Le Pen’den Defargas’a Fransa’da aþýrý sað

Fransa’daki cumhurbaþkanlýðý seçimlerine olan merakýn nedeni, giderek sandýklardan “aþýrý” eðilimlerin çýkma ihtimali; dolayýsýyla gelecek için endiþeli bir bekleyiþ söz konusu.

Cumhurbaþkanlýðý ilk tur seçimlerini liberal sosyalist Macron ile aþýrý saðcý Le Pen aldý. 11 aday yarýþtý, 43 milyon seçmenin yaklaþýk % 70’i sandýk baþýna gitti ve Macron oylarýn % 23,9’unu, Le Pen de % 21,4’ünü aldý. Ýkinci tur 7 Mayýs’ta ve genel seçimler de 11-18 Haziran’da yapýlacaðýndan, siyasi yarýþ hýz düþürmeden devam ediyor.

Ýlk sonuçlar, Fransa özelinde, ancak Avrupa genelinde önemli deðiþimlere iþaret ediyor. Öncelikle belirtmek gerekir ki, toplum 2. Dünya Savaþý’ndan itibaren iktidar çevrelerine yerleþmiþ siyasetçi profillerinden ve bir iktidara çýkýp bir inen merkez etrafýndaki eðilimlerden artýk hazzetmiyor. En çarpýcý örneði Yunanistan’da yaþanan bu yeni durum, Avrupa’nýn genç liderlere olan ilgisine de iþaret ediyor. Macron 39 yaþýnda ve eðer ikinci turu alýrsa Fransa’nýn en genç cumhurbaþkaný olacak. Le Pen, 48 yaþýnda, pek genç olmasa da Ulusal Cephe’nin kurucu lideri Jean-Marie Le Pen’in kýzý olarak tanýnýyor.

Aþýrý sað için bir ilk

Liberal sol Macron, küreselleþmeden, Le Pen anti küreselleþmeden yana. Macron, küresel sistemin adaletsizliði için mücadeleyi savunuyor, Le Pen adaletsiz olan sistemden Fransa’yý soyutlamayý. Macron AB’nin güçlendirilmesinden, Le Pen AB’den çýkýlmasýndan yana. Macron, Avrupa Müslümanlarýnýn sisteme kazandýrýlmasýný, Le Pen ise hepsinin Avrupa dýþýna çýkarýlmasýný savunuyor. Macron, Anayasa’da deðiþiklik yapýp cumhurbaþkaný yetkilerinin daraltýlmasýný, Le Pen ise yapýlacak deðiþikliðin AB ilkelerinden arýnma þeklinde olmasýný ileri sürüyor. Birini Trump’ýn, diðerini de Putin’in desteklediði iddia ediliyor.

Neredeyse birinin ak dediðine diðeri kara diyor ve aldýklarý oy oranlarý arasýnda da büyük fark yok. 2.turda aralarýndaki fark daha da azalýrsa, kazananýn “meþruiyetini” o zaman eni konu tartýþýrýz.

Fransa seçmeni deneyime deðil “yeni”ye oy kullanmýþ, ancak bu yenilerden biri nasyonalit ve ýrkçý bir eðilim. 7 Mayýs’ta yarýþý Le Pen göðüslerse, Fransa’da baþlayan milliyetçi-ýrkçý iktidar sürecinin tüm Avrupa’yý kaplama olasýlýðý bulunuyor ve esas sorun da bu.

Aþýrý saðcýlar için cesaret

Le Pen cumhurbaþkaný olamasa da, toplumun önemli bir kesiminin ne düþündüðü bu oylamada ortaya çýktýðýndan, sorun bertaraf edilmiþ sayýlmaz. Fransa’nýn en tanýnan düþünce kuruluþlarýndan IFRI’de, ki bu enstitü yeni-muhafazakarlara yakýn olarak bilinir, araþtýrmacý olarak çalýþan Philippe Moreau Defarges kendi baþýna bir örnek durumunda.

Uluslararasý iliþkiler uzmaný olan Defarges, üniversitelerde hocalýk ve dýþiþlerinde danýþmanlýk yapmýþ biri. Hocalýk kýsmýnýn ifadesi olan kitaplarý, dünyanýn birçok ülkesinde okutuluyor, okutulmaya deðer bir içeriði var. Ancak danýþmanlýk kýsmýndan Fransa dýþ iþleri nasýl yararlanmýþ, anlamak kolay deðil; zira sorun olarak gördüðü konuya bulduðu çözüm için bilim insaný olmak gerekmiyor.

Defarges’e göre sorun, dünyadaki siyasi krizler. Çözüm ise Erdoðan’a suikast düzenlenmesi. Yani Erdoðan olmasa, dünya sorunlarý bitecek.

Niyeti bu olmasa da, aslýnda Erdoðan’ýn sistemdeki belirleyiciliðine vurgu yapmýþ oldu. Ancak ayný zamanda hastalýklý bir zihni yapýnýn nasýl referans olarak gösterilebileceðini, bu tür insanlarýn fikirlerinin nasýl itibarlý bulunabileceðini de ortaya koydu. Bir bilim insaný böyle düþünebiliyorsa ve cinayete azmettiricilik yapabiliyorsa sadece Fransa deðil tüm Avrupa için endiþelenmek için çok neden var demektir.