Eðer bir mucize olmaz, son dakikada koalisyon hükümeti kurulmazsa, Türkiye tarihinin en sorunlu dönemlerinden birinde yeni bir seçime gidecek. Cumhurbaþkaný Erdoðan tarihi 1 Kasým olarak verdi. Kampanyalar çok yakýnda baþlar, Türkiye siyasetinde zaten hiç bir zaman eksik olmayan gerginlik tekrar zirveye týrmanýr.
Keþke siyasilerimiz uzlaþma baþarýsý gösterebilseler ve Türkiye’nin kýrýlgan olduðu bu dönemde sorunlarýna çareler üretebilselerdi. Ama ne yazýk ki siyaset çarký keþkelerle yürümüyor. Beklentiler, siyasi menfaatler büyük resmin görülmesini, sorunlarýn çözülmesini erteleyebiliyor. Bu þartlar altýnda yapýlabilecek tek þey zarar kontrolü.
***
Onun için de önce envanter çýkartmak, neyin kaybedilebileceðini görmek þart. Kaybedebileceðimiz en deðerli þeyden yani insandan baþlamakta yarar var. 11 Temmuz’da PKK/KCK’nýn barýþ sürecinin bittiðini resmen ilan etmesinden bu yana ölen insan sayýsý yüzlerle ifade ediliyor. Onlarca güvenlik görevlisi ve yüzlerce PKK’lý mayýnlý tuzaklarda, çatýþmalarda, bombardýmanlarda yaþamaný yitirdi.
Sorunun çözümsüz kalmasý çatýþmanýn sürmesi halinde sivil kayýplarýn da olmasý kaçýnýlmaz. PKK çatýþmayý þehirlere çekmek, ilan ettiði özerkliklerin zeminde kök bulmasýný saðlamak istiyor. Þimdiden kontrolü altýndaki belediyeler ve “sivil toplum örgütleri” vasýtasýyla Kürt halkýnýn kendi kaderini belirleme hakkýný kullanacaðý Kobani benzeri “kantonlar” yaratmaya çalýþýyor.
Ýktidarýyla, muhalefetiyle, hatta basýný ve okumuþ-yazmýþýyla Türkiye siyasetinin bu geliþmelerden bir þekilde sorumlu olduðuna, baþlatýlan barýþ sürecini yeterince iyi yönetemediðine þüphe yok. Ankara’nýn çok daha hýzlý hareket etmesi, büyük risk alarak baþlattýðý süreci üçüncü taraflarý dahil ederek silahsýzlanmayý saðlamasý gerekirdi.
Mesela akil insanlardan bir grubun oluþturacaðý gözlem heyeti bir türlü hayata geçirilemedi. Tabii ki baþka hatalar da yapýldý. Ancak bu PKK’nýn masum olduðu, barýþ sürecini ciddiye aldýðý anlamýna gelmiyor. Unutmayalým ki, tek taraflý açýklamalar AK Parti’nin seçim sandýðýnda yýpratýlmasýna yardýmcý olur ama sorunun anlaþýlmasýný, dolayýsýyla da çözülmesini saðlamaz. En “liberallerimiz” bile gerçekleri olduðu gibi görmek zorunda.
Ýnsan hayatýnýn heba olmasýný, Türkiye’nin daha büyük bir kaosa sürüklenmesini istemiyorsak, PKK liderliðinin bu son þiddet dalgasýný taktik nedenlerle deðil stratejik amaçlarla baþlattýðýný anlamalýyýz. Mesele Kürtlerin gasp edilmiþ haklarýnýn Türkiye’nin demokratikleþmesiyle iadesinin saðlanmasý olsaydý, PKK HDP’nin kazandýðý seçim zaferini desteklerdi.
PKK, Suriye sorununun yarattýðý konjonktürde, Türkiye imajýnýn çeþitli nedenlerle dünyada erozyona uðradýðý bir dönemde özlemini kurduðu devletini kurmayý seçti. ABD ve AB’den IÞÝD’e karþý gösterdiði direniþte kazandýðý “prestiji” siyasete tahvil etmeye çalýþtý. Amacýna ulaþabilmesi için daha çok kan dökülmesi gerektiðinin farkýnda.
Böylece hem içerideki, hem de dýþarýdaki direncin kýrýlabileceðini görüyor. Güvenlik güçlerine kurduðu tuzaklarla aldýðý canlarla Türkiye’nin geri kalanýndaki direnci kýrmayý hedefliyor. PKK liderliði Türkiye’nin þehit haberine dayanma katsayýsýnýn eskisinden çok daha düþük olduðunun bilincinde. Artýk þehitlerin ölmeyeceði söylenmiyor, neden öldüðü soruluyor.
Siyasetteki kutuplaþma da PKK’nýn amacýna ulaþmasýna yardýmcý oluyor. Bazý televizyon kanallarý þehit haberlerini dahi AKP’yi yýpratmanýn aracý olarak aktarýyor. AK Parti karþýtý yazarlar Star gazetesine yönelik saldýrýlarý bile “amasýz” kýnayamadýlar. Murat Sancak’a yapýlan saldýrýyý bazýlarý ne yazýk ki komplo giriþimi gibi okudu.
***
Görünen o ki bu sorunun daha da derinleþmemesi için Türkiye ya Kandil’e çok aðýr bir darbe vuracak ya da siyasete aðýrlýk verecek. Birincisi yýllardýr denediðine, baþarýya ulaþmamýzý saðlayamadýðýna göre geriye siyaset kalýyor. O da HDP’yi, Öcalan’ý, akil insanlarý, belki de üçüncü taraflarý devreye sokmayý gerekli kýlýyor.
Ama hepsinden önemlisi Türkiye’nin ikna kabiliyetinin, yumuþak gücünün arttýrýlmasýnýn kaçýnýlmazlýðýný gündeme getiriyor. Türkiye sorunlarýný çözmek istiyorsa, en kýsa zamanda demokrasisi ve ekonomik istikrarýyla hala baþarýlý bir örnek yatabileceðini dünyaya göstermek zorunda. Ben 2003-2012 arasý dönemi özledim. Siz özlemiyor musunuz?