Kürtlerin vahþi batýsý!

Vahþi Batý’ya benzettiði Irak Kürdistanýný absürt mizahlý western filmi Benim Tatlý Biberhanem ile anlatan ünlü Kürt yönetmen Hiner Saleem ile Cannes’da buluþtuk.

KÜRT sinemasýnýn günümüz temsilcilerinden Hiner Saleem, yeni filmi My Sweet Pepperland/ Benim Tatlý Biberhanem’in prömiyerini 66. Cannes Film Festivali’nde yaptý. Belirli Bir Bakýþ bölümüne seçilen filmin erkek baþrol oyuncularý Türkiyeli Kürt aktörler Korkmaz Arslan, Mir Murad Bedirxan ve Suat Usta. Casting yönetmenliðini de Harika Uygur yaptý. Eleþtirisini ve sorunlarý her daim mizah çerçevesinde dile getirmesiyle takdir edilen Hiner Saleem, ilk uzun metrajlý filmi Vive la Mariee... et la Liberation de Kurdistan/ Yaþasýn Gelin... ve Kürdistan’ýn Özgürlüðü ile týrmanmaya baþladý kariyerinde. Ýkinci filmi Votka Limon ile Venedik’te büyük sükse yaptý. Baþrollerini Nazmi Kýrýk ile Belçim Bilgin’in paylaþtýðý Sýfýr Kilometre, 2005 Cannes Film Festivali’nde yarýþtý. Ardýndan yaptýðý dört film hatýrý sayýlýr derecede baþarýlý oldu ama Cannes’a dönüþü için adýný bir köy hanýndan alan My Sweet Pepperland’i beklemesi gerekti. Yedi erkek kardeþinin karþý çýkmasýna raðmen ücra bir köyde öðretmenlik yapan Govend ve ‘heval þerif’ Baran’ýn aþkýný, gelenekçi ve iþbirlikçi Aziz Aða ile mücadelelerini konu alan film Irak Kürdistanýný western dekoru olarak kullanýyor.

-Neden bir western yaptýnýz?

 Western severim. Kürdistan’daki durum eski westernlerdeki Amerika’ya benziyor. Yeni bir ülke, yollar ve köprüler yapýlýyor, kanun inþa edilmeye çalýþýyor her yerde. O geniþ manzaralar, iyiler ve kötüler, ilerleme... Bir western yapmak için bütün dekor hazýr!

-Peþmergeyken polis olan ve bu uzak köye atanan kahramanýn da bir þerifi andýrýyor!

 Görsel fonunda filme aktarmak istediðim öykü aynen buydu. Ama sadece aksiyonu vb. ile bir western yapmak istemedim. Benim için yeni doðmakta olan bu ülkedeki kadýnýn durumu ve adalet kavramý daha önemliydi.

-Filminiz baðýmsýzlýk sonrasý modern Kürdistan’ýn temel sorunlarýný ele alýyor: Nasýl devlet kurulur, kadýnlarýn durumu iyileþtirilir ve en önemlisi feodalite bitirilir?

 Bu da benim meydan okumam. Bence günümüzün Che Guevara’sý internet. Eskiden adý ülke olan küçük bir hapishanede yaþýyorduk. Bir diktatör her istediðini yapabilir, sýnýrlarý kapatýp gazetecileri içeri almayabilirdi. Bugün bir telefonla olan biteni kaydedip hemen yayýnlayabilirim. Bu yüzden her þey deðiþti. Kürdistan misali yeni bir ülkede de her þey deðiþecek. Ben sabýrsýzlýkla müreffeh bir Kürdistan kurulmasýný bekliyorum. Müslüman bir ülkede kadýnlarýn durumu kolayca sömürülebilir. Oysa kadýnlarýn özgürlüðü erkeklerin de özgürlüðüdür. Kadýnlarýn bir sorunu yok, erkeklerin sorunu var. Kürdistan’ýn özgürlüðü ne iþe yarar, kadýnlarý da özgür olmadýktan sonra?

-Aziz Aða’nýn evinde PKK’lý kadýnlar ve öðretmen dýþýnda civarda kadýn göremiyoruz. Onlarýnda ‘Türkiye’de Kürt ve kadýnsan daða çýkmaktan baþka þansýn yok’ demeleri de çok dokunaklý...

