PISA (Uluslararasý öðrenci deðerlendirme programý-OECD) sonuçlarý hepimizi rahatsýz etti.
OECD’nin 65 ülke için yaptýðý araþtýrmada Türkiye öðrencilerin (lise) matematik, fen ve okuma-anlama performanslarýnda 44’üncü sýrada, ilk bakýþta çok can sýkýcý bir sýralama.
Bizim gerimizde Ürdün, Tunus, Meksika gibi ülkeler var.
Ama, sýralamada ilginç bir durum da var, dünyanýn en zengin ve güçlü ülkesi, dünyanýn en iyi üniversitelerine sahip, bilim, araþtýrma üretmede rakipsiz ülke ABD de 36’ncý sýrada.
Bu durum ne anlama geliyor, Harvard’ýn, Stanford’ýn, MIT’nin, Yale’in ülkesi ABD nasýl oluyor da bu sýralamada 36’ncý ve iþin daha da ilginci neden ABD’de bu konu çok fazla dert edilmiyor?
ABD’de ve Türkiye’de, bu açýdan benzeþiyoruz, temel öðretim ve lisenin kalitesi son derece kötü ve ufukta, yani kýsa ve orta vadede düzeleceðine dair pek sinyal de yok.
Ama, aramýzda ABD ile önemli bir fark var, ABD bu konuya kafayý çok takmýyor, çok etkin baþka bir telafi süreci geliþtirmiþ durumda.
Biz ise sabah akþam temel öðretimi ve liseleri (4+4+4) nasýl iyileþtirebilirizin peþindeyiz.
Türkiye’de, 4+4+4 sürecinde, bu konuda çok iddialýyým, temel mesele sistemin eðitime koyduðu hedeflerin aþýrý, çok aþýrý ihtiraslý oluþu, öðrenci ve daha da önemlisi ortalama öðretmen profilinin bu hedefle uyumlu ve uygun olmayýþý, bu iddialý ama o ölçüde de anlamsýz müfredatý taþýyamamasý.
Bir halk deyimini ödünç alýrsak, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluyoruz, (Dimyat Mýsýr’da bir liman þehri) bu ölçüde aðýr ve anlamsýz bir müfredatta ýsrar ederek lise mezunlarýmýzý doðru dürüst okuma-yazma dahi bilmeyen, matematik sevmeyen, tarih ve edebiyat meraký olmayan kuþaklara çeviriyoruz.
4+4+4 sistemi içinde yanýlmýyor isem 15 milyon dolayýnda çocuðumuz var ve bu sayý, çok artmasa bile önümüzdeki senelerde belirgin bir biçimde azalmayacak.
Türkiye’de bu 15 milyon çocuða mevcut müfredatý etkin bir biçimde aktaracak bir öðretmen stoðumuz, nicelik ve nitelik olarak mevcut deðil ve orta vadede olamayacak da.
ABD’de de çok öðrenci var, öðretmen stoðunun kalitesi de yetersiz ama bu ülkede imkansýzý zorlamýyorlar, kendilerine son derece düþük çýtalar koymuþlar, inanmayacaksýnýz ama lise mezunundan temel beklenti dört iþlemi sorunsuz yapmasý ve ingilizceyi düzgünce yazýp okuyabilmesi.
Böyle saçma þey olur mu demeyin, oluyor, üniversitelerin yeni yapýlanmasý sayesinde bu açýk kapatýlýyor, erken yönlendirme saçmalýðý yerine mümkün olduðu ölçüde geç yönlendirme ilkesi benimseniyor ama üniversitelerin lisans aþamasý sonrasý da dünyanýn en nitelikli araþtýrmalarý, bilimi üretiliyor.
Bizim yapmamýz gereken de, orta vadede bile deðiþmesi olanaksýz öðrenci sayýsý ve öðretmen niteliði veri iken, 4+4+4 sürecinde müfredatý TÜMÜYLE deðiþtirmek, çýtayý çok ama çok aþaðýya çekmek, yani etkin gerçekçi olmak.
Lise mezunlarýmýzýn anadillerini, türkçeyi ve ingilizceyi iyi öðrenmelerini saðlayalým, tüm bu 12 senede Türkiye ve dünya klasiklerinin bir bölümünü okutalým, matematik ve satranç sevdirelim, öðretelim demiyorum, ders saatlerini azaltalým, yeter de artar bile.
Kar yaðdýðý zaman ilk aklýmýza gelen bu kayýp (!!!) saatleri nasýl telafi edeceðiz diye kendimizi yemeyelim, muhtemelen o kayýp saatlerde telafi gerektirecek çok þey de yok zaten.
Ve üniversite müfredatýný da bu mantýða göre düzenleyelim, 22, 23 yaþýnda bir gencin doktor, hukukçu, iktisatçý, mühendis olabileceði saçma fikrinden vazgeçelim ve hemen, evet hemen lisansüstü programlarýný yeniden yapýlandýrmayý düþünmeye baþlayalým.
Býrakalým PISA sonuçlarýnda 40’lý sýralarda kalalým, 50’li sýralara da gerileyebiliriz ama adam gibi doktoralar üretmeye çalýþalým; kimse kýzmasýn, alýnmasýn, bu konuda tek kelimeyle dökülüyoruz ama PISA sonuçlarý kadar bu konu tartýþýlmýyor.
Emin olun, PISA baþarýsýzlýðý ile adam gibi doktora üretmek hedefi çeliþmiyor.