Evvelki gün Fransa Baþkaný Macron, Cezayir'e gitti ve yine bir mâna veremediði protestolarla karþýlaþtý ve 'Afrika halklarýný Fransa aleyhine kýþkýrttýðýný' iddia ederek Türkiye'yi suçladý.
Bu 'Türkiye takýntýsý', Macron'un beyninden kolayca çýkmayacak gibi.. Birkaç ay önce de, 'Türkiye'ye hayraným; asýrlarca Cezayir'e hükmettiler, kimse Türkiye'yi suçlamýyor, ama, 1830-1962 arasýnda 130 yýllýk bir zaman dilimindeki bizim yönetimimizi kýyasýya eleþtiriyorlar' demiþti.
*
Macron'un Cezayir'e gittiði saatlerde, Caðaloðlu'nda Beyân Yayýnlarý'na uðramýþtým; 'Ýhsan Süreyya Hoca'yý görmek için..' Hoca ve diðer dostlarla sohbet ederken,
Cezayirli bir 'türkolog' olan Prof. Þekib Bey geliverdi.. Þekib Bey, 25 yýl öncelerde Ankara'da, Hacettepe Üni.'de okumuþ..
*
Cezayir üzerine koyu bir sohbet baþladý, tabiatiyle... Ve, Cezayir'in Fransýz emperyalizminin pençesinden kurtulmak için verdiði, özellikle 1954-1961 arasýndaki çetin mücadeleden, Türkiye'nin Müslüman halkýnýn çok fazla haberinin olmadýðýna, o konuda çok az yayýn yapýldýðýna dair yakýnmalar da gündeme geldi.
(Bu satýrlarýn sahibi, o sýrada, 1957-58'lerde, yazlarý, Samsun'da babasýnýn tuðla ocaðýnda çalýþýrken, Cezayir Savaþý'ndan haberdar olduðunu ve bir taraftan çamur içindeki iþlerini yaparken, bir taraftan da Cezayir üzerine þiirler yazýp okuduðunu ve 700 yýl öncelerde Ýngiltere/ Fransa arasýnda cereyan eden 100 Yýl Savaþlarý'nda Fransýz tarafýnýn sembolü olan ve 'azize' ilân edilen Jeanne d'Arc' (Jan d'Ark okunur) misali, Cezayir halkýnýn o mücadelesinin sembol isimlerinden Cemile'nin kahramanlýklarýný anlatýþýný hatýrladý.
Ayrýca, Türkiye hükûmetleri, gerek Adnan Menderes, gerek 27 Mayýs 1960 Askerî Darbesi'nden sonraki askerî hükûmetler zamanýnda Birleþmiþ Milletler'de Cezayir konusunda yapýlan oylamalarda, Türkiye'nin, Fransa yanýnda yer aldýðý ve 1963'lerde Ýsmet Ýnönü Hükûmetî zamanýnda da ve 1963 yýlýnda General De Gaulle (Dö Gol)'ün, Ýsmet Paþa ile bir karþýlaþmasýnda, 'Paþa, Fransa Kýbrýs'ý bir Yunan adasý olarak tanýr' dediði de esefle hatýrlandý. Ve elbette, Müslüman halkýmýzý dilhûn eyleyen o çarpýk siyasetin getirdiði kýrgýnlýðýn uzun yýllar devam ettiðine ve ancak Turgut Özal'ýn, Baþbakanlýðý döneminde Cezayir'e gidip, geçmiþteki o duyarsýz ve halkýmýzýn duygularýný yansýtmayan siyasetten dolarý resmen özür dilediðine de deðinildi..)
*
Ama, Fransa Cezayir'den koðulduktan sonra, Cezayir'in kendi içinde izlediði siyaset de, acý bir sürpriz olmuþtu.
