“Kuvayý Milliye ruhu” ve TSK’yý güçsüzleþtirmek...

1982 tarihli siyonist belge Yinon Planý’ný Ortadoðu stratejisinin ortasýna yerleþtirmiþ bir emperyalist saldýrýyla karþý karþýyayýz...

Neydi o plan?.. Yazarý Oded Yinon’a göre, Ýsrail, çevresindeki büyük Arap ve Müslüman devletlerle uzun süre güvenlik içinde yaþayamazdý, bu nedenle, bu devletlerin, kendi içinde parçalanmasý, kontrol edilebilir küçük devletçiklere bölünmesi gerekiyordu... Planýn ilk halkasý, Arap devletlerini kapsýyordu... Sudan’ýn bölünmesini, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen ve Libya’da süren parçalanma süreçlerini bu çerçevede görmek gerekiyor... Ýkinci halka ise, köklü devlet geleneklerine sahip Türkiye ve Ýran ile nükleer güce sahip Pakistan’ýn parçalanmasýný öngörüyor...

Eðer, meseleye Washington, Londra veya Kudüs’teki strateji uzmanlarý gibi bakacak olursanýz, Türkiye’nin dizlerinin üzerine çökertilip, parçalanma sürecine sokulmasýnýn Asya’nýn derinliklerine kadar uzanan bir “domino etkisi” yapacaðýný hesaplayabilirsiniz...

TSK’ya neden saldýrdýlar?..

Soðuk Savaþ yýllarýnda þekillenmiþ ama, günümüzde artýk geçerliliðini kaybetmiþ stratejik denge, bir NATO üyesi olarak Türkiye’nin, “ulus devlet” ve “ordu” gücünün yükselmesine baðlýydý. Ülke, o dengenin verdiði rehaveti bugüne kadar yaþadý. Fakat, emperyalizmin Sykes-Picot’un 100’ncü yýlýnda Ortadoðu haritasýný yeniden çizme gayretine yönelmesi, bu rehavetin acý faturasýný önümüze koymuþ durumda...

Irak’ýn, 2003 yýlýnda Amerikan-Ýngiliz ittifaký tarafýndan iþgalinin büyük bir yalana dayandýðýný dönemin Ýngiliz Baþbakaný Tony Blair duygusal konuþmalarla kabul etmiþ durumda. Neo-con çetenin Ortadoðu’da kanlý bir öykünün baþlangýcýný bu iþgalle yaptýðýný artýk biliyoruz...

Bildiðimiz bir gerçek daha var: 4 Temmuz 2003 günü, bir binbaþý komutasýndaki 11 Türk askerinin Amerikan 173.Hava Ýndirme Tugayý’na baðlý askerlerce, Irak’ýn Süleymaniye kentinde gerçekleþen kalleþ bir baskýnda derdest edilmeleri ve baþlarýna çuval geçirilmesi olayý!.. ABD aslýnda, bu bölgede, güçlü bir TSK’nýn varlýðýný istemediðini bu baskýnla göstermiþti...

Asýl saldýrý, CIA baðlantýlý bir çete tarafýndan Ergenekon, Balyoz ve baðlantýsýndaki Ýzmir-Ýstanbul Casusluk Davalarý ile gerçekleþtirildi... Bu saldýrýda, TSK’nýn iyi yetiþmiþ, vatansever evlatlarý tasfiye edilirken ve bu tasfiyeler, çeþitli düzmece disiplin cezalarýyla sürerken, 15 Temmuz’da kullanýlan kadrolarýn yükseliþi de saðlanmýþ oldu...

Türkiye, güçlü bir ulusal kimliðe sahip, ordusu ne yaparsanýz yapýn kurumsal kimliðini korumayý baþarýyor, son darbe, 15 Temmuz’da geldi...

Eðer ana hedef, TSK’yý, güçsüzleþtirmekse, ki öyle, bu operasyon kýsmen baþarýlmýþtýr.

TSK’yý güçlendirme ana hedeftir...

Emperyalizmin emirlerini uygulayan bir çetenin baþlattýðý kalkýþmanýn, sokaða inen millet, polis teþkilatýnýn kararlý duruþu yanýnda, TSK içindeki vatanseverlerin üstün gayretiyle bastýrýldýðýný asla göz ardý edemeyiz... Bu nedenle, TSK’yý kurumsal güçsüzlüðe sürükleyecek kararlardan uzak durmak, onu, emperyalist hedeflere inat, en kýsa zamanda bölgenin en güçlü ve kararlý ordusu haline getirmek görevimizdir.

Milli ordumuz bünyesinde büyük bir zaafiyetle karþýlaþtýk. Sebep-sonuç iliþkilerini çok iyi deðerlendirmemiz, bilimsel sonuçlara varmamýz ve ihaneti þekillendiren mekanizmalarýn ýslahýný gerçekleþtirmemiz ön koþuldur. Kurumu deðil, o kurumun içinde ihanete katýlmýþ olanlarý hedef almamýz, ordunun vatanseverlerin omuzlarýnda yeniden yükselmesini saðlamamýz gerekiyor. Aksi tutum, emperyalizmin hedeflerine ulaþmasýný saðlayacaktýr...

“Kuvayý Milliye” ruhunu yýkamazsýnýz!..

15 Temmuz gecesi sokaða inen ve dün Yenikapý’da bir kez daha þahlanan Kuvayý Milliye ruhunu yýkamayacaðýný emperyalizm anladý. Bundan sonraki hedefi, toplumsal fay hatlarýný derinleþtirme ve bu ruhun yeniden dirilmesini önleme olacaktýr. Eðer, medyanýn tüm unsurlarý, aralarýndaki doðal siyasi fikir ayrýlýklarýný bir kenara býrakýr, siyaset de “asgari müþterek” kavramýný diri tutarsa, bunu baþaramazlar!..

Tekrarlýyorum...

15 Temmuz gecesi ve sonrasýnda, vatanýný emperyalist iþgalden kurtaran, demokrasisine, meþru siyasetin tüm kanatlarýna sahip çýkan millet, siyasetten yalnýz vergi borçlarýnýn affýný deðil, 12 Eylül darbesinin gölgesinden kurtulmuþ, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan demokratik bir anayasa beklemektedir!..

Siyaset, milletin önüne koyduðu bu tarihi fýrsatý ýskalayamaz, ýskaladýðý taktirde tarih önünde çok aðýr hesap verir...

Hadi bakalým... Daha yapacak çok iþimiz var...