Maðlubiyetin psikolojisi

Cizre’de ortaya çýkan manzara tek kelimeyle korkunç. Cizre halkýnýn aðýr bir bedel ödeyerek, PKK’nin önüne koyduðu yeni savaþ konseptini  desteklemeyip red etmesi, PKK’nin yaþamaya baþladýðý  maðlubiyet psikolojisinin bir travmaya dönüþmesine yol açtý.  

PKK iki þeyi birden, hem Kürt halkýný hem ‘devrimci halk savaþýný’ kaybetti. Þimdi de Kürt halkýný kendi travmalarýna ortak etmeye, bu yenilgiyi Kürt halkýnýn yenilgisiymiþ gibi göstermeye çalýþýyor. 

Zaten kendi  vekalet savaþlarýný da Kürt halkýnýn devlete karþý yeni baþkaldýrýsý gibi gösterdiler, ama buna da kimseyi inandýramadýlar.

Yenilgiye uðrayan, ne Cizre halký ne bir bütün olarak Kürt halký. Yenilen, Esat, Rusya, Ýran’a diyet borcu  ödemek için militanlarýný bir vekalet savaþýnýn içine sürükleyip yüzlercesinin ölümüne sebep olan PKK ve bu akýl almaz stratejinin mimarlarýdýr.

Bu maðlubiyet psikolojisinin üstüne hiç bir müzakerenin inþa edilemeyeceðini, PKK bir iç muhasebe ve sorgulama yaþamadýkça, kayýtsýz þartsýz silahlarýný alýp yurt dýþýna çýkmaya razý olmadýkça,  PKK/HDP ‘yi muhatap alan yeni bir sürecin baþlamasý mümkün deðildir.

Özetle, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de hiç bir þey olmamýþ gibi davranýlýp baþa dönülemez.

Oysa, son zamanlarda çözüm süreci yeniden baþlasýn, diyalog kapýlarý zorlansýn diye, iyi niyetli yorumlar yapýlýyor. Baþbakan’ýn Mardin’de açýkladýðý  on maddelik yeni yol haritasý da bu yönlü epey eleþtiri aldý. Yol haritasýný olumlu bulup, hayata geçirilmesi için HDP’yle görüþme ve iþbirliði talep edenler olduðu gibi, itibarsýzlaþtýrmak isteyenler, dað fare doðurdu deyip umutsuzluk yayanlar da var.

Þunu peþinen söylemek isterim. Oluk oluk kan akarken, eðer bir tek insanýn bile hayatý kurtulacaksa, hükümetin özveriyle hareket  etmesi, diyalog ve müzakere anlayýþýný ajandasýndan hiç çýkarmamasý gerektiðini düþünenlerdenim.

Bir sorunun her þeyden önce, muhataplarýyla görüþülmesi ve konuþulmasý gerekir, bunun da farkýndayým.

PKK’nin  þiddet ve terör zemininde yazýlan tarihine raðmen; Özal’ýn baþarýsýzlýða uðratýlmýþ tarihi giriþiminden  baþlayarak barýþ için atýlmýþ her adýmdan büyük bir heyecan duydum ve destekledim.

Öcalan’ýn mektubu 2013 yýlýnda Diyarbakýr’da okunduðunda, Kürt meselesinde  nihayet þiddetin ve silahlý mücadelenin sonuna gelindi diye çok sevindim ve bilhassa o mektubun Türkiyeci ve bize ait olan deðerlere vurgu yapan muhtevasýnýn, PKK ve HDP tabaný içinde bir manifesto gibi karþýlanacaðýný, barýþýn ancak bu içselleþtirmeyle mümkün olacaðýný hayal ettim.

Ama maalesef her þeyi boþa çýkardýlar. PKK kýsa sürede, o mektubun muhatabý olmadýðýný göstermekle kalmadý, o mektupta altý çizilmiþ Türkiyeci yolu ve çözümü hýzla tüketip bir kenara attý.

Suriye’deki geliþmelerin ve Öcalan’ýn YDGH’yi çözüm sürecinde devlet birimleriyle müzakere ederken kurdurmasý ve yüzünü PKK’yle beraber Suriye’ye dönmesinin, bunda belirleyici bir rolü var elbette. Ama Suriye’de /Rojava’da güçlenmenin yolu, çözüm masasýný devirip yeni bir savaþ baþlatmak  olmayabilirdi. OdaTV’de yayýnlanan görüþme notlarý doðruysa, bu görüþmelerde neredeyse sadece Suriye’nin konuþulduðunu görmek ama herhalde þaþýrmak da gerekiyor.