 Kürt olmak sorun, kadýn olmak iki kere sorun. Türkiye’den bahsediliyor ama her yerde öyle. Daða çýkanlar kendi halklarýn, hala çok gelenekçi olan toplumlarýný özgürleþme amacý güdüyor. Onlar belki de sadece kadýn olarak saygý görmek için savaþýyordur.

-Filminiz Kürdistan demokrasisinin ilk idam cezasýnýn infazýný konu alan absürt bir sahneyle açýlýyor. Ýdam sehpasý olarak bir oy sandýðý kullanýlmak nereden geldi aklýnýza?

 Kürdistan’da editörlük yapan bir arkadaþýmla yemek yiyordum. ‘Sana westernimi anlatayým’ dedim. O da bana Kürdistan’daki ilk ve son idamý anlattý. Ýpleri olmadýðý için komþunun bahçesinden çamaþýr ipini çalmýþlar! Sonuçta mahkum asýlýrken ölmemiþ!

TÜRKÝYE’DE DE GÖSTERÝLMESÝNÝ ÝSTÝYORUM

-Kahramanýnýz Baran, atandýðý sýnýr köyünde ‘Burada savaþ henüz bitmemiþ’ diyor. Ayrýca hiçbir Kürt yönetmenin filminde rastlamadýðýmýz iþbirlikçileri görüyoruz...

 Geleneksel deðerlere baðlý bir adam. Bir þeye ‘karþý’ deðil satýlmýþýn teki. Amerikan westernlerinde kelle avcýlarý vardýr. Kanun kaçaklarýný yakalarsan polis baþlarýna koyduðu ödülü verir. Onu bir western kodu olarak düþündüm. Belki Türkiye ile belki Ýran ile iþbirliði yapýyor. Filmde hiçbir zaman kadýnlarýn politik menþeini açýklamýyorum. Politik açýdan onaylamýyorum, bunu söylemiyorum. Varolan bir realite bu.

-Kendinize fotoðrafçý rolünü vermiþsiniz filmde!

 On saniye için bile olsa filmlerimde mutlaka görünürüm. O da benim imzam. Küçük de olsa bir rol. Kamera arkasýndayken ayný anda oynayamam, aktör deðilim nihayetinde.

-Kadroyu nasýl yaptýnýz?

 Kim nereli Kürt diye bakmam ben, oyuncuya bakarým. Oyuncu olacak ve Kürtçe bilecek. Aziz Aða rolü için Ýstanbul’a kadar geldim. Casting yönetmeni olan Harika Uygur bana çok yardýmcý oldu. Baþroldeki Korkmaz Arslan’ý çekimlere birkaç gün kala seçtim. Berlin’de yaþadýðý için Skype üzerinden konuþtuk. Sonra Erbil’e çaðýrdým, yakýndan görünce hemen karar verdim.

-Yeni bir projeniz var mý?

 Türkiye’de çekmem de plan dahilinde. My Sweet Pepperland’i 17 Mayýs’ta bitirdim! Cannes’da izleyiciyle birlikte keþfettim ben de! 10 dakika ayakta alkýþlandý. Belirli Bir Bakýþ bölümündeki galasýnda. Fransa’da ve birçok ülkede gösterime giriyor. Türkiye’de gösterilmesini de isterim.

Mahkumlarla anlaþma yapýlmaz

-Türkiye ile Kürtler arasýndaki iliþki nereye gidiyor sizce?

 Barýþ diyorlar, demek ki savaþ varmýþ! Bu savaþ ne için yapýldý? Kürtlerin statüsü nasýl olacak? Savaþ bunun uðruna yapýldý. Sorunun kökeninde Kürt toplumunun inkar edilmesi yatýyor. Kürtçe eðitim ve Türkiye Kürtleri için bölgesel özerklik tanýnmasý ne olacak? Karþýlýklý anlaþýlmýþ bir barýþa evet ama dayatýlmýþ barýþ hata olur ve tutmaz. Kürt aydýnlarý,  baðýmsýz olanlar neye ve nereye doðru gittiðimizi anlayýp onaylamalý. Gizli istihbaratla pazarlýk eden hapisteki bir politik lider için çakmaðýmý riske atmam! Mahkumlarla anlaþma yapýlmaz, özgür insanlarla anlaþma yapýlýr.