Baþbakan Yardýmcýsý Numan Kurtulmuþ, Kutlu Doðum Haftasý’nýn Hicrî Takvime endeksleyeceðini açýklayarak “Mevlîd unutturulacak mý” endiþesi taþýyan Müslümanlarý rahatlattý.
Bu hassasiyet için teþekkür ediyoruz.
Bu deðiþikliði teþvik edenlerden biri olarak, bir hususu da paylaþarak vebalden kurtulmak istiyorum.
Kutlu Doðumun Hicri takvime göre icra edilmesini isteyen diðer bazý dostlarýn “Bizim, Kutlu Doðum'un içeriði ile bir problemimiz yok” ifadesine ben katýlmýyorum.
Bazý yanlýþlar aynen aktarýlýrsa, ilerleyen süreçte Mevlîd-i Þerif ile bütünleþmesi anlamýna gelir ki, þimdiye kadarki “alternatif” görüntüden çok daha sakýncalý olur.
Bir kere “Mevlîd” ile mevcut “Kutlu Doðum” anlayýþý arasýndaki en önemli fark þudur:
Bu doðumu “kutlu” kýlan þey, doðum esnasýnda vuku bulan ve peygamberlik dönemine kadar da devam eden nübüvvet müjdecisi olaðanüstü hallerdir.
Yani, Kutlu Doðum Haftasýnda sýk kullanýlan “insan olarak” vurgularýyla, Peygamberimizi sýradanlaþtýrarak, Dinler Arasý Diyaloga destek vermekten kaçýnýlmalýdýr.
Oysa peygamberlerin “Ýsmet” sýfatý vardýr, yani günah iþlemezler, yani hiçbiri bizim gibi “normal” insan deðildir.
En çok FETÖ “kutluladý”
Mesela, FETÖ’nün ileri gelen tahrifatçýlarýndan Reþit Haylamaz’ýn, peygamber efendimizi sýradanlaþtýrarak, “Dinler Arasý Diyalog” saçmalýklarýna hizmeti amaçlayan; þeytanî bilgilerle dolu kitaplarýndan milyonlarcasý Kutlu Doðumlarda daðýtýldý.
Bu sapýðýn, 2013 yýlýnda Eskiþehir Müftülüðü, Milli Eðitim Müdürlüðü ve FETÖ’cü dernekler tarafýndan düzenlenen kitap okuma yarýþmasý için daðýtýlan “Gönül Tahtýmýzýn Eþsiz Sultaný Efendimiz” kitabýnýn 252. sayfasýnda “O’nun hedefi, Kelime-i Tevhidin ikinci yarýsýný söylemekten kaçýnarak La ilahe illallah diyen herkesi buraya getirmekti. Çünkü o, ‘Kim La ilahe illallah derse Cennete girer’ buyuracaktý” gibi, insaný; iman dairesinin dýþýna iten ifadelerle dolu.
Kutlu Doðum, Mevlîd-i Nebevi haftasýnda da böyle cereyan edecekse bu tarih deðiþikliði ne iþe yarayacak? Yanlýþ, Hicri takvime göre de yanlýþtýr.
***
Ayrýca, kadýn erkek karma korolarla, Jackson konserleriyle, rockçý imamlarla, pop starlarla idrak edilen bir “Kutlu Doðum”un, Mevlid ruhuna ne derece uygun olduðunu irdelemek asýl Diyanet’in görevidir.
Diyanet dezenfekte edilmeli
Cumhurbaþkanlýðýndan bile hâlâ temizlenmeye çalýþýlan FETÖ’nün, Diyanet’te hiç kalmadýðýný ve faaliyetlere yansýmadýðýný kimse iddia edemez.
Nitekim Diyanet Dergisi’nin bazý sayýlarýnda rastlanan “Kuransal çehreyi; Peygambere saygý ve hürmet ile örttüler. Kuraný getirmiþ olmak, Peygambere yeterli bir þereftir. O’na yeni nitelikler vermek, mucizelerinden, sýfatlarýndan bahsetmek mitoloji ve cürettir” gibi ifadeler, Dinler Arasý Diyalogun Diyanet’te ne kadar etkili olduðunu ortaya koymaktadýr.
Vatikan’ýn emrindeki batýnýn, Türkiye’ye olan öfkesinin asýl sebebi, Ýslamiyet’i yozlaþtýrmak için FETÖ’ye ihale ettikleri Dinler Arasý Diyalogu çökertmemizdir.
Nitekim bir “Haçlý Projesi” olan Dinler Arasý Diyalogu devam ettirmek için Mýsýr’da yeni bir “Fetullah Gülen” buldular. Papa dün Mýsýr’a giderek kendisi ile görüþmüþ ve Ýslamiyet’i imha planýnýn ikinci startýný vermiþtir.
Onun için diyoruz ki, bu bir milat olmalý, Diyanet bir temizlik kampanyasý baþlatarak FETÖ ve diðer unsurlar tarafýndan sokuþturulan bütün bidatleri kararlýlýkla ayýklayarak Müslümanlarýn güvenini tazelemelidir.
Camiler kiliseye benzetiliyor
Mesela Diyanet’in, “Sandalye ile namaz olmaz, kaldýrýn” talimatlarýna raðmen bu bidat týrmanarak devam etmektedir.
Bu da Dinler Arasý Diyaloga destektir. Bazý camilerin arka bölümleri, “özenle hazýrlanmýþ” sabit sýra ve sandalyelerle adeta kiliseye benzetilmiþtir.
Ýslamiyet her türlü insanî durum için çözüm üretmiþtir ve bu yapýlanlar Ýslamî bir çözüm deðildir.
Amaç gerçekten ibadet yapmaksa makbul olan bu yapýlanlar deðildir.
Hakeza, camilerimizin birer festival alanýna çevrilmemesi, ezanýn usulüne uygun okunmasý gibi hususlarda da Diyanet’in etkin ve kararlý uygulamalarýný bekliyoruz.