Bir dönem“Kürtlerle büyümek” gibi birjargon girmiþti siyasi lügatimize. Çözüm sürecinin ürettiði umuttu bu. Ýçerde devreye sokulan açýlým, dýþardaki, özellikle Irak'taki Kürtleri de etkileyecek, böylece Türkiye'nin hinterlandý geniþlemiþ olacaktý. Türkler – Kürtler bu coðrafyanýn en kadim kardeþ topluluklarý idi.
Aslýnda “Kürtlerle büyümek”, yine Kürtler üzerinden gerçekleþtirilmeye çalýþýlan “Küçültme”ye karþý bir hamle idi. Siyasi aklýmýz bu hamleyi yaparak, büyük bir oyunu bozmayý amaçlýyordu. Ýçerde terörle baðlantýlý odaklarda bile bir ölçüde karþýlýk bulmuþtu bu proje.
Çözüm süreci bir baþka küresel hamle ile torpillendi. Suriye – Kobani – Rojava ile bir kýsým Kürt'e yeni iktidar alaný umudu verildi ve baþka bir süreç baþladý. Halen o süreç devam ediyor ve bizim “Kürtlerle büyümek” gündemimiz kolay hatýrlanmayacak bir hafýza haline geldi.
Hatta þimdi Suriye'den sonra Irak'taki Kürt varlýðý, Türkiye'yi tedirgin eden bir hareketlilik yaþýyor. 25 Eylül için planlanan “Baðýmsýzlýk referandumu.” Bunu, Türkiye'ye en yakýn, hatta “Büyüme” öngörüsünün ilk planda partneri olmasý umulan Barzani devreye sokuyor. Bütün Kürtlük dünyasýnda “Barzani bunu yapmasýn” diyenin bulunmadýðý düþünüldüðünde, baðýmsýzlýðýn o dünyanýn kalb atýþý halinde bir þey olduðu görülebilir. Þu söz Kürtler arasýnda en çok tedavül eden sözdür: Bütün Müslüman kavimlerin baðýmsýz bir devleti var, neden Kürtler'in olmasýn!
“Türkiye Kürtlerle büyür”yaklaþýmý nasýl bir projeyi öngörüyordu sorusunun cevabý önemli.
Ayýn þekilde “Devlet aklý”nda “Türkiye Kürtlerle büyür” yaklaþýmý ciddi bir karþýlýk bulmuþ muydu, sorusunun cevabý önemli.
Eðer ikinci sorunun cevabý evet'se, o zaman “Nasýl bir büyüme?” sorusunun cevabý üzerinde de, “Bunun Kürtlerde karþýlýðý olur mu, nasýl olur?” sorusunun cevabý üzerinde de çalýþýlmýþ olmalýdýr.
Coðrafyamýzda olan bitenler konusunda belirleyiciliðimizin önemli ölçüde zayýfladýðý açýktýr. Evet “bize raðmen” yapýlanlar da çetin gerilimlere sebep olur, ama bizim dýþýmýzda bir oluþumun adým adým gerçekleþme süreci de yabana atýlýr deðil.
Çok farklý aktörler devrede.
Ama bize en yakýn, belki bizi en çok etkileyecek olan unsur bölgedeki Kürt varlýðý.
Kuzey Irak'taki Kürtler'le bozuþmak, þüphesiz onlar için iyi deðil. Ama bizim için de iyi deðil.
Suriye'deki Kürtlerle bozuþmak onlar için iyi olmaz, ama Türkiye için de iyi olmaz.
Biliyoruz ki bölgedeki Kürt varlýðý ile olan bütün iliþkilerimiz bizim içimizi de etkiler.
“Baðýmsýzlýk referandumu savaþ sebebi”gibi bir yaklaþýmý, MHP ile kritik iþbirliði gerçeðine raðmen, Baþbakan Yýldýrým'ýn “Olur mu öyle þey!” þeklinde cevaplandýrmasý, Bahçeli'nin söyleminin sürdürülebilir olmamasý ile alakalýdýr. 25 Eylül'de referandum yapýlsa, Bahçeli ordu mu gönderirdi Barzani'nin üstüne, ondan sonrasý ne olurdu?
Her halükarda bölge için en kritik meseledir Kürt meselesi.
Küresel güçler oynuyor bu alanda.
Uzun vadede bir “yapýlanma projeleri” var mý, yoksa, þu andaki kaosla, Türkiye dahil bölge ülkelerini boðuþturmak onlar için yeterli mi, tartýþýlabilir. Ama, “Kürt meselesi”nin ne bölge ülkelerinin ne de Kürtler'in inisiyatifi dahilinde gündemde olduðunu söyleme imkaný yok. Ýran ile Türkiye'nin “Kürtler'e karþý ittifak” gibi bir iletiþim içinde görülmeleri de saðlýklý deðil.
Etnik, mezhebi fay hatlarýmýz var ve biz Müslümanlar olarak bunlarý onarma becerisini gösteremiyoruz. Baþkalarý da o fay hatlarý üzerinde çalýþýyorlar.
Sýcak gündemler bir yana, saðlýklý bir tarih yazmak için, farklý Ýslam ülkelerinin “Âkil” insanlarýyla bir çalýþma yapmak lazým. “Türkler Kürtlerle büyür, Kürtler Türklerle büyür, Araplar, Farslar, Sünniler Aleviler, Þiiler birbiriyle büyür...” gibi bir ufku hayata geçirmek için...
Hayal mi?
Öte yanda “Birbirimize raðmen var olmak” gibi bir alan var. O da Ýslam dünyasýnýn mevcut halini yani reel durumu gösteriyor. Birbirimize arkamýzý dönmekten korktuðumuz durumu. Bedeli herkes ödüyor. Ne denebilir?