Deniz Baykal 20 yıla yakın bir süre “laiklik, cumhuriyet ve Atatürk” üçlemesini seçim meydanlarına sürdü, CHP siyasetini bunun üzerine kurguladı. Ve bir arpa boyu yol alamadı. Hatta bir seferinde baraja takılıp meclise bile giremedi. Hep CHP Genel Başkanı’ydı; lider değildi.
Şimdi, salt laiklik, cumhuriyet ve Atatürk üçlemesi Nişantaşı, Çankaya, Alsancak, Kadıköy’de oturan kimi vatandaşlarımız için yeterli olabilir. Ama bu üçlemenin sokaktaki adam açısından pek de önemli olmadığı kesin.
Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in bir televizyon programında, hemen son kurultay öncesi söylediği, “belki de muhafazakar olan biziz halk değil!” sözü, CHP’yi çok iyi tanımlıyor. Baykal döneminde CHP hem tutucu, hem katı mı katı devletçi hem de gerici bir parti haline getirildi. Parti hiçbir konuda fikir üretmiyor salt iktidarın her girişimine hayır demekle yetiniyor, böylece de bir devlet kuruluşu görünümü sergiliyordu.
Kılıçdaroğlu Kemal Bey, aştan, işten, geçim derdinden, vergilerden söz etmeye başladı bir ara. Acaba lider mi oluyor genel başkan mı diye umutlananlar çıktı parti içinden. Çare beklediler bu konularda. Ama çare üretemiyor. Yakınıyor, dövünüyor; çözüm getiremiyor gündeme. Bunda da derin CHP’nin parmağı var. Çünkü derin CHP, “küçük olsun benim olsunculardan kurulu”. Gürsel Tekin’in, bir dönem, orkestra şefliğinde Halkçı Kemal, Devrimci Kemaldiye bağıran irili ufaklı topluluklar, rahmetli Ecevit döneminin CHP’sinden geriye kalan, Fasulyacıyan’ın dediği gibi şu perdenin kıvrımlarına takılmış kalmış, can çekişen replikler. Çünkü ne halkçılık var ortada ne de devrimcilik!
Kılıçdaroğlu Kemal Bey, iktidarla kimi konularda işbirliğine soyunarak ülkenin önünü açabileceğini kavrayacak kadar zeki bir siyasetçi. Ancak CHP’de sil baştan yapmadan her adımda çelme yiyecektir. Size bir örnek vereyim: Kemal Bey bir anket şirketiyle anlaşıyor; aylık veriler istiyor hem partinin hal ve gidişiyle ilgili hem de halkın beklentilerini yansıtacak. Anketleri yapmakla görevlendirilen kişi, CHP derin devletince kuşatma altına alınıyor Kemal Bey’in odasından çıkar çıkmaz ve anket sonuçlarını “makyajlaması” öneriliyor. Yani gerçekleri değil de derin CHP’nin istediği verileri sunacak Kılıçdaroğlu’na! Anketçi bunu hemen genel başkana bildiriyor tabi. Kemal Bey başını sallamakla yetiniyor... Şimdilik!
Derin CHP ki, çoğunluğu milli şef ve 1935 Kurultayı’nda ilk kez Kemalizm sözcüğünü parti programına yazan Recep Peker hayranları, Kılıçdaroğlu Kemal Bey’in Dersim’den, Kürt siyasetinden, demokratik açılımlardan söz etmesini hiç mi hiç istemiyor. Hele Aleviliğini dile getirecek diye korkudan tir tir titriyorlar sanki ayıp bir şeymiş gibi Alevi olmak! Devletten yana dursun istiyorlar halktan yana değil. Kılıçdaroğlu Kemal Bey rahmetli Ecevit dışında hep devletten yana olan CHP eski genel başkanları gibi olmayı mı sürdürecek, yoksa Mustafa Kemal, Turgut Özal, Tayyip Erdoğan gibi Lider olmayı mı seçecek! İşte olmak ya da olmamak derken bunu kastediyor Hamlet. Olanları tarih yazıyor... Olamayanlarsa unutulup gidiyor bir süre sonra!