Macera dolu Amerika’nın, maceraya terk ettiği DÜNYA!

İkinci Dünya Savaşı sonrası “tek patronluk” misyonu ile devreye giren ABD, bir zamanlar kullandığı tüm argümanlarının, ne kadar kurmaca olduğu gerçeğini, yeni dünya düzeni senaryosunda kullandıkları ile anlamaktayız.

Rusya’yı, Ukrayna ile kapıştırmak ve Rusya’yı yorgun düşürmek.

Türkiye’yi, Ortadoğu’daki terör örgütleri ile boğuşturmak. Suriye’yi parçalayıp, PKK’ya verdiği devletçik sözünü tutmak. Gelecekte kendisi için “yeni ve güvenilebilir partner” olarak PKK’nın Suriye uzantısını bellemek.

Türkiye’yi; iç ve dış etkenlerle parçalama gayretini giderek anlamanın da ötesinde, artık görmekteyiz!

İran’ı “maşa” olarak kullanma istediği de ortada!

İran; sıranın kendisine gelmemesi için, kendince “mezhepçi politikalarını” ABD’nin yeni hedefleri doğrultusunda kullanıma açık hale getirmenin peşinde olduğu da aşikârdır.

Elbette bu arada korkmuyor değildir, İran! Lakin halen meselenin sadece kendisini güvence altına alırsa, işi bitirebileceğine inanmakta!

İslam coğrafyasında, kurgulu bir nizamı kendince ortadan kaldırma istediğinin arkasında, sadece İsrail olmadığı da aşikârdır.

ABD yeni çağla birlikte; Rusya, Türkiye, Çin, İran, Almanya ve Fransa gibi ülkeleri de “hedefe çevirdiği” giderek net görülmektedir.

“Tek kutuplu dünya” projesinin, ortadan kalkma ihtimalini kabul etmemesi normaldir.

Küresel güç olarak cazibesini giderek kaybettiği ve yeni yaralara kapı açacağını da öngörebiliyoruz.

Soğuk savaş döneminde, NATO ve Varşova dengesinin bir nevi işe yarar tarafını da, yine Amerika sayesinde veya ABD’nin Ortadoğu’daki yıkımının sayesinde anlamaktayız.

ABD’nin şimdiye kadarki tüm insan ölümüne yol açan projelerinin gidişatına baktığımızda, dağıttıklarının yerinde yeniden yapılanma işlerinin, yerel aktörler içerisinden tercih ettiği isimlerle yola devam ettiği görülebilir.

Bu isimlerin mutlak bir biçimde Amerikancı olması, savaş istememesi, etnik dini hassasiyetleri Amerikan söylemlerine yakın olmasıyla örtüşmesi gerektiğini de görebiliyoruz. Lakin dar zamanında, ortada bırakacağını da Gürcistan ve Ukrayna örneklerinden anlıyoruz.

Rusya ile kapışmasına alet ettiği, Gürcistan ve Ukrayna topraklarının akıbetine dikkat etmemiz yeterlidir.

Sorunlu bölgeler haline getirilmiş olan koca coğrafyanın, yıkımının kısa sürdüğü kadar, yeniden kendine gelmesinin de kısa zaman içerisinde olmayacağı nettir.

Rusya’nın; ekonomik olarak fazla yükü çekemeyeceği ortadadır. Ayrıca Rusya’nın kendine dost olanlara sadakati ebedi değildir. Çıkar ve anlık refleksler, Rusya için şerit değişimine neden olabiliyor.

Rusya içerisinde ABD’nin derin oyunları, gelecekte bayağı net gözükecektir. Lakin Rusya’nın da eski yöntemlerle siyaset üretmediği görülmektedir. Savunmadan saldırıya geçtiği için, hareket alanını ABD ve Avrupa sınırları içerisinde pekiştirdiği de bir gerçektir.

Rusya’nın şu anki durumda birilerine vadedeceği gelecek, sadece ABD’nin yıkım politikalarından uzak durmak ve bu sayede ayakta kalmak içeriği taşımaktadır. Etrafındaki ülkelerin birçoğu, uzak durmak istediği halde, şu anda Rusya ile yürümenin aklıselim olacağına inanmakta. ABD’nin vadettiği gelecek ise Ortadoğu’daki yıkımla birlikte sonu gözükmeyen macera olduğu konusunda hemfikirlerin sayısını artırmaktadır. Amerika; Ortadoğu’daki vahim durumu, Orta Asya’ya Rusya’yı yeni dertlerle boğuşturmak için transfer etmek isteyeceği fikirleri giderek artmakta.

Bu yıkım politikalarına direndiği ve planları bozduğu içindir ki; Türkiye’nin içerisinde durmadan terör saldırılarına tabi tutulmaktayız. İsteği sadece; “yönetilemez ve istikrarsız bir Türkiye” tablosu çizmektir. Bunun sabun köpüğü kadar yalan olduğunu ve suni bir girişim olduğunu, sadece anlamak değil, hem de anladığımız bu gerçek üzerine, milli birlik felsefemiz ile bu sinsi hedefi ve niyeti, ortadan kaldırabileceğimizi idrak etmek zorundayız.