Çünkü, Cezayir'in Müslüman halký, en azýndan 1,5 milyon evlâdýnýn kurban verdikten sonra, týpký bizde 1923'lerden sonra olduðu gibi, Müslüman halkýn o þanlý mücadelesi de aslî hedefinden çarpýtýlýp laik temellere dayalý ve 30 yýl süren bir sosyalist-laik rejim kurulmuþtu. 1992 Ocak baþýnda yapýlan ilk serbest seçimlerdeyse, Abbas Medenî liderliðindeki Ýslâmî Selâmet Cebhesi'nin seçimi kazanmasý üzerine, laik generaller, bir askerî darbe yapýp, seçim sonuçlarýný geçersiz ilân ettiði ve Müslüman halktan 100 bine yakýn insanýn öldürülmesi veya zindanlarda eritilmeleri sýrasýnda da, Demirel Hükûmeti'nin laik generallere destek olduðu tekrar hatýrlandý.
*
Ve bu hatýrlayýþlardan sonra..
Þekip Bey, ilgi çekici bir hikâyeden bahsetti.
Bir Fransýz edebiyatçýsý, bir roman yazmýþ..
Bu romana göre, Barbaros Hayreddin Paþa, Cezayir'e vardýðýnda orada etkili bir 'bey' olan Selim Tomi, Ýspanyollar lehine casusluk yaptýðýna hüküm verilerek idâm edilmiþ..
Sözkonusu Fransýz yazarý ise, 400 yýl sonra o konuyu öyle bir çarpýtmýþki, güyâ, Hayreddin Paþa, Selim Tomi'yi, onun hanýmýný elde etmek için idâm ettirmiþ!!.
Þekib Bey diyor ki, 'Bu hikâye tamamiyle düzmece.. Hiç bir delil ve tarihî rivayet, belge veya kayýd olmadýðý halde, ondan þimdi, bir film yapmaktalar.. Bununla da, yeni nesiller arasýnda Osmanlý'ya bir düþmanlýk uyandýrmak..
*
Bu çað, dijital çaðý ve camianýn sosyal hâfýzâsýný yönlendirme ve þartlandýrma çaðý.. Bu konuda geç kalanlar, büyük bedeller ödemek zorunda kalýr.
Hatýrlayalým, Ertuðrul ve de Kuruluþ Osman gibi tv. dizilerinin Arab toplumlarýnda çok beðenilmesi üzerine, bundan rahatsýz olan bazý -mâlum- arab rejimlerinin 60 milyon dolar tahsisiyle, 'Âteþ Melikleri' adýnda ve Osmanlý sultanlarýný kötü göstermek için bir film yapmýþlar, uyduruk bir takým sahneler ve hikayelerle yeni nesilleri Osmanlý geçmiþimizin 500 yýlý aþan müþterek tarihî konusunda yanýltmayý hedef olarak seçmiþlerdi. Þimdi, Mösyö Macron da, Cezayir'de ve bütün Afrika'da gittiði her ülkede, protestolarla karþýlaþýyor ve bütün bunlarý Türkiye'nin tahriklerine baðlýyor.
*
Macron, Le Parisien gazetesine 8 Ocak 2022 günü verdiði mülâkatta da, 'Erdoðan'ýn izlediði siyaset ve uygarlýk projesi Avrupa deðerlerine uymuyor. Türkiye, siyasal Ýslâm'ý geniþletme projesi yürütüyor. Ben Türkiye'nin Avrupa ile iliþkisi olmasýný arzu ederim. Çünkü bizim deðerlerimize baðlanýrsa, bizden daha fazla uzaklaþamaz." demiþti.
Macron, þimdi de, "Rusya ve Çin'den ayrý olarak, Türkiye'nin de, emperyalist emellerle, Fransa düþmanlýðý yaptýðýný, tek düþman olarak, sadece Fransa'yý gördüklerini' söylüyor.
Evet, güçlenince de düþmanlarýn olur, zayýflayýnca da.. Herkes yaþama gücünü bu ikisinden birisini tercih ederek ortaya koymalý..
*