Türkiye hayli zamandýr, üzerinde yükseldiði zemini büken ve dibe çeken yüzyýllýk döngüden kurtulma mücadelesi veriyor.
Ekonomik, politik, medyatik pek çok aracýn kullanýldýðý, son çare iþgalin denendiði bu küresel kuþatmadan baðýmsýzlýðýný kazanarak çýkacak, inþallah. Çünkü Türkiye’nin üst aklý insanýn içine su serpecek þekilde iyi iþliyor.
Piyasa gibi, medya gibi meþru; terör örgütü gibi gayri meþru araçlarýn kullanýldýðý saldýrýlarda 2010 sonrasýnda hedef açýktý, zamanla iyice netleþti; Erdoðan.
O ve onun etrafýnda çelikleþen millet iradesi yýkýlamadýðý içindir ki saldýrýnýn sahipleri þu an yeni arayýþlar içinde olmalý.
Biraz da bu yüzden, baþýmýzdaki belalardan, terör örgütlerinden kurtulmaya çalýþýrken yeni bir döngüye kapýlmayalým diye teyakkuz halindeyiz ülke olarak.
O yüzden Erdoðan, kredi deðerlendirme kuruluþlarýnýn ekonomik gerçeklerle örtüþmeyen kasti siyasi kararlarýný eleþtirirken oradaki “tezgah”ý deþifre ediyor.
O yüzden coðrafyamýzda haritalarýn nasýl yýrtýldýðýný görüyor, “dünya beþten büyüktür” diyor ve ABD ile AB’yi doðrudan hedef alarak konuþuyor.
O yüzden ikiyüzlü mevcut küresel sistemin burnuna aynayý dayýyor ve “bak” diyor, “kendi hukukunla, kendi iddianla ve ne yaptýðýnla yüzleþ!”
Aranan lider bulundu
Bu aklý, vicdaný ve cesareti Erdoðan’ýn þahsýyla sýnýrlý tutan yanýlýr. Bu, Türkiye toplumunun kolektif aklýdýr, duygusudur, onurudur, gücüdür.
Kökleriyle buluþmuþ, dizlerinin üzerinden ayaða kalkmýþ bir milleti temsil ediyor Erdoðan. Onu bunca saldýrýya raðmen güçlü kýlan þey milletiyle aynýlaþmýþ olmasýdýr. Bu ülke kuruluþundan bu yana aradýðý güçlü lideri bulmuþtur.
Darbe görünümlü iþgal giriþiminin þanlý bir direniþle geri çevrilebilmesi de bu sayededir.
15 Temmuz’un üzerinden yaklaþýk üç ay geçti. Yenikapý Ruhu’nun uçtuðunu fýsýldayan parazit hükmünde frekans bozucular olsa da ortak ses hala çok gür.
Bu birlik, dirlik bozulmayacaktýr. Bünyesindeki kanserli hücreleri temizlerken de, dýþarýdan gelen sistemli saldýrýlarý bertaraf ederken de en güçlü silahýnýn moral deðerler olduðunu biliyor çünkü Türkiye.
Cumhurbaþkaný ve Baþbakan’ýn tüm konuþmalarýnda buna vurgu yapmasý, siyasi söylem kurarken devlet aklýný iþlettiklerini gösteriyor.
Muhalefet ederken kolayca savrulabilen ve yer yer terör örgütlerinin söylem kapsam alanýna girebilen CHP’nin bile Yenikapý Ruhu’na boyanmasý da bundandýr.
Hem hattý, hem sathý müdafaa
Kurtuluþ Savaþý’nýn kazanýlmakta olduðunu gözlemleyebileceðimiz birkaç ölçüt var.
Bunlarýn baþýnda inanç geliyor. Terör örgütlerinin her biriyle ayrý bir yöntemle ama ayný netlik ve kararlýlýkla mücadele ediliyor.
FETÖ: Devletin, toplumun ve hatta ailelerin içindeki FETÖ sýzýntýsýna karþý idari düzenlemeler, hukuki süreçler iþliyor. Kangrenli hücreler söz konusu kurumu büsbütün sarmýþsa, acýnmýyor orasý kesilip atýlýyor ve yerine ayný iþlevi görecek yeni bir yapýlanmaya gidiliyor. Polis akademisi ya da askeri okullar gibi.
PKK: KCK ile devletleþmeye, hendek terörüyle savaþý þehirlere getirmeye kalkan ve süreci sabote eden PKK ile topyekün bir mücadele sürüyor. Sýnýr ötesi askeri harekatlar, þehirlerde polis, kýrsalda jandarma operasyonlarý, Kobani’yle Kandil’e, PKK’yla PKK’nýn sivil alandaki kamuflajlý yapýlarýna hak ettiði gibi bir muamele.
DAEÞ: Ýslam ve insanlýk düþmaný, vahþi terör örgütü DAEÞ’e karþý askeri, polisiye, adli, siyasi dört koldan bir operasyon. DAEÞ ve PYD/PKK’ya Fýrat Kalkaný. Ve Suriye sýnýrýnda taþtan bir duvar.
Ayrýca, PKK’yla FETÖ arasýnda fark görmeme.
FETÖ’den oluþan boþluða talip olan Ergenekon artýklarýna layýkýyla muamele.
Ekonomiyi saðlamda tutma gayreti.
Ülkesini seven, yasalara baðlý, ahlaklý insanlarýn hukukunu teröristlere, hainlere, lejyonerlere çiðnetmeme kararlýlýðý.
Yapýsal reform hazýrlýðý. Yenikapý Ruhu çýkmasýn diye iman tazeleme...
Bu iþ oluyor galiba. Hadi inþallah.