Linç kültürüne, yeni bir kurban

Ali Palabıyık’ın, derbideki yönetimi için gözlemciden aldığı 7.9’luk not; 3 ila 6 hafta arası bir dinlendirmeye denk düşüyor. Genelde hakim olan tepkiye bakılırsa, bu not şaşırtıcı değil ama; gerçekçi olup olmadığı tartışılır.

Çünkü vermiş olduğu 5 kırmızı kart ve 2 penaltı kararı; doğru... Bunu ben söylemiyorum; etkin spor yazarları ile eski hakemlerden Star yazarı Muhittin Boşat da, söylüyor... Ali Palabıyık’ın kusuru olarak; Negredo’nun ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golü ve Hasan Ali’nin Cenk’e yaptığı sert müdahalesinde, kırmızı kart görmemesi gösteriliyor. Buna ben de katılıyorum ama; çok hayati bir maçtaki diğer 7 kritik kararın doğru olması, iki hata karşısında sıfırlanacak duruma gelmemeli... Ortada bir çelişki var.

Bir çok yazar; pozisyonları tek tek ele aldığında, hakeme hak veriyor ama; gene de ve genelde Palabıyık’ın ipini çekiyorlar. İnanılmaz bir paradoks!

***

Üstelik bir derbi maçında; 5 kırmızı ve 2 penaltı verilmesinin yarattığı şok, kararların doğru olması karşısında bile, içgüdüsel tepkiye yolaçıyor. Gözlemci de bu sele kapılmış...

Hakemin süper bir maç yönettiği kanısında elbette değilim. Ama toplu bir linç girişimini makul gösterecek argümanlar eksik... Geçmişteki Cem Papila olayında da aynısı olmuştu. İhraç kararlarının hepsi doğruydu ama, adamın ipini çektiler. Büyük takımlara yönelik, çok sayıda ve yüksek oranlı aleyhte karar verilmesi; (Haklı-haksız ayırımı yapılmadan) büyük tepkilere yolaçıyor.

***

Oysa kimileri, “Hakemler büyüklerin aleyhine penaltı vermekten çekiniyor, kırmızı kart göstermekten korkuyor” diye durmadan aşağılarken... Bunları yaptığında da “Hakem maçı çığırından çıkardı” suçlamasıyla karşılaşıyorlar. Şaşkın olan; önce hakemler değil, biziz... İşte Ali Palabıyık da, bu ortak kusurumuzun yeni kurbanı oldu.

Artık bundan sonra, seri penaltı ve seri kırmızı kartları rafa kaldırın. Çünkü yüzde yüz gerektiğinde bile, hiçbir hakem cesaret edemeyecek.

Ben buna yanıyorum!