Anlaþýlan, ‘Rojava’da ne varsa, hangi sistem kurulmuþsa Türkiye’de de o olacak’ diye  hem PKK hem Öcalan ýsrar etmiþ ve bu ýsrarýn sonucu olarak, çok deðil, daha üç yýl önce ulusal zemin içinde çözüm aradýðýmýz Kürt sorunu,  ulusal zeminden, uluslararasý zemine taþýnmýþ...

Muhataplýk meselesini bu yeni koþullarda yeniden düþünmek gerekiyor.

Oslo ve Çözüm Sürecini geçelim, Türkiye’nin  bu meselede bugün  muhatabý kim?

-Amerika, Rusya, Ýran ve Esat mý?

-Yoksa, Kandil, Ýmralý ve HDP üçlüsü mü?

Kürt meselesi, yeniden ve üstelik Rusya , Amerika ve Ýran’ýn stratejik ortaklýðý ve tercihi sonucu uluslararasý zemine taþýnmýþsa, muhatap aktörler ve  karar merci ne PKK, ne HDP, ne Öcalan’dýr.

Türkiye’ye, PKK ve PYD üzerinden kurulan uluslararasý ve çok ortaklý oyuna raðmen, hala PKK’yla  silahlarýn býrakýlmasý için diyalog kurulabileceðini ve Öcalan’ýn , HDP’nin bu çerçevede bir rol, bir misyon oynayabileceðini düþünen iyi niyetli dostlarýmýz var.

Ama maalesef artýk çok geç. Atý alan Üsküdar’ý geçti. Türkiye’nin muhatabý ne HDP, ne PKK deðil artýk. Kürt meselesinin önemli bir boyutu olan PKK’nýn Türkiye’ye karþý savaþý durdurmasý ve silahlý gruplarýný yurt dýþýna çýkarmasýnýn muhatabý, artýk ABD, RUSYA ve ÝRAN’dan baþkasý deðildir.

Türkiye’nin  Kürt meselesini bu yeni muhataplarla çözmesi demek,  ulusal bir  bedel ödemeye razý olmasý demek. Çünkü bu güçlerin meselesi Kürt sorununu çözmek deðil, bu mesele üzerinden yeni jeopolitik  çýkarlar elde etmek ve Türkiye’ye aðýr bir bedel ödetmektir.

Çözüm için ikinci yol, Türkiye zemininde aranmasý ve düþünülmesi gereken yoldur.

Türkiye’nin bütün tecrübelerden yararlanarak hazýrlanan bir  yol haritasý, baþlangýç için yeterli diyebileceðimiz bir yol haritasý var þimdi.

Ve bu yol haritasý, HDP/PKK’nin ‘ çözmemek ve çözdürmemek’ stratejisine raðmen baþarýlý olmak zorundadýr. Dolayýsýyla yeni yol haritasýnýn muhatabý elbette halktýr. Hendeklere mahkum edilmiþ bedel üstüne bedel  ödemeye mecbur edilmiþ halk. 

Ama istiyorlar ki; týpký doksanlý yýllardaki gibi, JÝTEM bir tarafta,  PKK bir tarafta, köyler yakýlýp yýkýlýr, faili meçhul cinayetlerle insanlarýn geleceðe ve barýþa dair umutlarý, her gün her saat karartýlarak yok edilirken, halk ve devlet, Godo’yu bekler gibi meçhul bir muhatabý beklemeye dursun ve üstünde ne konuþulacaðý belli olmayan bir müzakere masasý kurulsun.

Bu yüzden Kürt vatandaþlarla devlet arasýndaki iliþkilerin yumuþamasýný bir yere koyamýyorlar, çünkü, özledikleri doksanlý yýllarýn devletidir, ah o devlet küllerinden bir doðup gelse!

Olmadý, olmuyor ama;  o devlet bir türlü gelmiyor, Türkiye’nin yeni devlet anlayýþý dün Newrozlarda, Cizre’ de önüne gelene kurþun sýkan, katliam yapan devlet anlayýþý gibi deðil, yaþlý Kürt erkek ve kadýnlarýný, çocuklarýný, PKK’nin yarattýðý bir cehennemden kurtarmak için, bombalarla doldurulmuþ tuzaklarýn ve çukurlarýn üstünden sýrtýnda taþýyarak kurtaran bir devlet var Türkiye’de.

 Bu halka bu zulmü reva görenler ise, suçluluk psikolojisi içinde, maðlubiyetlerinin sebeplerini, onlara % 90 oranýnda oy vermiþ bir halka ve binlerce yýllýk bir tarihe sahip coðrafyaya karþý iþledikleri suçlarýn omuzlarýna çöken vebalini, baþkalarýnda en baþta da Kürt halký ve HDP’de arýyorlar.