İbrahim Güneş
İbrahim Güneş
Tüm Yazıları

Lordum Berlin'deyken

Lordum Berlin'den el sallıyordu.

Bizler İstanbul'da acı çekiyorduk.

Üstümüze ince ince yağmur yağıyordu.

Korna ve sirenler kulaklarımızı, çakarlar gözümüzü tırmalıyor,

İstanbul trafiğinde metre metre yol almaya çalışıyorduk.

Lordum Berlin'deyken

Üstümüze ince ince yağmur yağıyordu.

"Lordum bizi unuttu mu?" diye kaygılanıyorduk.

Oysa İstanbullu bu yollarda beraber yürümek isterdi.

Zira Lordum hepimizi kucaklayacağını, her şeyin çok güzel olacağını söylemişti...

Lordum Berlin'den el sallıyordu.

Bizler İstanbul'da acı çekiyorduk...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Berlin'de el sallarken, İstanbullular kent trafiğinde cebelleşiyordu.

Minicik bir yağışta artık trafik yoğunluğu yüzde 90'lara çıkıyor.

Oysa İmamoğlu 14 Ocak 2019'da kent trafiğini kuzey güney akslarıyla, yeni yollar, yeni hatlarla çözeceğini, toplu ulaşımı yaygınlaştıracağını, metro ağlarıyla kenti öreceğini söylüyordu. Hatta İstanbul'da denizaltı taksi bile vadetmişti. Bugün geldiğimiz noktadaysa "sosyal medyada 23 milyon takipçim var" tespitiyle çok başarılı bir yönetim gösterdiğini iddia ediyor. Takdir milletin ama İmamoğlu'nun Mardin'de oğlak ziyafeti çekip, Ankara'da Mansur Yavaş'a ayar verdikten hemen sonra rotasını Berlin'e kırması o farkında olmasa da ciddi anlamda tepkiye sebep oluyor.

Sosyal medyada arada bir İstanbul'a da uğra diye mesajlar paylaşılıyor.

Üstelik daha önce de pek çok kez olduğu gibi İmamoğlu Berlin'de de Türkiye'de hukuk olmadığını, kayyum atamalarının hukuksuz olduğunu iddia etti. Türkiye'yi batılılara şikayet etti.

Bir de üstüne "Sosyal medyada 23 milyon takipçim var.

Bu da başarımın bir yansıması" diye tez konusu olacak bir açıklama yaptı. Ne diyelim takdir İstanbulluların...

Bu arada küçük bir ayrıntıyı da paylaşmak istiyorum. İmamoğlu'nun yargılandığı, Saraçhane'de Meral Akşener ile çak yaptığı gün, Kılıçdaroğlu, Almanya'daydı. Kılıçdaroğlu'nun Ankara'da hakim karşısına çıktığı gün İmamoğlu Almanya'daydı.

Tesadüf mü değil mi siz karar verin...

"QUANT"

Bu konuyu ıskalamaya gönlüm razı gelmezdi.

Zira mesele çok önemli ama gündemin gölgesinde kalıp gidiyor.

Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarı "QuanT" göreve başladı.

Dünyada sadece 15 ülke bunu yapabiliyor. Biri Türkiye oldu.

6 farklı mühendislik disiplininin buluşturan TOBB ETÜ Teknoloji Merkezi'nin gösterdiği başarının devlet üniversitelerimize de örnek olmasını dilerim.

Türkiye'nin dünya havacılık tarihine geçtiği göğsümüzü kabartan bir olaya hep birlikte tanıklık ettik. Dünyada ilk kez Bayraktar SİHA, kısa pistli gemiye indi... TCG Anadolu çıkarma gemisi olmasının yanı sıra artık bir SİHA gemisi ve Mavi Vatan'da çarpan etkisi artacak.

Muhalif kanallardan birinde konuyu yorumlayanların karın ağrısı şeklindeki yorumlarını üzülerek izledik. Hele ki "İHA-SİHA yeniyor mu?" yorumları yok artık dedirtti... Hemen söyleyelim İHA-SİHA yeniyor. Örneğin Türkiye 6 milyar dolar savunma sanayi ihracatı yapıyor. Bu alanda 100 bin kişi çalışıyor.

Peki biz de soruyu şöyle soralım.

Heykel, konser yeniyor mu?

Zira CHP'li bazı muhaliflerin hizmetten anladığı bu,

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ne diyordu?

