Kuruma değil halka karşı sorumlusunuz

Bayındırlık Bakanlığı’nda geniş çaplı bir yolsuzluk ortaya çıktı diyelim.

Ve bakanlık içinde örgütlü biçimde birileri zimmetine devasa paralar geçirdiğini öğrenelim.

Yıllar süren yargılamalardan sonra, ciddi cezalarla mahkeme sona ersin.

Sizce bakanlık bir açıklama yapmalı mı? Yapacaksa nasıl bir açıklama olmalı bu?

“Bu suçun kurumumuzda işlenmiş olması bizim için utançtır, halkın bize verdiği yetkiyi doğru kullanamadık, onlara hizmet görevimizi yapamadık” mı olmalı?

Yoksa “mesai arkadaşımızın ve ailelerinin üzüntüsünü derinden paylaşıyoruz, dileriz Yargıtay hakkaniyetli davranır” şeklinde mi olmalı?

İkinci tür açıklamaya “hırsızlığı suç görmüyor musun?” diye sormazlar mı?

**

Ergenekon Davasında pek çok sanık ciddi cezalar alınca Genelkurmay, “silah arkadaşlarımızın ve ailelerinin üzüntüsünü derinden paylaşıyoruz” diye açıklama yapmış. Ergenekon yargılamalarının “hakkaniyete uygun kesin bir hükümle sonlanacağına inanıyoruz” demiş.

TSK darbe planları çıktığında kurum olarak halktan özür dilemedi. Islak imzalı eylem planları çıktığında üzüntü beyan etmedi.

Şimdi darbe ve eylem planları mahkeme tarafından tescillendi ama TSK, hala asıl sorumluluk duyması gereken makama, yani halka derin üzüntü falan beyan etmiyor.

Oysa darbe her şeyden önce halka karşı saldırıdır ve böyle bir suçlamanın mahkeme kararıyla tescil edildiği bir ortamda ille de bir üzüntü beyanı yapılacaksa, bunun halka karşı yapılması gerekir.

“Topluma hizmet için kurulmuş olan devletin bir kurumu olarak içimizden böyle unsurlar çıktığından dolayı derin bir üzüntü ve utanç duyuyoruz” demeleri gerekir.

“İlle de yapacaksa” diyorum, çünkü yapması hiçbir koşulda doğru değil.

**

Hırsızlık ve yolsuzluk mu daha kötüdür darbe mi?

Çok açıktır ki darbe.

Çünkü darbe, içinde her çeşit hırsızlık ve yolsuzlukla, cinayet,  işkence, tecavüz ve gibi sayısız kötülüğe kapı açan bir suç ve hukuksuzluk kaynağıdır.

O genel ve sistematik yolsuzluktur.

Darbenin açtığı kapıdan her tür suç girer ve zimmete para geçirme o kapıdan giren bazı suçların yanında masum kalır.

**

Anlaşılan Genelkurmay’dakiler hala darbenin ne kadar utanç verici bir suç olduğunu gereği gibi anlamıyorlar ki, bugün çıkıp yaptıkları tek açıklama bu oluyor.

Türkiye’de en son normalleşecek kurum ordu gibi görünüyor. O hukuka uygun hale getirilmedikçe de normalleşme bitmeyecek.

 

Fırat’ın ötesindekini görseler gam yemem

Ergenekon Fırat’ın ötesine geçmedi diyenler, davayı küçümseyenler, ilgisizliklerini buna bağlayanlar, ulusalcılardan farklı olarak çok daha “yüce” bir gerekçe üzerinden bu davayı itibarsızlaştırmaya çalışanlar: JİTEM Davası Fırat’ın gayet öte tarafındaydı.

Hala da orada…

Temizöz Davasında eşleri gözlerinin önünde alınıp götürülen acılı kadınlar, korucu yakınlarının doldurduğu mahkeme salonunda baştan beri yalnız bırakıldılar.

Acaba Kürtleri böylesine sevenlerden kaçı bir kez olsun mahkemeye geldi ve kaçı bu ilgisizlikten şikayet etti?

Galiba hepimiz cevabı biliyoruz.

Popüler KCK Davası’na “destek” için geldikleri Diyarbakır’da, yan salonda devam eden Temizöz Davasına uğramayanları tanıyorum ben.

**

Ergenekon Davasına ilişkin bu eleştiri, o davayı özü bakımından önemsememeyi gerektirmiyor.

Darbe için tezgah kurma işi ile halkı katletme işi de hiçbir biçimde bağımsız değil.

Davanın o yönde derinleşmesi için uğraşırsınız ama böylesine önemli bir davayı küçümsemek için tatmin edici bir gerekçe değil bu.

Kaldı ki Fırat’ın öte tarafındaki Ergenekon’u içinde arayacağımız başka davalar da var.

Fırat’ın öteki yanıyla ilgili duyarlılığınız varsa, ilgilenmeyi hak eden ve genişletilmesi gereken davalar onlar.

Gülçin Avşar hatırlatıyor:

Mardin/Derik'te işlenen cinayet veya kayıplarla ilgili olarak açılan Musa Çitil Davası var.

 

Anter'in öldürülmesi olayı ile ilgili olmakla birlikte içerisinde JİTEM'le ilgili oldukça fazla bilgi bulunan Musa Anter Davası var.

 

Kızıltepe'de “bıçak timi” olarak anılan ve içlerinde Ergenekon sanığının da yargılandığı Bıçak Timi Davası var.

 

Şırnak'ın Silopi ilçesine bağlı Görümlü köyünde 6 köylünün kurşuna dizilerek öldürülmesi ile ilgili olarak açılan Mete Sayar Davası var.

 

Ama bunları konuşmaktan yorulan yok.

 

**

Ergenekon Fırat’ın ötesine geçmedi diye eleştiren bazılarına “ah siz ne kadar asil duyguların insanısınız böyle!” diyesim geliyor.

Ama diyemiyorum.