Laboratuvarda üretilen beyin!

Evet başlığı yanlış okumadınız. Laboratuvarda beyin benzeri doku üretildi. Adı da ‘serebralorganoid’ ya da ‘brainsferoid’. Birkaç yıldır bu konu üzerinde çalışmalar yapılıyordu. Stanford Üniversitesi’nden Dr. Paşca kök hücreleri nöronlara dönüştürerek beynin küçük bir modelini oluşturdu. Aslında tam olarak beyin özelliklerini taşımıyor ama üzerinde bazı çalışmaların yapılabilmesi açısından oldukça uygun bir model. Bir defa bu model yaklaşık 4 milimetre ve küçük bir kavanozda onu besleyecek serumlar içerisinde duruyor. Yuvarlak bir yapı ve içerisinde aynı beyinde olduğu gibi nöronlar var. Bu nöronlar birbirleri ile elektriksel olarak iletişim halindeler. Zamanla bu model içindeki nöronlar aynı beyinde olduğu gibi farklı loblar ve katmanlara ayrılıyorlar. Hatta retinanın primitif hali olan optik cup bile oluşabiliyor. Tabi ki bu yapılanma normal beyinde olduğu gibi kompleks değil. Mesela bizim beynimizin yaptığı gibi düşünce ve duygu üretemiyor. Ayrıca bir fare beyninden bile daha küçük. Bunun nedenini ise şu şekilde açıklıyorlar; normal beynin beslenmesi için çok geniş bir damar ağı var. Beynimiz vücudumuzun en fazla kanlanmaya ihtiyacı olan alanıdır. Çünkü oksijen tüketimimizin en büyük kısmı beynimizde gerçekleşir. Bu küçük beyin modeli ise şu an için ancak besleyici bir serumun içerisinde canlı tutulabiliyor. Ama bunun çok büyük bir önemi var. Alzheimer ve Parkinson hastalığı gibi çaresi henüz bulunamamış hastalıkların tedavi çalışmalarında kullanılabilir.  

JamaPsychiatry dergisinde yayımlanan bir makaleye göre içme suyundaki lityum miktarının 15 mikrogram/litrenin üzerinde olması Alzheimer hastalığı olasılığını yüzde 17 azaltmaktadır.
 

NEDEN UNUTURUZ?

Her gün beynimize yüzlerce veri girişi olmakta. Bunların bir kısmı kendi isteğimizle gerçekleşirken, bir kısmı istem dışı. Bizlerin daha çok önemsediği veriler, bilinçli öğrenme ile elde ettiğimiz bilgiler. Örneğin ders çalışırken öğrendiğimiz bilgilerin hepsini hafızamızda tutmak isteriz. Ya da çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın doğum gününü unutmamak bizim için önemlidir. Neden bazı bilgileri hatırlarken, bazılarını unuturuz, ya da konuya daha temel bir soru ile yaklaşırsak neden unuturuz?

Neden unuttuğumuz ile ilgili iki mekanizma üzerinde duruluyor. Bunlardan birincisi “silinme’’ mekanizması. Bu mekanizmada zamanın geçmesi ile birlikte, kaydedilmiş olan bilgiye/anıya ulaşma güçlüğü oluyor. Bu durumu kuma yazı yazmak gibi düşünebilirsiniz. Her okyanus dalgasında yazı daha da bozulur ve sonunda tamamen silinir. Benzetmedeki kum, beyinde hafızayı temsil eden alanları, okyanus dalgası ise geçen zamanı simgeliyor. Unutmaya ikinci olarak da “karışma’’nın sebep olabileceği düşünülüyor. Bilgi/anı oluşturulmadan önceki ve sonraki dönemde kaydedilen benzer bilgi/anılardan dolayı, kaydedilmiş olanı bulmakta zorluk yaşanıyor. Bu durumu da bir benzetme ile açıklayacak olursak, bir kağıtta yazı varken, üzerine tekrar tekrar başka yazıların yazılması sonucu ilk yazı okunamaz hale gelecektir. Kaydettiğimiz anı öncekilerle karışır. Hatta bu durumda “yalancı anılar’’ bile oluşabilir. Geçtiğimiz haftalarda yalancı anıları konu alan bir yazımız vardı burada.

Toronto Üniversitesi’nden Talya Sadeh ve arkadaşlarına göre, bilgi/anıların unutulmasında etkin olduğu düşünülen “silinme’’ ve “karışma’’ birbirinin alternatifi teoriler değil. Beyinde bilgilerin depolandıkları alana göre, ikisi de kullanılabilen mekanizmalar. Ana hafıza depomuz beyinde Hipokampus olarak adlandırılan bölgedir. Hipokampus dışında da hafızamıza yardımcı olan bölgeler bulunmakta. Hipokampusun katkısı olmadan kodlanan bilgi/anılar genellikle “aşina olma’’ şeklinde kayıt edilir. Bu şekilde kayıt edilmiş olan bilgi/anılar “silinme’’ mekanizması ile unutulurlar. Bir örnek vermek gerekirse, bir kişiyi gördüğünüzde “Ben bu kişiyi tanıyorum ama nerden?’’ diye kendinize soruyorsanız, büyük ihtimalle bu bilgi Hipokampus dışına “aşina olma” şeklinde kaydolmuş bilgidir. Bu kayıt türünde detaylar hatırlanmaz, kabaca bilgiye aşinalık vardır. Bilginin tamamının hatırlanabilmesi için mutlaka ipucuna ihtiyaç duyulur. Örneğin ismini hatırlayamadığınız kişi ile Adana’da tanıştığınızla ilgili bir ipucu verildiğinde, ismi tam olarak hatırlayabilirsiniz. Hipokampusa kaydolan bilgiler ise hatırlandıklarında genellikle detaylar korunmuş olur. Bu tür bilgiler “karışma’’ mekanizması ile unutulurlar. Yani üstüste kayıt edilmiş olan benzer bilgiler içerisinden doğru olanı bulmak zor olduğundan unutulur.

Yukarıda bahsedilen mekanizmalar kaydı tamamlanmış bilgileri unutmamızla ilgili. Bazen bilginin kayıt aşamaları tamamlanamaz. Örneğin birazdan gireceğiniz sınav için kapı önünde yeni bilgiler okuyorsanız, edindiğiniz bilgiler sınavdan kısa süre sonra unutulmaya mahkumdur. Çünkü kayıt tamamlanıp uzun süreli hafızaya geçememiştir. Ya da sizin için gerekli olan bir telefon numarasını o anda sorup aramayı gerçekleştirdiğinizde, bu bilgi ancak birkaç saniye belleğinizde tutulup, sonra silinecektir.