Önce, kavramlar üzerinde anlaþalým:“Kemalist vesayet sistemi” diye bi’þey yoktur. Türkiye’nin 1952’de NATO’ya girmesiyle hýzla yapýlanan “NATO’cu/küresel vesayet sistemi” vardýr, bunun da Mustafa Kemal Atatürk’le hiç bir baðý yoktur. CIA/Pentagon ürünüdür, “Kemalizm” kelimesi iþin zarfýdýr. “Ýngiliz Muhibleri”ni, “Amerikan Mandacýlarý”ný ezip geçmiþ, Hitler-Mussoloni ikilisinin yükseliþi sürecinde Nazi-faþist harekete meyledenlere karþý “çizmelerini giymiþ” bir kurucu liderin bu vesayet sistemiyle ne alakasý olur?
FETÖ’nün bürokrasi-ordunun içine yerleþtirdiði elemanlar ile “devrim” yapýlmaz, ancak, Soðuk Savaþ ürünü NATO’cu grubun, diðer Amerikancý grup tarafýndan tasfiyesi ile karþýlaþýlýr. Soðuk Savaþ sonrasý tüm NATO ülkelerinde temizlenen GLADIO-A, burada PKK terörü bahanesini varlýk nedeni haline getirince gözden çýkarýlmýþtý.
Ergenekon-Balyoz kumpaslarý GLADIO-B’nin güçlendirilmesiydi, hepsi bu. GLADIO-B (FETÖ) gerçeðine bu ülkede ilk uyanan Erdoðan’dýr. O, dershane ve okullarýn FETÖ’nün askerlik þubesi olduðunu, bu yolla fakir aile çocuklarýnýn zombileþtirilerek memlekete el konulmaya çalýþýldýðýný gördü. 2012 yýlýnda bunlarý kapatma kararý aldý, 17-25 Aralýk da bu kararla birlikte yaþandý!..
Zekeriya Öz’ü “heykeli dikilesi savcý” gören arkadaþlarýn, hala, “Kemalist vesayet sistemi”(!) ve bu sistemin FETÖ eliyle temizlendiði saçmalýklarýný çiðnemelerini anlamak mümkün deðil.
Benim aklým ise GLADIO-C’de... Bakýyorum, Soros’un adamlarý için PKK kamplarýný dolaþýp “sakýn silah býrakmayýn” diyen adam gözyaþlarý döküyor!..
Mustafa Kemal, arkasýnda topraklarýnda bir tek yabancý askerin bulunmadýðý ülke býraktý bize, Ýncirlik Üssü 1951’de kuruldu!.. Ayný üssün 15 Temmuz’da ne görev üstlendiðini hepimiz yaþadýk...
Deliyle deli mi olacaðýz...
Öyle laflar dönüyor ki, “bulaþma” diyorsun ama bakýyorsun, zýrvalar gerçek sanýlýyor. Muhterem çýkmýþ, “keþke Yunan kazansaydý” diyor, tamam, o zaman sen zaten yoktun, Yunan senin soyunu kurutmuþtu, eðer yine bu gezegene gelmiþsen, her pazar Patrik’in elini öpmeye çalýþýyordun, geçiniz..
Bir de, Gazi’nin “Ýngiliz baðlantýsý” iddiasý var ki, evlere þenlik... Lider, Ýngiliz’in Anadolu’ya saldýðý Yunan ordusunu Ýzmir’den denize dökmüþ, kendi sýnýrlarýný uluslararasý anlaþmayla belirleyen bir devlet kurmuþ... Musul meselesinde ABD ile Fransa’yý arkasýna almýþ, silahlarý da temin etmiþ, Ýngiliz’e savaþ açacak, emperyalistler bir gecede kendi aralarýnda anlaþmýþ, yürüyememiþ Musul’a... Durmamýþ, Ýngiliz’in Musul petrollerini Akdeniz’e aktaracaðý Hatay’ý almýþ, bugün bile üzerinde konuþulan boru hattý öylece kalmýþ... Çaresiz Ýngiliz, Musul-Hayfa Hattý’na razý olmuþ, onu da iþletememiþ...
Bu Mustafa Kemal, Ýngiliz iþbirlikçisi öyle mi?.. Sahi siz tarihi nereden ve nerenizden okuyorsunuz?...
Türkiye Cumhuriyeti’ni Ýngilizler kurmuþ(!), 2’nci Dünya Savaþý’nda Churchill, Ýnönü ile bir kez Adana, iki kez de(yanýna ABD Baþkaný Roosevelt’i alarak) Kahire’de buluþuyor, Ankara’yý bir türlü savaþa girmeye ikna edemiyor!.. Bu cumhuriyeti Ýngiliz kurdurduysa, emir versene Ýnönü’ye, “yolla oradan bana bir milyon Türk askeri” falan diye...
Veremez... Böyle bir hikâye yok çünkü...
Laiklikle uðraþmayýn...
Bu ülke, cumhuriyet yýllarýnda iddia edildiði gibi “dinsizleþseydi”, Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Erdoðan baþka ülkeden mi ithal edildi? Meseleyi yine Erdoðan en güzel þekilde hem de Kahire’de, 2011 yýlýnda Müslüman Kardeþler’in yüzüne, “Laiklik dinsizlik deðildir, ben laik olmayabilirim ama devlet laik olmalý” sözleriyle aktardý.
Neo-con/siyonist çetenin ürünü “ýlýmlý Ýslam” kavramýyla Ortadoðu’yu yönetmek isteyen emperyalistler için o gün “diktatör” oldu!..
Laiklik, yalnýz demokrasinin ana zemini deðildir, ayný zamanda, Ýslam’ýn emperyalistler tarafýndan kullanýlmasýnýn önünü týkayan güçlü bir bariyerdir.
Bak FETÖ’nün kimin kontrolünde olduðuna, anlarsýn...
Ayrýca, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluþunda Ýngiliz’in parmak izi yoktur ama, Suudi Arabistan’ý kuran da Ýngilizdir... Þimdi, “küresel” telkinlerle “ýlýmlý Ýslama” geçiyormuþ, bakýn bakalým, yüce dinimizin kutsal deðerleri kimler için piyasaya düþecek?...
Düþün Mustafa Kemal’in yakasýndan...
Önyargýlarýnýzla önünüzü göremiyor, yaþadýðýnýz gün ve geleceðiniz yerine sürekli tarihi tartýþýyorsunuz...
Erdoðan-Bahçeli mutabakatýnýnkararlýlýkla sürdürdüðü “milli mücadelenin” önüne de hendek-barikat kazýyorsunuz...