En son, 28 Þubat muhibbi bir yazardan görmüþtük; Lozan’ý eleþtiren Burhan Kuzu’ya verip veriþtiriyordu.
Entelektüel bir hastalýða dönüþtü:
Lozan’ý taltif ettiðinizde hakkaniyetten yana sayýlýyorsunuz, eleþtirdiðinizde ölümlerden ölüm beðenmek zorunda kalýyorsunuz.
Neden taltif kadar, eleþtirinin de “düþünce beyan etmek” olduðu kabul edilmez? Dahasý, eleþtirenler neden mücrim ve “vatan haini” muamelesi görür?
Ýlke þu deðil midir?
Lozan’ý taltif etmek doðal sayýlýyorsa, eleþtirmek de doðal sayýlmalýdýr.
Lozan’a yaklaþýmýmýz, ayrýca, “ideolojik” pozisyonlarýmýzýn iþareti sayýlmamalýdýr.
Hem savunabilmeliyiz (yani “Lozan zaferdir” diyebilmeliyiz), hem de eleþtirebilmeliyiz.
Bana göre mi?
Bana göre Lozan hem zaferdir, hem hezimettir.
Hem de “dayatýlmýþ” bir süreçtir.
Devletin bekasýný “eski sahiplerden” kurtulmakta görenler açýsýndan, büyük tavizlerle elde edilmiþ bir zaferdir.
Nitekim eski sahiplerin mirasý(Saltanat, Hilafet, Musul ve Kerkük petrolleri, Hazine-i Hassa’ya ait emlak ve araziler) pazarlýk masasýna sürülmüþ, buradan muhteþem bir zafer elde edilmiþtir. Yani, Anadolu sýnýrlarý içinde yaþamamýza “lütfen” izin verilmiþtir.
Ýþin “hezimet” boyutuna gelince...
Bunu ben anlatmayayým. Rauf Orbay’ýn, Lozan heyetinde yer alan Dr. Rýza Nur’un, hatta Karabekir Paþa’nýn anlattýklarýna bakýn...
Þu sorularý sormayý da ihmal etmeyin tabii:
Lozan görüþmeleri (kesintiler hariç) tam altý ay sürdü. Neden?
Birinci Dünya Savaþý’nýn diðer iki maðlubu (Almanya ve Bulgaristan) iþgale maruz kalmadýlar. Savaþ öncesinde elde ettikleri “kazanýmlar” dýþýnda, topraklarýna herhangi bir tasallutta bulunulmadý. Ýþgale uðrayan, topraklarý tarumar edilen tek maðlup, “Osmanlý devleti” oldu. Neden?
Maðlup müttefiklerimizle (Almanya ve Bulgaristan’la) yapýlan görüþmeler “þýpýn iþi” halledildi, küçük maðduriyetlerle konu tatlýya baðlandý. Bizi niçin aylarca müzakere masalarýnda süründürdüler?
Lozan’a neden deneyimli müzakereciler deðil de, dil bile bilmeyen Ýsmet Paþa gibi bir “yan figür” gönderildi?
Son Osmanlý Sadrazamý Tevfik Paþa’nýn, “Madem müzakerelere baþlanacak, elimizdeki güçlü argümanlarla size destek olalým. Karþý tarafa bir ve beraber olduðumuz mesajýný verelim... Ayrýca her türlü evrak yardýmýna açýðýz” mealindeki önerisine Ankara hükümeti niçin cevap bile vermedi?
Batý Trakya niçin Yunanistan’a ikram edildi?
Musul konusunda niçin diretilmedi?
Kýbrýs ve 12 adalar neden gündeme bile getirilmedi?
Lozan heyetiyle Ankara hükümeti arasýndaki “þifreli mesajlaþmalarýn” karþý tarafýn eline geçmesine niçin engel olunmadý? “Gizlilik” derecesi yüksek mesajlaþmalar, kartpostal gönderir gibi, açýk kanallardan mý yapýlýr?
Lozan görüþmelerinin kesintiye uðradýðý dönemde, bir parlamento deðiþikliði oldu. Yani, milli mücadeleyi yürüten Meclis feshedildi. Yeni teþekkül eden yeni Meclis’e “Lozan’da taviz verildiðini” söyleyen hiçbir milletvekili alýnmadý.
Kesinti döneminde bir de cinayet iþlendi.
Lozan heyetine aðýr eleþtiriler yönelten Trabzon milletvekili Ali Þükrü Bey öldürüldü. Lozan’ý onaylamak þerefine de yeni Meclis nail oldu.
Ýþbu “parlamento deðiþikliði”, Lozan’a bir hazýrlýk mýydý?
Lozan’da aktedilen anlaþma, Ankara hükümeti ve Meclisi tarafýndan hemen onaylandý. Ýngilizler bir yýl kadar beklediler. Yani, naza çektiler. Hilafet’in kaldýrýlmasý kararýyla (23 Mart 1924) birlikte, imzalarýný lütfettiler.
Bu “zamanlama” neye iþaret ediyordu?
Ne karþýlýðýnda neyi kurtarmýþ olduk?
Bu sorulara vereceðiniz cevaplar, Lozan karþýsýndaki pozisyonunuzu (ayrýca hakkaniyetten yana olup olmadýðýnýzý) ele verecektir.
Þimdiden kolay gelsin!