Liberland: Sahipsiz toprağın sahiplenilmesi

Boş bir arazi bulan herkes, kuramsal olarak “burada devlet kurdum” diye ortaya çıkabilir. Latincesi terra nullius olan kimsenin olmayan topraklar yani hiçbir devlete ait olmayan; hiçbir devletin egemenlik alanında bulunmayan bir arazi bulan, bu yola başvurur. Ortaçağ Avrupa’sı bunun örnekleriyle doludur. 19. yüzyıl başında Birleşik Krallık koskoca Avustralya’yı bile önce terra nullius olarak ilan etmiş, sonra sahiplenmişti. Bugün neredeyse sahipsiz toprak kalmadı diye düşünülürken Balkanlar’da yeni bir devlet ilan edilmiş durumda; demek ki hala bu türden yerler var.

İlan edilen devletin resmi adı Serbest Liberland Cumhuriyeti. Liber, Roma mitolojisinde şarap, bereket ve özgürlük tanrısı; günümüzde batı dillerindeki özgürlük sözcülüğünün de kökeni. Özetle, yeni kurulan ülkenin Türkçesi Serbest Özgür Ülke. Hırvatistan ile Sırbistan arasında, Tuna Nehri’nin kıyısında ve Hırvatistan tarafında ilan edilen bu ülke biraz küçük, hepi topu 7 kilometrekare; kabaca Beyoğlu kadar bir yer. Söz konusu bölge, Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ve Hırvatlar arasında geçen çatışmaların yeniden yaşanmaması amacıyla BM kararıyla “tampon bölge” olarak ilan edilen bir yer.

Modern dükalık

Tampon bölgenin hiçbir devlete ait olmadığını, tarafsız bir yer olduğunu iddia eden Çek vatandaşı Vit Yedliçka, burayı gözüne kestirmiş ve ders çalışmış olmalı ki, devleti ilan eden kişi olarak öne çıkıyor. Devletin biraz spor kulüplerinin flamalarına benzese de bir bayrağı var, resmi dili Çekçe ve İngilizce, doğrudan demokrasi uygulanacağı beyan ediliyor, devlet başkanı da doğal olarak Vit Yedliçka. Suça karışmamış, komünist ya da faşist olmayan kişilerin ülke vatandaşlığına alınacağı, anayasanın da onların katılımıyla kaleme alınacağı duyuruluyor. Kısacası devlete millet aranacak. Bu devlet tutar mı, komşuları, özellikle de Hırvatistan kabul eder mi, BM’ye üye olur mu, diğer devletler tanır mı, bunları zaman gösterecek. Kim bilir belki Fransa’nın Monako’su, İspanya’nın Fas’taki Melilla’sı gibi olur. Ya da Avusturya ile İsviçre arasındaki Lihteyştayn, Fransa ile İspanya arasındaki Andorra ve topraklarının tamamı İtalya içinde olan San Marino prenslikleri gibi mikro bir devlet olarak kabul görür. Eğer Liberland rüştünü ispat ederse, Avrupa’nın modern malikane sistemine ya da mikro devlet sistemine geri dönme ihtimaline dikkat çekmek gerekir. Belçika da mesela Valon ve Flamanlar arasında bölünerek mikro devletleşme sürecine katkı sağlayabilir.

Örnek olabilir

Tarih, dünyanın bazı yerlerinde mikro devletler oluşurken başka yerlerindekilerin büyüyüp genişlediklerini gösteriyor. Bu durumda Rusya Kırım’la genişlerken başka bir yerde minik bir devletin kurulması şaşırtıcı olmaz; hatta normal bile kabul edilebilir.  Bu durumda hangi devlet ya da devletlerin genişleme eğilimine girecekleri ile nerelerde yeni ufak devlet ilanları olabileceği konusu, önümüzdeki dönemin en önemli soruları olur. Tampon bölgelere, uçuşa yasaklanmış yerlere, fiilen üzerinde devlet egemenliği bulunmayan bölgelere dikkat etmek gerekir.

Türkiye’nin sınırlarına bir göz gezdirildiğinde, Nahcivan’dan Antakya sınırına kadar bir kaç yere daha dikkatli bakmanın gereği olabilir. Zira kimseye ait değilmiş gibi görünen yerler, bazen herkese ait yerler olarak da tanımlanabilir. Bu durumda küçük toprak parçaları, kendi kaderini belirlemek isteyen insanlar tarafından değerlendirilebileceği gibi, Britanya modeliyle genişlemenin de gerekçesini oluşturabilir.