Uluslararasý toplum (diye adlandýrýlabilecek bir mefhum hala varsa) Libya’da 10 yýldýr süren kanlý iç savaþa nihayet gönül eðdi, dönüp þöyle bir baktý.
Erdoðan, Putin, Macron, Johnson, Conte, Pompeo baþta olmak üzere 11 ülkeden lider Libya için Berlin’de toplandý.
“Kalýcý barýþ” olur mu, 55 maddelik uzlaþma metni hayata geçer mi?
Meçhul.
Darbeci Hafter Libya topraklarýnýn büyük kýsmýný ele geçirmiþ, baþkent Trablus’a, yeni Kaddafi olmaya bu kadar yaklaþmýþken geri çekilmeye razý olur mu?
Belirsiz.
Hafter vazgeçmez ise karar metnine imza atan devletler ne yapar?
Bilinmiyor.
Kimse de garanti veremiyor.
***
Baþtan bir netlik ve yapýcýlýk olsaydý iþ bu kadar karmaþýk hal almazdý zaten.
BM’nin tanýdýðý Libya hükümeti, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn ifadesiyle “savaþ baronu Halife Hafter”in saldýrýsý altýnda olmazdý.
Hafter darbe yapacak cesarete ve cesamete ulaþamazdý.
Hafter’i besleyen Mýsýr’ýn, Suudi Arabistan’ýn ve Birleþik Arap Emirlikleri’nin antidemokratik yönetimlerine diplomatik baský oluþurdu. Olmadý.
Meþru hükümetin deðil darbecinin yanýnda yer almaktan utanmayan Fransa uygun dille kýnanýp ayýplanýrdý. Ayýplanmadý.
***
2011 sonrasý iç savaþta on binlerce insan ölürken toplanmayan Libya masasý þimdi topyekün savaþ ihtimali belirmiþken ivedilikle toplandý ise bu Türkiye’nin sayesindedir.
Kasým sonunda Libya’nýn meþru hükümeti ile iki ayrý mutabakat imzaladý Ankara.
Önce Akdeniz’de deniz yetki alanlarýnýn belirlenmesi için Serrac hükümeti ile anlaþmaya vardý.
Sonra bu anlaþmanýn korunmasý için zaruret olan askeri-güvenlik anlaþmasýna imza koydu.
Bu siyasi-hukuki adýmlardýr diðer devletleri harekete geçmeye zorlayan.
Ve tabii Ocak baþýnda Erdoðan ve Putin’in Libya’daki taraflara ateþkes çaðrýsý yapmasý.
Sahada durum deðiþince kuruldu Berlin’de masa.
Üstelik Türkiye’yi Akdeniz’den kovabileceðini sanan, Libya’nýn karþý kýyý komþusu Yunanistan oturamadý bile o masaya.
Zirveye çaðrýlmadý.
Zirveden çýkan kararlar tanýnmasýn istedi ama kabul ettiremedi.
Ne olduðunu anlayamýyoruz diyecek kadar zorlandý Yunanistan.
***
Yunanistan kadar kývranan bizden birileri daha var Türkiye’de.
Berlin zirvesi gerçekleþirken ve sonrasýnda ekranlarda görüþ bildiren muhalif yorumcular ve muhalefet sözcüleri inanýlmaz zorlandý.
Buna raðmen ýsrarla bir þeyi gözlerden kaçýrmaya çalýþmaktalar.
Ýstiyorlar ki Berlin zirvesinde Türkiye etkisiz eleman olsun.
Zirvenin toplanmasýnda, alýnan kararlarda, ateþkes çaðrýsýnda etkisi katkýsý olmamýþ olsun. Ya da pek az olsun.
Deniz yetki anlaþmasýna kendileri imza atmýþ da askeri anlaþma onaylarý alýnmadan yürürlüðe girmiþ gibi agresifler.
Kimi eski askerler, kimi CHP sözcüleri Türkiye’nin yürüttüðü süreci yok sayýp artýlarý meþreplerine göre Almanya’ya, Rusya’ya, Yunanistan’a yazma gayretindeler.
Hal bu ki Türkiye Libya ile vardýðý mutabakatlarla hem kendi menfaatlerini korudu hem Akdeniz’deki dengeleri deðiþtirdi.
Ýçerdeki yabancýlar hakkýný teslim edemese de sahada sabitlediði askeri hukuki diplomatik gücüyle Libya’da taraflarý masaya mecbur eden Türkiye’dir, Baþkan Erdoðan’dýr.
***
Afrika'nýn kanýtlanmýþ en büyük petrol rezervlerine sahip Libya'nýn verimkâr karný üzerine kurulan o masadan ne çýkar, göreceðiz.
Ýnþallah Suriye gibi deþilmez.
Ama iç savaþýn þiddetlenmesi halinde büyük bir mülteci akýnýna uðrayacak olan ülke Türkiye olmayacak bu kez.
Suriyelileri almamak için neler yaptýklarýný, botlarýný batýrýp insanlarý denize nasýl döktüklerini, birkaç bin mülteciyi bile korkunç kamplara mecbur ettiklerini gördük Avrupa devletlerinin.
Ama bu kez baþka... Libya’da meþru hükümetin düþürülmesine göz yumarlarsa yepyeni bir durumla karþýlaþacaklar.
Karþý kýyýdan sahillerine, kent meydanlarýna mülteci akýnlarý vuracak. PKK’ya bahane ettikleri, kendi içlerinden de radikal ihraç ettikleri DEAÞ terörüyle tanýþacaklar belki.
Bunun ihtimali bile inisiyatif almaya zorlayacaktýr Avrupa ülkelerini.