Konuya farklý açýdan girmek ve devam etmek istiyorum...
“Küresel kapitalizm nedir ve ne kadar vahþi olabilir” sorusuna cevap ararken bazý detaylarý birlikte sorgulamak ve “bugün neler oluyor-neler olabilir” sorularýna da cevap aramak istiyorum...
Peki küresel “vahþi kapitalizm” karþýsýnda Türkiye ne yapmalý özellikle sistemini nasýl yeniden düzenlemeli...
Sevgili dostlar, biraz geriye gidip, ABD’de öne çýkan özellikle son 60 yýl içinde geliþen ve sonuçlarý bütün dünyayý etkileyen ‘askeri güce’ dayalý yapý ile ‘finansal güce’ dayalý model arasýndaki kavgayý hatýrlamak gerekiyor...
ABD’nin yaptýðý askeri harcamalar, iþgal ettiði topraklar, karþý çýkan baþkanlar, suikastlar ve sonrasýnda gelen dünya düzenindeki küçük oynamalar. Bütün bu kavga, 1945-2001 arasý yaþanan sürece damgasýný vuran fakat bir türlü adý konamayan gizli bir güç savaþýnýn dýþavurumu: ABD’yi ve dünyayý hangi grup yönetecek?
11 Eylül sonrasý, bu kavganýn taþmasý ve 1945 sonrasý baþlayan süreçte, bugüne kadar birbirine kesin bir üstünlük saðlayamayan iki ideoloji arasýnda askeri modelin öne çýkmasý. Gelinen sonuç çok açýk: ‘Artýk kendini saklamayan’ askeri güce dayanan ‘yeni bir dünya düzeninden yana olanlar’ ve karþýlarýnda ‘eski dünya düzeni içinde kendine yer tutmaya’ çalýþanlar...
Peki bu kavga neden dýþa vurdu? Eski sistem içinde “tez ve antitezler” düzenli bir þekilde yerleþtirilmiþti ve manyetik alan içinde kalanlar, sorgulamadan kendilerine verilen görevleri yerine getiriyorlardý. 1945 sonrasý dünyanýn tek hâkimi olma yoluna giren ABD ve NATO güvenlik açýsýndan antitezi oluþtururken, Sovyet tehlikesi tezi oluþturuyordu; arada kalanlar, yýllarca sistemi sorgulamadan kendilerine her söyleneni yaptý. Örnek: Sovyet tehlikesine karþý, Türkiye’nin bütün güvenlik ihtiyacý, hibe görünümü ve kredi adý altýnda ABD firmalarý tarafýndan karþýlandý ve iç güvenlik, siyaset gibi konular her zaman dýþ güçlerin manipülasyonuna açýk oldu...
Sonuç: Yukarýda bahsettiðimiz manyetik alan, Sovyetler’in çökmesi ile daðýlýrken, askeri güce dayanan konseptin devam ederek güçlenmesi hatta eskisinden daha da ileri gitmesi için; yeni antitezlere, yeni düþmanlara ihtiyaç olduðu ortaya çýktý. 11 Eylül öncesinde-sonrasýnda ortaya atýlan “medeniyetler çatýþmasý” ve benzeri tezler, bu ihtiyaca verilen ilk cevaplardý... Bu noktada þunu sorabilirsiniz; Sovyet tehlikesinin devam etmesi neden saðlanmadý? O bölgedeki “halkýn sosyo-ekonomik yapýsý” ve ana sistemin doymuþluðu buna izin vermedi. “Var olan tehlike anlayýþý” ile askeri güce dayanan tek kutuplu bir modele geçmek mümkün deðildi ve “tez-antitez” döngüsü “ABD-Komünist Rusya” denkleminden kaydý... Þimdi YENÝ DENKLEM ortaya çýkýyor! VE ÇOK BÝLEÞENLÝ ZOR BÝR DENKLEM!
Son söz: Ýnsan doðasýnýn “en temel ihtiyaçlarýndan biri güvenlik”. Bu baðlamda oluþturulacak bütün “tez-antitez” döngüleri 1945-1989 arasýnda olduðu gibi mutlaka siyasal-ekonomik güvenlik unsurunu içerecek. 11 Eylül saldýrýsý “yeni tez-antitez” döngüsünün “güvenlik” odaklý olmasýnýn ana unsuru... Peki nasýl bir tez daha doðrusu SENTEZ ortaya çýkýyor ? Ve en önemlisi BÖLGE DENKLEMÝ nasýl deðiþiyor?
Son soru: Bu tespitler ýþýðýnda iki soru öne çýkýyor; 1- Dünya yeniden “iki kutuplu” eski “diyalektik” yapýya mý dönüyor? 2- Türkiye öne çýkan LÝDERLÝK dinamiði eþliðinde bu denklemde avantajlarýný kullanma yolunda sistemsel düzenlemeler yaparak nasýl daha hýzlý ilerler?