"Bunların Türkiye Yüzyılı'ndan anladığı tank, top, İHA, SİHA Cumhuriyet bu mu?" Takdir milletin elbette, ama şu soruyu kendinize lütfen sorun. İsrail, kafasına göre İran'ı, Irak'ı, Suriye'yi, Lübnan'ı, Filistin'i bombalıyorken, Türkiye'ye neden doğrudan saldıramıyor?

RUS RULETİ

Çok tehlikeli bir düello biçimi Rus Ruleti...

Altı mermi kapasitesi olan toplu tabancaya bir mermi koyuyor.

Sonra topunu çevirip, silahı kafanıza dayıyor.

Tetiğe basıyorsunuz.

Altıda bir ihtimal tetiğe her bastığınızda sizi mermiye biraz daha yaklaştırıyor. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy son dönemdeki hamleleri ile Rus Ruleti mi oynuyor sorusu daha çok soruluyor.

Zira Trump savaşları bitirmek vaadiyle 23 Ocak'ta koltuğa oturacakken, ABD ve İngiliz yapımı füzelerle Zelenskiy Rusya'yı vuruyor. Yani bir anlamda Putin'in damarına basmaya çalışıyor.

Putin, nükleer başlık taşıma kapasitesi olan kıtalararası balistik füzelerle Ukrayna'yı vurdu. Ve hem İngiltere'ye hem de ABD'ye kıtalararası bir gözdağı verdi. Bakalım tansiyon nereye kadar yükselecek? Benim burada anlamadığım Zelenskiy bu füzeleri gerçekten kendi iradesiyle mi atıyor yoksa İngiliz, ABD aklıyla ülkesini daha büyük bir ateşin içine mi sürüklüyor?

Zira atılan her füzeyle birlikte aslında kardeş halk olan Rus ve Ukraynalılar ölüyor.

Silah tüccarları ise para kazanmaya devam ediyor.

Kuzey cephesinde tansiyon yükselirken, güney cephesindeyse minik de olsa umutlandıran gelişmeler yaşanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarmasını kimileri küçümsemiş olsa da soykırımcılar için yolun sonu görünüyor. 120 ülke kararı beğenmese de tutuklama emrine uyacağını açıkladı. Yani Netanyahu ve suç ortaklarının İsrail'den dışarı çıkması zorlaşıyor. İsrail yalnızlaşıyor ve hesap verme vakti yaklaşıyor. Bu arada ABD'nin Putin hakkında yakalama kararı çıkarıldığında şiddetle desteklerken Netanyahu hakkında yakalama kararı çıkarıldığında karşı çıkması tarihe not olarak düşülmeli...

"CHP'NİN KARIN AĞRISI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Enerji Forumu'nda, Türkiye'nin yenilenebilir enerjide Avrupa'da 3. Dünya'da 9'uncu sırada olma hedefini açıkladı. Nükleer güç olma hedeflerini anlattı. 14 yıldır kesintisiz büyümeyi sürdüren Türkiye'nin enerji açlığını gidermeden tam bağımsız Türkiye'nin inşa edilemeyeceğini söyledi.

Ve çok dikkat çekici mesaj verdi. Erdoğan, "CHP'nin yaptığımız bu büyük hamlelerle ilgili karın ağrısının sebebi ne? Bugüne kadar bu dev yatırımlardan bir tanesini bile niye ziyaret etmediler?" diye sordu. "Meclis'te yol kesmeyi, kantin solculuğunu bırakın" dedi.

AK Parti'nin asla zorbalığa eşkıyalığa boyun eğmeyeceğini söyledi.

Erdoğan'ın soru ve mesajları gerçekten çok yerli yerindeydi: Ve üstüne uzun uzun düşünmeyi gerektiriyordu...

Zira Erdoğan aynı konuşmada CHP'ye, enfekte oldunuz, DEM sizi zehirliyor uyarısında da bulundu.

Tunceli'de terör örgütü üyeliğinden mahkum olan başkanın yerine İçişleri Bakanlığı atama yapınca, DEM'li Tunceli Belediye Eş Başkanı

Birsen Orhan, Atatürk ve silah arkadaşlarına hakaret edip, "Bunlar Dersim'i nasıl 1938'de işgal ettilerse bugün yine belediyemizi işgal ediyorlar." diyor. Halkı göğüs göğüse çarpışmaya davet ediyor...

CHP yönetimi bir şey diyor musunuz?

Yoksa sizin Atatürkçülüğünüz DEM'in kapısında bitiyor mu?