“Hep Eðitim Utancýný Konuþmak” baþlýklý yazým üzerine deðerli eðitimci, düþünce koçu, dostum Münir Arýkan'dan bir mektup aldým. Münir Bey, her sene binlerce okulda, yüzbinlerce öðrenci ile, veli ile buluþuyor ve eðitim alanýnda ülke olarak bir hamle yapabilmemiz için gayret sarf ediyor. Bu arada “Eðitimde baþarýsýz olduk” ile baþlayan “Kýsýr döngü nasýl aþýlýr”ýn arayýþý içinde araþtýrmalar yapýyor. Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn “Beyin göçü” alarmýndan sonra, Münir Bey de “Nesli Tükenmekte Olan Beyinlerimiz” diye bir çaðlýk atýyor. Ýþte mektubu:
“Okullar minikler için açýldý. Kalan 16 milyon öðrencimiz de gelecek Pazartesi ders baþý yapacak!
Eðitimde çok iç açýcý þeyler yazamayacaðým.
Öðrenciler, öðretmenler, okullar, idareciler, veliler, Milli Eðitim ve dahi Cumhurbaþkanýmýz bile eðitimden yakýnmalarýyla bu durumu itiraf ederken, ben ne yazabilirim ki!? Zaten belli sorunlar. Tekrara lüzum yok.
Ama gönlümü yaralayan bir baþka soruna bu vesile ile parmak basayým dedim.
Eðitim ne için?
Bunca yýl emek? Bunca yýl çaba? Bunca yýl kaynak?
Sahi ne için tüm bunlar?
Aileler büyütüp yolluyor okula. Okullar da yetiþtirip (!) salýyor çayýra. Sanarsýn ki Mevlam kayýra. O kurban olduðum da sebepsiz kayýrmýyor! Ýlahi Adalet var sonuçta.
Eee? Bunca yetiþtirilen öðrencimiz ne oluyor sonuçta?
Ben söyleyeyim; En baþarýlý beyinlerin neredeyse tamamýna yakýný yurt dýþýnda.
Yani ortalama beyinlerle döndürmeye çalýþtýrýyoruz çarký. Devlette böyle. Özel sektörde böyle. Üniversitelerde böyle.
Yazýk!
Ondan sonra Amerika niye ilerde? Batý niye ilerde?
Ülkeler en geliþmiþ, en yetiþmiþ, en zeki beyinlerini ihraç ederlerse, bundaki kar ve kazanç nedir Allahaþkýna?
Basit bir ot bile koruma altýnda! Yurt dýþýna çýkýþý yasak! Sýnýrda yakalanýrsan aðýr cezasý var. Hakkari'nin Ters Lalesini yurt dýþýna götüremiyorsun.
Ama Hakkari'nin civanmert delikanlý ve deli kýzlarýndan istediðini yurt dýþýna yolla!
Sadece Hakkari'nin deðil.
Ankara'nýn Sevgi Çiçeði'nin nesli tükeniyor. Yurt dýþýna çýkýþý yasak! Ya Ankara'nýn sevgili gençleri? Hem de en zekileri? Sanýrsýn milyonlarca ihtiyaç fazlasý var.
Ýstanbul Nazendesi.. Antalya Çiðdemi.. Kapadokya Soðaný...
Elbette hepsi birbirinden deðerli. Elbette hepsi birbirinden gerekli. Ama sonuçta ot bunlar. Yani otun yurt dýþýna çýkýþý yasak!
Ama insanýn yurt dýþýna kaçýrýlýþýna bir önlem, bir çare yok!
Aklým almýyor bir türlü.
Yurt dýþýna çýkýþ yasaðý koyulsun demiyorum elbette.
Ama bir ot envanteri yapan yetkililerimiz gibi, bir de insan envanteri çýkartýlsa.
Ne dahilerimiz belli, ne dehalarýmýz. Ne geliþmiþ beyinlerimiz. Ne yetiþmiþ yüksek kalifiye elemanlarýmýz. Öyle kör topal gidiyoruz iþte.
Ýnsan üzülüyor.
En deðerli bilim insanlarýmýz Amerikalýlara hizmet ederken, kurumlarýmýz nasýl en deðerli hale gelebilir?
Gitsinler, dünyayý görsünler, kendilerini yetiþtirsinler.
Ama sonuçta ana vatan burasý. Vatan borcu diye bir þey var. Bu bedelli beklemeye benzemez. 3-5 bin dolar ödemekle ödeþilemez bir kutsal borç bu çünkü.
Gelip, bu ülkeyi Dünya'nýn en iyi ülkelerinden birisi yapmaya gayret etmeden... Bu ülkenin imajýný ve itibarýný yükseltmeden asla ödeþilemez bir borç!
Belli ki giden gelmiyor. Ama elimizdekilerin kýymetini bilip, bir envanter çýkartmak da bir çözüm. En azýndan bundan sonrakiler için bir eylem planý.
Sonuçta Milli Deðerlerimiz!
Bitki gibi, nesli gerçekten tükenmekte olan Ýnsan Kýymetlerimiz.
Hadi bitkiyi çoðaltýrsýn.
Ama bunlar insan!
Ölünce gerçekten nesli tükenmiþ oluyor!”
***
- Kol saati:
Ýçine sindirebilene diyecek bir þeyim yok. Hazým için soda bile içebilirler. Benim dediðim sadece “milli mesele” ile “kol saati” birbirinden ayrýlsýn, yüreklere yük olmasýn meselesidir.
- Cenazeyi gömdürmemek:
Aysel Tuðluk'un annesinin cenazesini “Buraya teröristler, Ermeniler gömülemez, gömülürse cesedi çýkarýr parçalarýz” diyerek Ankara'da bir mezarlýða gömdürmemek. Ýnsanlýðýn sýfýrlandýðý nokta. Utanç verici. Utanç.