Bugün, eğitim yazımda, biraz magazin dünyasından bahsetmek istiyorum ama bunun nedeni bu eğitim yazımı hafifletmek isteğimden, biraz daha eğlendirici bir konuya girmek istememden kaynaklanmıyor.
Belki de, tam tersine, bu yazı diğerlerine oranla daha da sıkıntılı bir yazı olabilir.
Star TV’de yayınlanan Popstar 2013’de, geçtiğimiz hafta, ünlü yerli popçumuz Serdar Ortaç önemli bir açıklama yapıyor ve 1999 senesinde Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni’ninde yaşanan o korkunç Ahmet Kaya olayını hatırlatarak şöyle diyor: “O dönem bana bazı şeyler yanlış öğretildi. Bir gün umarım bu yarışmada bir Kürt yarışmacı da Kürtçe şarkıyla yarışır. Az önce kuliste Orhan Gencebay, bana ders niteliğinde birkaç şey söyledi ve 36 etnik kökenden bahsetti. Hepimiz bazı şeyleri yanlış biliyorduk. Bana da bazı şeyler yanlış öğretildi ve geçmişte bazı hatalar yaptım. Beni de gaza getirerek heyecanlandırdılar o gece. Umarım burada bir Kürt yarışmacı da Kürtçe bir şarkıyla yarışır bir gün. Ve hepimiz başta ben olmak üzere pişman oluruz yaptıklarımızdan. Çünkü biz yıllarca hepimiz yok saydık.”
Serdar Ortaç’ın söyledikleri birçok açıdan çok önemli; Serdar Ortaç o gece birileri tarafından gaza getirildiğini açıkça ifade ediyor, bunu zaten biliyoruz ya da tahmin ediyoruz ama bu ifadede benim ilgimi en çok çeken mesele bu “birileri tarafından gaza getirilme” meselesi pek değil.
Serdar Ortaç’ı kutluyorum, Ahmet Kaya’nın hatırasından özür niteliğindeki bu açıklamasını hangi saikle yaparsa yapmış olsun, önemli buluyorum, araziye uyum isteği bile ağır basmış olsa, ben, tüm iyi niyetimle, Serdar Ortaç’ın o gece yaşananlardan vicdan azabı çektiğini düşünüyorum.
Bu ifadede beni en çok ilgilendiren konu Serdar Ortaç’ın şu sözleri: “O dönem bana bazı şeyler yanlış öğretildi. Hepimiz bazı şeyleri yanlış biliyorduk. Bana da bazı şeyler yanlış öğretildi ve geçmişte bazı hatalar yaptım.”
Serdar Ortaç’a bazı şeyleri yanlış öğreten, yanlış bilmesine neden olan somut, belirli biri mi vardır ortada, hiç zannetmiyorum, zannetmemekten de öte, eminim.
İnternetten Ortaç’ın eğitim durumuna baktım, Suadiye Ortaokulu, Haydarpaşa Meslek Lisesi mezunu, Bilkent’te okumuş, bitirmemiş, sanat, eğlence dünyasını tercih etmiş; yaşına bakıyorum, ortaokul, lise seneleri seksenli seneler, bu da zaten bazı şeyleri açıklıyor.
Sayın Serdar Ortaç’ın bazı şeyleri yanlış bilmesine neden olan ortam eğitim ortamı, bu ortamda çocuklara aşılanan ırkçı-milliyetçi ideoloji, yabancı düşmanlığı, tüm toplumu, Türkiye’yi yekpare, homojen bir bütün olarak görmeye zorlayan öğreti.
Serdar Ortaç biraz daha şanssız, zira Suadiye Ortaokulu, Haydarpaşa Meslek Lisesi gibi bu berbat öğretileri genel ortalamanın da üzerinde bir etkinlikle (!) aşılayan Kadıköy okullarında okumuş; muhtemelen sanatçı duyarlılığı bugün kendisini özür dileme aşamasına taşımış, eski milli eğitim zihniyet çerçevesinin biraz dışına kaçabilmiş, Levent Kırca gibi bir yerlerde takılıp kalmamış.
Bu ağır, kahredici, çağdışı eğitim ideolojisini lütfen kimse hafife almasın, Türkiye’nin en önemli bir-iki sorununun başında gelir, kim bu öğretiye daha fazla sene, sorgulama penceresi açmadan maruz kalırsa o kadar daha kötü oluyor.
O meşum 1999 gecesinden sonra mottosu “Türkiye türklerindir” olan gazete konuyu manşete de taşıyor, bu berbat çizgide haberler ve yorumlar yayınlıyor, bu gazete üstelik ülkenin en çok satan iki gazetesinden biri.
Neden mi çok satıyor?
Bu gazetenin okurları da aynı berbat öğretinin gönüllü ya da gönülsüz alıcıları da ondan.
Üstelik ortalama eğitim yaşları Türkiye ortalamasının da biraz üzerinde yani daha fazla sakatlanmışlar muhtemelen.
Magazin ve eğitim birbirine karıştığında ortaya böyle tuhaf bir yazı da çıkabiliyor işte.