Diyanet Ýþleri Baþkaný Mehmet Görmez Hoca aradý ve “Kutlu Doðum”u hatýrlattý. “Siyasi ortamýn hareketliliði içinde yeterince Kutlu Doðum coþkusunun oluþturulamadýðýný” söyledi.
Bu hafta içinde ve ay sonuna kadar okullarda, farklý illerde hep Kutlu Doðumla ilgili programlarým vardý ama þu ana kadar yazý yazamamýþtým. Siyaset, siyaset ve siyaset...
Ýyi ki uyardý Görmez Hoca.
Diyanet her sene Rasulullah Efendimizin izinden giderek hem ülkemiz hem Ýslam dünyasý hem de tüm insanlýk için hayati önem taþýyan bir konuyu gündeme getirmekteydi.
“Gündem”in belirlenmesi çok önemli bir kere. Çünkü kendi toplumunuzu, Ýslam toplumlarýný ve insanlýðý gözlüyorsunuz ve “Acil mesaj”ý tespit ediyorsunuz. “Kur'an'ýn, Rasulullah'ýn þu mesajý taþýnmalý insanlýða” diyorsunuz. Aslýnda her Cuma minberlerde okunan hutbeler de böyle bir “mesaj kaygýsý” ile belirlenmiþ olmalýdýr.
Bu sene “Güven toplumu” tema'sý seçilmiþ; “Hazreti Peygamber ve Güven toplumu.”
Cuma günü Bodrum'a gideceðim, Cumartesi Ýzmir'de olacaðým. Sonraki hafta Pendik'te ve Mersin'de konferanslarým olacak. Hep sevgili Peygamberimiz ve Ýslam'ýmýzýn “Ýnsana çaðrýsý”ný konuþacaðýz.
Ýzmir'de “Emin Ýnsan, Emin Ülke” baþlýklý bir sohbetim olacak.
Mersin'de yapacaðým konuþmanýn baþlýðý þöyle: “Ya Ýslam insaný, ya insan krizi.”
Pendik'te “Rasulullah'a Kardeþ Olmak” baþlýðý ile Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemle buluþmaya çalýþacaðýz.
Diyanet'in bu seneki “Güven Toplumu” tema'sý, Ýslam'ýn inþa etmeyi amaçladýðý ama bugün Ýslam dünyasý dahil -belki en çok Ýslam dünyasýnda olmak üzere- güven sancýsý yaþayan tüm insanlýðýn ilacý gibi.
Yani asli kiþilik özelliðinden ikisi “Sýdk ve Emanet” olan bir insanlýk mürebbisi gelecek ve yeniden insanýn yüreðini “Emn” ile yoðuracak. “Emn” yani serapa güven. O, Allah Rasulü Hazreti Muhammed Mustafa'dan (sallallahü aleyhi ve sellemde) baþkasý deðildir.
O kuþkusuz her insan gibi fanidir, ama Hazreti Ebubekir'in Rasulullah'ýn vefat anýnda söylediði gibi “O'nun getirdiði deðerler bakidir.”
O'nun sesine sahip çýkabilenler, O'nun muazzez þahsiyet deðerlerini kendi kiþiliklerine taþýyabilenler, O'nun elinden tutanlar, O'nunla aynileþme cehdine girenler, O'nun gibi “Emin” olanlar, O'nun gibi “mü'min” olanlar, yani iman etmekten öte, bütün varlýklara “emniyet - güven hissi verenler”, O'nun gibi“Emanet”imü'min þahsiyetin olmazsa olmazý görenler, O'nun gibi “Emanet yüklenme”yi adeta yaratýlýþla baþlayan bir insan misyonu olarak görenler...
Ýþte onlar öyle olabildikleri ölçüde, Ýslam yurtlarýna da, cihana da “rahmet”i taþýyacaklar.
Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, Mü'minlerin karþý karþýya bulunduðu sorumluluðu þöyle açýklýyor:
“Bugün, omuzlarýmýzdaki yükü, daðlara emanet edilemeyip de bize tevdi edilen o aðýr yükü hissetmeye, emanet bilincini yeniden kuþanmaya muhtacýz. Göðsümüze emanet edilen imanýn, kalbimize emanet edilen ihsanýn, aklýmýza emanet edilen idrakin gereðini yapmalýyýz. Zamana ve insana dair güvensizlik söylemlerine aldanmadan, pes etmeden, cesaretimizi yitirmeden “eman toplumunun oluþumunda payý bulunan emin insanlar” olmak için çaba sarf etmeliyiz. Halife olarak yeryüzünü imar etmekle mükellef olduðumuz bilinciyle, hakikatin ve adaletin gücüne duyduðumuz sarsýlmaz güvenle yol almalýyýz. Ýslam’ýn tarihsel tecrübesi bizlere güven toplumunun niteliklerine dair açýk ipuçlarý verirken, yüreðimizin sesi ve imanýmýzýn güvencesi bize bugün de Ýslam toplumlarýný güven iklimine taþýyacak imkan ve kararlýlýðý sunmaya muktedirdir.”
Ne diyelim, Kur'an'ý yeniden yeniden yeniden okumaya...
Ne diyelim, Rasulullah'ý yeniden yeniden okumaya ve yaþamaya...
Ne diyelim, Ýslam'ýn insaný olmak için yepyeni bir niyete ihtiyacýmýz var.
Kutlu doðumlarda yeniden doðanlara ne mutlu.