LYS sonuçları ve geleceğimiz

Star gazetesi pazar günleri bana eğitim yazıları yazma olanağını verdi, itiraf edebilirim, bu yazıları büyük ve farklı bir keyifle yazıyorum, çok da olumlu tepkiler alıyorum.

Ancak, bana pazar günleri verilen bu olanağa rağmen bugün de, bir istisna yaparak, yine eğitim üzerine yazacağım, LYS (Lisans yerleştirme sınavı), sonuçlar yeni açıklandı, konu çok taze ve çok da önemli.

Daha önce yapılan YGS’de (Yükseköğretime geçiş sınavı) başarılı olan 1 milyon 423 bin 127 aday LYS’e girmiş ve açıklanan sonuçlar da bu başarılı çocuklara ait.

Basın haklı olarak bu sınavda en tepelerde yer alan öğrencilerin üzerinde duruyor, bunlar gerçek altın beyinler, bu şampiyonları kutlamak lazım.

Ancak, bu altın beyinleri kutlarken son otuz senede Türkiye birincisi, ikincisi, üçüncüsü çocuklarımızın bugün nerelerde olduklarına da bir göz atmak gerekebilir, benim kanaatim, bu altın beyinlerin gelmeleri gereken noktalara pek çıkamadıkları doğrultusunda, aralarında işsiz kalanları da biliyorum.

Oysa, ister sistem deyin, ister devlet, ister özel girişimciler bu altın beyinlere yatırım yapmalı, dünyanın en iyi üniversitelerinde okutmalı, bu çocukların tavanlarını yakalamalarına yardımcı olmalı, aksi takdirde büyük bir israf, kayıp söz konusu oluyor.

Basın haklı gerekçelerle LYS birincilerini ön plana çıkarırken bizlere düşen görev de muhtemelen sınav ortalamalarına toplumun dikkatini çekmek.

Aşağıda vereceğim oranlar, sayılar çocukların rastgele girdikleri sınavlar da değil, kendi seçtikleri alanlardan.

LYS’de 725 bin aday geometri dalını seçmiş ve otuz sorudan doğru cevap ortalaması 5.47.

Bu nasıl bir sonuçtur, bütün Türkiye’nin bu konuya eğilmesi lazım.

Geometri sonuçlarını gördüğüm zaman ülkemizde büyük kentlerde yaşanan imar çirkinliğini, araba sürücülerinin kendilerine ayrılan bir şerit üzerinden gidememelerini galiba daha iyi anlıyorum.

Geometri, meselelere, bırakın iki boyutu, en azından üç boyutlu bakmayı öğretiyor ama sınav sonuçları ülkemizin meselelere bakışındaki yüzeyselliğin de muhtemelen ipuçlarını veriyor.

Fizikte de sonuçlar çok benzer, otuz sorudan ortalama doğru cevap sayısı 5.28.

Bu yazıyı yazarken bu konuların uzmanı bir arkadaşa da yine sordum, sistem kimseyi geometri ya da fizik soruları cevaplamaya zorlamıyor, bu soruları isteyenler yanıtlıyorlar.

Başka bir ifade ile de bu soruları “ben bu alanda iyiyim, iddialıyım” diyenler cevaplıyor.

Maazallah bir de geometri soruları her lise mezununa sorulsa, bence de doğrusu bu, çünkü geometri düşünceye boyut getiriyor, sonuçların açıklanması muhtemelen milli çıkarları zedeleyebilir diye mahkeme kararıyla yasaklanabilir.

Tarih konuları açıldığında mangalda kül bırakmayız, ekranlarda “Muhteşem Süleyman” önünden ayrılmayız ama 44 sorudan Türkiye doğru cevap ortalaması 12.78.

Hatırlatmak için söylüyorum, tarih sorularını da “ben bu işi bilirim” diyenler yanıtlıyorlar.

İngilizcede 80 soru var, Türkiye doğru ortalaması 21.48.

Başka dallarda da sonuçlar hiç ama hiç iç açıcı değil ama sonuçların en korkutucu olduğu dallar muhtemelen matematik ve yabancı dil.

Çok başarılı çok küçük bir grup dışında matematik ve ingilizce bilmeyen, bu konulara, bilmemek ayıp değil, ilgisiz bir nesil geliyor.

Bu sonuçlarla 21. Yüzyılın fırsatları ve tehditleri karşısında Türkiye ne yapacak?

Bu sonuçlar yani ortalama bir öğrenci düzeyi ortada iken üniversiteler hala aynı müfredat mantığında ısrar etme saçmalığını bakalım daha ne kadar sürdürecekler.

İngilizce ve matematiği yabancı bir kuşak gelirken mesela Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Merkez Bankası bağımsızlığı ne kadar anlamlı tartışmalar acaba?