Laiklikle ilgili bazý öneriler

Önümüzdeki anayasa yapým/yazým sürecinde laiklik meselesi, malum hassasiyetler nedeniyle, muhtemelen çok fazla gündeme gelmeyecek, gelemeyecek.

AK Parti malum ama kanýmca çok da gerekli olmayan nedenlerden bu konuda çekingen davranacak, muhalefet partileri de, söylemeye gerek bile yok, baþta CHP, “bu alana dokundurtmayýz” diyecek ve böylece de anormal yapýlar yeniden üretilmiþ olacak.

Oysa, yeni bir anayasa yapým/yazým sürecinin temel þiarý, her þeyden önce, tüm detaylarýn önünde, normalleþme olmalý.

Laiklik konusunda da çok çeþitli maddelerde belirgin anormallikler var ve bunlar, þayet normal bir anayasa yapacak isek, mutlaka düzeltilmeli yani normalleþtirilmeli.

Ýsterseniz Anayasa’nýn malum ve meþhur ikinci maddesinden baþlayalým.

Madde Cumhuriyet’in niteliklerini sayarken laiklik, demokrasi, sosyal hukuk devleti vurgusunu yapýyor.

Çok büyük bir çoðunluk bu niteliklere bir sorun yaþamýyor ama normal bir anayasa yapacak, bu normallik kavramý da bize özgü olan þeyleri dýþlayacak ise, bu nitelik sýralamasýný da gözden geçirebiliriz.

Birileri çok kýzabilir ama þayet yeni anayasa demokrasi ve hukuk devleti kavramlarýna dayanacak ise, normal olarak bir daha laiklik vurgusu yapmak þart olmayabilir zira laiklik zaten demokrasinin ve hukuk devletinin ön koþulu, laiklik olmaksýzýn demokrasi ve hukuk devleti olamayacaðý için laikliðe ek bir vurgu gereksiz.

Ancak, bu deðerlendirmemin daha da saðlam bir temele oturmasý için, Ýspanya Anayasasý’nýn onuncu maddesi benzeri bir maddeyi yani yeni anayasanýn tüm maddelerinin, kullanýlan kavramlarýn temel hak ve özgürlüklere iliþkin uluslararasý sözleþmelere uygun yorumlanmasýný emreden bir maddeyi de kanýmca mutlaka anayasaya koymamýz lazým.

Böylece saçma sapan yorumlara da kapýyý kapatmýþ ama ayný zamanda da anlamsýz vurgulardan da kaçýnmýþ oluruz.

Anayasanýn laiklik tanýmý yapan 24. maddesi de kanýmca mutlaka anayasadan ayýklanmasý gereken bir anlamsýzlýk; bu maddenin üst baþlýðý “din ve vicdan hürriyeti”, baþta yargý erki olmak üzere herkes din ve vicdan hürriyetini Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi ve AÝHM içtihadýna göre yorumlar ise, hem yine saçma sapan deðerlendirmelerden hem de zorunlu dersler gibi anlamsýzlýklardan kurtuluruz diye düþünüyorum.

Bu konuya girince Anayasa’nýn 136. maddesinden yani Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’ný anayasal bir kurum hale getiren maddeden söz etmemek mümkün deðil.

Laiklik meselesi ülkemizde gerçek bir din ve vicdan özgürlüðüne dönüþecek ise bu çok olumlu dönüþümün Diyanet’in mevcut statüsü ile gerçekleþmesi kanýmca mümkün olamaz.

Yapýlmasý gerekenler bence çok sarih: Anayasa’dan hem laiklik vurgusunu, hem 24. maddeyi (laikliðin türk usulü tanýmý), hem 136. maddeyi (Diyanet) hemen kaldýrmak ama hukuk devleti ilkesinin de Avrupa sözleþmeleri düzeyinde yorumlanmasýný saðlamak.

Böylece sanki iþler daha normalleþir gibi gözüküyor.

Yeni Anayasa herþeyden önce normalleþme demek olmalý.

twitter.com/KarakasEser