Liseli gençlere mektup

Liseli gençlerle bir hasbihal denemesi bu. Bilmem baþarabilecek miyim? Sevgili gençler, 

68 yaþýndayým. 5 erkek evlat babasýyým.

Ýmam Hatip kökenliyim. Ýmam Hatip’te coðrafya hocasýný protesto için yazýlý sýnavda boþ kaðýt verme eylemini organize edenlerdenim. Milli Güvenlik dersi hocasýna itiraz etmiþliðim vardýr.  

Ýslam Enstitüsünde, hadi adýný vermeyeyim, bir hocanýn istifasý için koridorlarda “Ýstifa çaðrýsý” yapanlardaným.

Haksýzlýklara karþý hassas bir insan olduðum, herhalde yazýlarýmdan da anlaþýlýr.

Bu arada söyleyeyim, Ýmam Hatip’in 6’ncý sýnýfýnda 21 dersten 20’sinde (10 - En yüksek puan) almýþlýðým vardýr.

Biliyor musunuz, coðrafya dersinde boþ kaðýt vermeye sýnýf olarak anlaþmýþtýk, önce ben boþ kaðýt verdim, ardýndan iki-üç arkadaþ daha geldi, sonrasý yok. O sýnavdan ben ve iki-üç arkadaþ sýfýr almakla kaldýk.

Cumhuriyet gazetesi “Ýsyan büyüyor” diye vermiþ haberlerinizi.

Bana sorarsanýz, Cumhuriyet gazetesi hangi misyonla hareket ediyor ise ona “Böyle bir ‘Ýsyan’ lazým” diye okuyun bu medya dilini.

Farklý liseler adýna yayýnlanan bildirileri okudum.

Hadi söyleyin, bu bildiriler sizin dilinizi yansýtmýyor. Bir dili yansýtýyor hiç kuþkusuz ama bu “Liseli genç dili” deðil.

“Biz çok bilinçlendik de bu dili kazandýk” diyorsanýz, onu tartýþmaya da varým. Bu, size imza attýrýlan bir dil.

Sizin kitlesel imajýnýzý kullanmaya ayarlý bir dil.

Bu tarz bir bildiriyi diyelim Eðitim-Sen adýna bir grup öðretmen yayýnlasa, kýymet-i harbiyesi son derece sýnýrlý olurdu.

Ama “Liseli gençlik” imzasý, sirayet edebilme potansiyeli açýsýndan basbayaðý bir “kýymet-i harbiye” yani “savaþ deðeri” taþýyor.

Savaþ, evet.

Farkýndasýnýz umarým, bir savaþa 
soyunduruluyorsunuz ve bu, Türkiye’nin ilk defa yaþamadýðý bir savaþ. Bu, Türkiye’nin binlerce gencini sokaklarda, cezaevlerinde, zaman zaman daraðaçlarýnda, daðlarda tüketen bir savaþ.

Farkýndasýnýz umarým, “Vur ve kal” projesi için 2012’lerde binlerce Kürt genci (henüz yaþlarý 18 olmamýþtý, yani çocuk yaþlardaydýlar) daðlara çaðrýldý ve güvenlik güçlerinin önüne ölüme atýldýlar. Onlarý da ne “Abiler” ateþe çaðýrmýþtý. O “Abiler” hala Kandil’de ama Kürt çocuklarý topraða gömüldüler.

Farkýndasýnýz umarým, en son Hendek - Barikat eyleminde de, “Abiler” dördüncü barikatýn arkasýnda idiler, býyýðý terlememiþ Kürt çocuklarý ise ilk barikatýn arkasýnda, yani ilk kurþuna hedef olanlardý.

“Babam ve Oðlum”u bir kere daha seyredin isterseniz.

Belki de babalarýnýz seyretmiþ ve sizin bu eylemlerinizden kaygý duymuþlardýr. Ama içine girdiðiniz duygu karmaþasýnýn, “babalar bile olsa” önüne geçilemez fýrtýna halinde olduðunu tahmin edebiliyorum.

Biliyorum yaþadýðýnýz “dava heyecaný”, arkadaþlarýnýz üzerinde baský kurmayý da meþrulaþtýrýr. Hatta “ot gibi adamsýn” dersiniz, biraz duygularýnýza, öfkelerinize bigane kalan arkadaþlarýnýza. Böyle durumlarda itiraz etmek, eyleme katýlmamak dýþlanma sebebi olur. Hatta tehdidi meþru görürsünüz. Davanýz öylesine “kutsaldýr!” ki, katýlmayan hain olur. Eyleminiz çok demokratiktir (!) bu yönüyle! Ama emin olun, kendi kendini dolduruþa getirmektir bütün bunlar.

Sevgili gençler, ben “Genç nüfus”umuzu ülkemiz için kolay bulunmaz bir imkan olarak gördüm hep. Sizin okullarýnýz, çok daha ümit yükleyeceðimiz okullar. Þimdi bu okullarý, sizleri ateþin içine çaðýrýyorlar. Yapmayýn, kendi geleceðinize kýymayýn.

Emin olun Cumhuriyet ödemez “isyan”ýn bedelini, siz ödersiniz. Hep gençler ödedi çünkü, gençlerin eylemine destan yazan medyalar rant devþirerek yoluna devam ediyor.

Ben hep bu gençlik kýyýmlarýnda Yunus’un “Yanar içim göynür özüm genç yaþýnda ölenlere gök ekini biçmiþ gibi” mýsralarýný hatýrladým.

Akýl, bilim, diyorsunuz ya, aklýnýzý kullanýn, ne olur!

O bildiriler sizin deðil, emin olun.

Araçsallaþmayýn, ne olur.

Hasan Cemal, 1971’deki öðrenci olaylarý için ne diyordu, biliyor musunuz, “Kullanýldýk” diyordu, “Boþ tabutlarla cenaze töreni yaptýk” diyordu. Niçin? Sivil-asker aydýn iþbirliði ile “Devrim” yapmak için... N’oldu? 12 Mart’ýn kýyýmlarý, 12 Eylül’ün kýyýmlarý oldu.

Aklýnýzý kullanýn lütfen.