum, mahkemenize verdiðim dilekçeye neden cevap vermiyor ve gereðini yerine getirmiyorsunuz? Kusura bakmayýn ama, özgürlükler için direnmekten söz edecek bu ülkede son kiþi bile olamazsýnýz, oturun oturduðunuz yere ve hatýralarýnýzý yazýp, verdiðiniz kararlarla bu ülkenin siyasi tarihinde yol açtýðýnýz belalar için Türkiye’den özür dileyiniz!