Lozan’ý tarihçilere deðil, gazetecilere býrakalým

Bu iþi tarihçilere mi býrakalým? Hayýr, biz konuþuruz. Gazeteci milleti, her iþi olduðu gibi, “Lozan” meselesini de hale yola koyacak, bir hükme varacaktýr. 

Bir “amatör tarihçi” olarak kendi düþüncemi söyleyeyim:

Lozan, her þeyden önce, bir anlaþmadýr.

Daha doðrusu, bir “uzlaþma.”

Ýki taraf (savaþýn galibi ve gözlemcisi) bir masada oturmuþ, bundan sonra ne olacaðýna (sýnýrlarýn nasýl teþekkül edeceðine) iliþkin uzlaþmaya varmýþlardýr. Lozan, bu yönüyle de, “ilan edilmiþ yeni devletin tapu senedi”dir.

Ýster “Lozan hezimettir” fikriyatýný benimseyin, ister “Lozan zaferdir” fikriyatýný benimseyin, Lozan’ýn ayný zamanda “tapu senedi” yerine geçtiði gerçeði deðiþmeyecektir.

Soru þu:

Lehimize olan bir tapu senedi midir bu?

Bir görüþe göre (hayli yaygýn bir görüþtür bu), Lozan’da alabileceðimizin en düþük limitine razý olduk. Bir diðer ifadeyle, Ýngilizler tarafýndan kandýrýldýk. Musul konusunda ýsrarcý olabilirdik. Batý Trakya’yý bu kadar kolay terk etmeyebilirdik. Batum ve Halep’i topraklarýmýza katabilirdik.

Musul’dan vazgeçmemizin kabahatlisi olarak, hep Ýsmet Paþa görülür. Ýsmet Paþa’nýn muhaberat anlayýþý baþýmýza bu iþleri sardýrmýþtýr; yani “kolayca” Musul’dan vazgeçmemize neden olmuþtur. (Ankara-Lozan arasýndaki yazýþmalar güya þifreliydi. Þifrenin Ýngiliz ajanlarý tarafýndan çözüleceði, Mustafa Kemal Paþa’nýn “Durum böyleyse, Musul’da daha fazla ýsrarcý olmayýnýz” mealindeki sözlerinin Ýngilizlere cesaret vereceði hesap edilememiþtir.)

Bir görüþe göre, Lozan zaferdir.

Kemal Kýlýçdaroðlu gibi, “eksik bilgi”yle ve içgüdüleriyle tartýþmaya duhul eden tipler, özellikle “zafer” boyutu üzerinde dururlar.

Bir önceki yönetim (yani Osmanlýlar) Sevr’i imzalamýþtýr; Ýmparatorluðun parçalanmasýna, Doðu’da bir Ermenistan ve Kürdistan kurulmasýna imza vermiþtir. Mustafa Kemal Paþa da, imzalanmýþ bu metni yýrtýp atarak, düþmaný “Lozan”a icbar etmiþ ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuþtur.

Bir görüþtür bu. Ama yanlýþ bir görüþtür. Boþ laftan ibarettir.

Bir kere, kimse “Sevr” diye bir anlaþma imzalamadý.

Sevr, bir “dayatma” olarak gündeme getirilmiþtir ama altýnda Padiþah’ýn imzasý yoktur. Kadük kalmýþ ve “anlaþma” hüviyeti kazanmamýþ bir anlaþmadýr. “Ölümü gösterip sýtmaya razý etmek” maksadýyla önümüze konulmuþtur.

Bir önceki yönetimin imzaladýðý anlaþma, “Mondros Mütarekesi”dir. Altýnda Rauf Bey’in imzasý vardýr. Hani, Lozan müzakereleri döneminde TBMM hükümetinin Baþbakaný olan ve heyete dâhil edilmediði için (dâhil edilseydi, Mondros’ta yaptýðý hatalarý “kendince” tamir edeceðini düþünüyordu) kýrýlýp küsen Rauf Bey... (Rauf Bey, ayrýca, gýcýk olduðu Ýsmet Paþa’ya tercih edildiði için, küskünlüðünü kronikleþtirecektir.)

Lozan, bir tapu senedidir ama kötü bir tapu senedidir. Ali Þükrü Bey’in dediði gibi, “daha iyisi olabilirdi...” (Bu Ali Þükrü Bey, Lozan aleyhtarý tutumu nedeniyle öldürülmüþtür. Bu cinayetle birlikte karýþan ve Lozan’a sýcak bakmadýðý için “problem” olarak görülen Meclis Nisan 1923 yýlýnda Mustafa Kemal Paþa tarafýndan feshedilmiþ, muhaliflerin yer almadýðý yeni bir Meclis ihdas edilmiþtir. Lozan’ý onaylayan bu Meclis’tir. Ama Ýngilizler iþi aðýrdan almýþ, Meclis’imizin sektirmeden onayladýðý anlaþmayý imzalamak için Hilafetin kaldýrýlmasýný beklemiþlerdir. Yani bir kazýk daha atarak tapuyu daha da kötü hale getirmiþlerdir.)

Lozan’ýn “kötü bir tapu senedi” olduðuna en büyük kanýt, Mustafa Kemal Paþa’nýn sonradan Musul ve Hatay konusunda birtakým giriþimlerde bunmasýdýr.

Musul’a güç yetiremedi ama Hatay’ý Fransýz boyunduruðundan kurtarmasýný bildi. Tapuyu onarmaya çalýþtý...

Bugün baþýmýzdaki gailelerin (terör, sýnýrlarýmýzdaki kaotik durum, vs) temelleri, Lozan’da atýlmýþtýr. Dönemin yöneticileri, bugün ne tür problemlerle karþýlaþacaðýmýzý (ne yazýk ki) öngörememiþlerdir. Belki öngörmüþlerdir de, deðiþtirmeye güç yetirememiþlerdir.

Buradan bakarsanýz, Lozan bir hezimettir.

Bunu dillendirmek, “kurucu iradeye savaþ açmak” deðildir.

Lozan’ý tabulaþtýrmanýn ve “üzerine söz söyletmem” tavrýna girmenin alemi yok.

Doðru bilgiyle ve suhuletle tartýþalým.

Kemal Kýlýçdaroðlu gibi provokatörleri de mümkün mertebe uzak tutalým.

HAMÝÞ

Bu notu, alýnganlýk gösterecek tarihçiler için düþüyorum. Bu iþi gazetecilere býrakmayýn. Kendiniz tartýþýn. Lozan’a “kutsal metin” muamelesi yapmadan, bir gerçeði dillendiren siyasetçileri düþmanlaþtýrmadan yapýn bunu. Biz de müstefit olalým.