Son 10 gündür, gazetelerin neredeyse hepsi, Enes Ünal ve Cengiz Ünder’in Avrupa’da attýðý gollerden ve baþarýlarýndan söz etti. Bir Ýngiliz gazetesi, Cengiz’e sayfa ayýrdý. Bunlara raðmen, ikisini ilk onbirde göremeyince, þaþýrdým. Ýkisinin gündeme gelmesi; Lucescu için pek bir anlam ifade etmemiþ...
Üstelik çýkan kadro da, tempodan tamamen uzak; al gülüm-ver gülümlü dandik bir anlayýþla baþladý. Cengiz’in seri çýkýþlarýna ihtiyacýmýz vardý.
Ýrlanda takýmý, temaslý yakýn mücadeleyi seven, uygulayan ve baþarýlý olan bir ekip olmasýna raðmen; dün gece bu özelliðinden tamamen uzaklaþmýþtý. Bizimkilere ilk sert müdahalesi ancak 35. dakikada oldu. Zaten ilk yarýda, sadece iki kez üstümüze geldiler. Birinde Yusuf’un kaptýrdýðý bir top sonucu, az daha gole ulaþacaklardý. Hogan, kalecimiz Volkan Babacan’ý da çalýmlayýp boþ kaleyle karþý karþýya kalmasýna raðmen, amatörün de amatör bir atak savsaklýðý içinde, ellerine geçen fýrsatý kullanamadý.
Karþýmýzda ýsýrmayan, lokum gibi yumuþak bir rakip varken; Belgrad Ormaný’nda pikniðe gider gibi, karþý kaleye salýnarak gittik. 5 tane dan-dun çektik ama; kaleyi bulan iki bile deðil, 1.5 þutumuz oldu. Anlayacaðýnýz; oynadýk demeyelim, aktif dinlenme yaptýk... Böyle olmaz!
***
Ýkinci yarýnýn hemen baþýnda, Çaðlar’in kalenin iki metre dibinden havayý dövdüðü topla; en azýndan tempo için umutlandýk. Ama daha fazlasý oldu. Mehmet Topal’la erkenden öne geçtik. Gene de; döküntü Ýrlanda karþýsýndaki genel halimizi, pek beðenmedim.
Olmayan rakip karþýsýnda bile olmakta zorlandýk. Daha zorlayýcý, daha ýsýrýcý, daha iddialý bir milli takým arýyorum. Durumu idare eden deðil!