Akdeniz’i ‘bizim’ yapan denizcilerimizden Kemal Reis’in adýný taþýyan ilkokulda okudum; bu sebeple her Trablus ziyaretimde ‘‘Hadi Turgut Reis’i ziyarete’’ daveti alýnca koþarým... Bir süre öncesine kadar ihmal edilmiþ türbeyi elden geçmiþ görmek mutlu etti. Ýþi gönüllü üstlenen Yüksel Ýnþaat ve Nurol Holding’e helâl olsun...
Nurol’un patronu Nurettin Çarmýklý’ya iki haberim var: Turgut Reis türbesinde yer yer çatlaklar oluþmuþ... Nurol’un bir milyon dolarlýk himmetiyle yeniden ibadete açýlan Murataða Camii muhteþem olmuþ; ancak son kat boya yanlýþ seçildiðinden cami içine toz yaðýyor...
Kýsacasý, biraz daha himmet gerekiyor...
Murataða Camii’ne uðradýðýmýzda yüksek perdeden konuþmalar eþliðinde dualar kulaðýmýza çalýndý. Yanýmýza gelen damat traþlý genç merakýmýzý giderdi: Meðer evleniyormuþ ve nikâh töreni de cami içinde icra ediliyormuþ...
Caminin etrafý ‘Türk kökenli’ insanlarýn mahallesiydi... Duvarlarda ve dükkân levhalarýnda ‘Türk’ sözcüðü derhal dikkat çekiyordu.
Baþbakan yardýmcýsý Beþir Atalay Libya’nýn yeni bayraðýnýn tam ortasýndaki ‘hilâl’ figürüne dikkat çekti. ‘Arap baharý’yla deðiþime giren ve bayraðýný da yenileyen ülkeler, gönüllerinin nerede yattýðýný elaleme de ilân edecek biçimde, ‘hilâl’ motifini benimsiyormuþ...
‘Hilâl’ ile o bayraklar bizim bayrakla, ülkeler de Türkiye ile akraba hale geliyor...
Kaddafi yattýðý yerde dört dönüyordur...
Rahatsýzlýðý ne idiyse, Türkiye ile en fazla tarihi baðlarý bulunan Libya, Kaddafi’nin 40 yýlý aþan döneminde, bize hep ters baktý. Tek istisna Kýbrýs harekâtýdýr. Birkaç yýl önce, iki vatandaþýmýzý, nâhak yere kurþuna dizdirmiþ Kaddafi...
Kaddafi Trablus’ta ‘Bab Aziziye’ denilen bir mahallede kalýrmýþ, kalýn duvarlarýn arkasýnda... Çok geniþ mahallede duvarlarýn arkasýnda sadece bir-iki yaþanabilecek bina varmýþ... Herhalde daha çok çadýrda kalmayý tercih ediyordu.
‘Devrim’ sonrasý Bab Aziziye’deki Kaddafi’ye ait binalar yer ile yeksân edilmiþ; mahalleyi etraftan ayýran duvarlarla beraber... Þimdi o mahalle bomboþ ve sanki kentin çöplüðü gibi; etraf pislikten geçilmiyor.
Trablus’un tarihi çarþýsýnýn sokaklarýný arþýnlarken Kaddafi’nin oðullarýndan birinin resmi bulunan tek cümlelik bir levha karþýmýza çýkýverdi. Üzerinde, ‘‘Köpeði yargýlamadan insanlarý yargýlamak ayýptýr, ayýp’’ yazýyordu Arapça olarak... Libya’nýn yeni yöneticileri, Kaddafi Ailesi fertlerinin Ýnsan Haklarý Mahkemesi tarafýndan yargýlanmasýna karþý çýkýyormuþ...
Libya’da yaþayan biri, ‘‘Ýsteseler de teslim edemezler zaten; ailenin fertleri meþru yönetimin deðil, silâhlý milislerin elinde’’ bilgisini verdi.
Silâhlý milisler iç-savaþtan kalma bir gerçeklik: Daha önce silâhý uzaktan bile görmelerine izin verilmeyen Libya halký, diktatörlüðe karþý ayaklandýðýnda, her çeþit silâhla da tanýþmýþ oldu. Yaklaþýk 6 milyon insanýn yaþadýðý ülkede, nüfusun birkaç katý silâh ordu ve polis gibi meþru kuvvetler dýþýnda örgütlenmiþ militanlarýn elindeymiþ...
Astýðý astýk, kestiði kestik tipler... ‘‘Libya’nýn sorunlarý neler?’’ sorusunu yönelttiðiniz herkes, bu sebeple, ilk sýraya ‘güvenlik’ ihtiyacýný koyuyor...
Milisler ve silâhlý tipler acaba bizden özenti mi?
Bu soruyu aklýma düþüren, Libyalýlarýn en fazla izlediði dizinin ‘Kurtlar Vadisi’ olduðunu öðrenmemdir...
Oysa, Tunus’ta, baþkentin bütün ana yollarýný süsleyen levhalarda bir baþka dizimizin reklâmlarý yer alýyordu: ‘Harim-üs Sultan’... Evet, bildiniz: ‘Muhteþem Yüzyýl’... Tunus’ta, Lübnan’da, Mýsýr’da ‘Harim-üs Sultan’ dizisi beðenilerek izlenirken, Libya ve Suriye’de ilk sýrada ‘Kurtlar Vadisi’ dizisi izlenirmiþ...
Tunus’ta ve Mýsýr’da ‘devrim’ iç-savaþa yol açmadan sonuçlandý; Libya’da ne oldu, biliyoruz. Suriye’de ne olduðunu da... Uluslarýn karakterleri, TV dizisi beðenisinde de rol oynuyor demek ki...
‘‘Ülkemizle biraz daha yakýndan ilgilenin’’ dedi sivil toplumda etkili bir kadýn; ‘‘Aksi halde Fransýz ve Ýtalyan vakýflarý burada cirit atýyor...’’
Ne çok ilgilenmesi gereken dert var Türkiye’nin baþýnda...