Kuşku çağı ve Türkiye'nin hazırlığı

Öğrenci olduğum ve iyi dergi okuduğum yıllarda çıkan bir dergi vardı, Şizofrengi adında. Derginin sloganını o yılların dünyası için çok anlamlı bulurdum: "Bütünüyle kuşkudayız!". 90'lı yıllardı. Berlin duvarı yıkılmış, SSCB dağılmış, Moskova meydanlarındaki Lenin heykelleri kaldırılırken dükkanlara McDonald's tabelaları asılmaktaydı. İnternet kullanımı yeni yeni yaygınlaşsa da hala bir heyula sayılırdı.

Bütünüyle kuşkudaydık yani! Bilinen dünyanın sonu gelmiş, yeni dünya ise kurulmamıştı. Kuşku ve güvensizlik her şeydi.

Gerçi sonrasında aynı dünya, batıdan üfürülen "milenyum" çılgınlığına öyle hızlı kapıldı ki uyuşturulduğumuzu bile anlamadık.

***

MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın sene başında MİT'in 97. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada da vardı benzer bir belirsizliğin eşiğinde olduğumuz vurgusu.

Kurallara dayalı olduğu varsayılan/iddia edilen sistemin işlemediği artık herkesçe malum. Daha kuralsız, ilkesiz ve hiç olmadığı kadar öngörülemez bir dönemi haber veren Kalın'ın konuşması tam da bu yüzden "Küresel belirsizlikler, asimetrik ve hibrit tehditler" başlığını taşıyordu.

Türkiye'nin milli güvenlik politikalarını bu yeni döneme göre geliştirme iradesinin ne kadar kıymetli olduğunu gösteren bir hadise oldu İsrail'in son siber saldırıları.

Erdoğan'ın liderliği ve devletin kurmay aklının tüm olumsuz süreçlere rağmen tıkır tıkır işlemesi büyük bir kazanımdır.

***

Katil ve soykırımcı İsrail dün ve önceki gün daha önce denenmiş bir yöntemle terör devleti olduğunu bir kez daha ispatladı.

Gazze'de bir yılda en az 42 bin insanı öldüren ama direnişi kıramayan İsrail elitleri içerde ve dışarıda fena sıkıştı. Desteği azaldı, lanetleyeni çoğaldı. Muhtemeldir ki imajı toparlamak ve savaşı yaymak için siber terör işine girdi İsrail.

Lübnan Hizbullah'ına yönelik siber saldırı tüm dünyada olduğu gibi bizde de sorulara ve endişeye sebep oldu. Terör böyledir zaten. Öldürdüğü insandan daha büyük bir sayıdaki insanı korkutarak hedefine varmak ister.

Lakin 50 bin Gazzeliyi öldürerek Filistinlileri korkutamayan, korkutup kaçıramayan Tel Aviv yönetimi bu defa Lübnan Hizbullahı'nı korkutmayı deniyor.

Daha şimdiden onlarca ölü, yüzlerce ağır yaralı, üç bine yakın yaralı var.

Endişeye yol açan asıl şey ise bu saldırının bildik terör eylemlerinden farklı olması. Siber alanda ilk kez sistemler, hesaplar, paylaşımlar tahrip edilerek değil bizatihi aygıtlar patlatılarak bir saldırı yapıldı çünkü.

Üstelik uzmanlar, yazılımı yerli olmayan bataryalı her tür cihazın kullanıcısı için tehlike oluşturduğunu söylüyor. Bu dehşet verici bir yeni durum.

***

Tam bu noktada savunma sanayiinde atılan millileşme adımlarının ne kadar yerinde ve zamanında olduğunu düşünmeden edemiyor insan.

Devlete ait Aselsan Havelsan gibi kuruluşlar da Baykar gibi özel şirketler de büyük bir çabayla güçlendirdi Türkiye'yi.

Yazılımı ve yapımı yerli olan yüksek teknoloji ürünlerini, hibrit silahları, savaş uçaklarını, gemileri üretmekle kalmayıp ihraç da ediyor artık Türkiye.

Bu başarıda payı ve imzası olan Selçuk Bayraktar'ın bir kaç gün önce tam da bu konuya dikkat çeken paylaşımları taşıdığı vizyona işarettir.