Mağribi...

Başlığın manası sözlükte muhtelif. “Batı” ya da “Libya, Cezayir, Tunus, Fas”ı içine alan ülkelerin toplu adı için de kullanılabiliyor. 

Ama biz önüne “mal bulmuş” kelimelerini ekleyince bizim muhalefeti ve “işlerine geldiği zaman” muhalif olanları tarif etmeye yetiyor.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın “Çözüm Süreci” ile ilgili sözleri yine bu kesimin bir şey bulduklarını sanmasına yetti bile.

Daha önce de “bir çatlak” varsayımından kalın bir roman yazan mağribiler, bu kez de Bülent Arınç üzerinden “Ak Parti’yi nasıl karıştırırız” çabasındalar.

Biraz geriye gidince bu filmin başka aktörler üzerinden dizayn edilmeye çalışıldığını hatırlıyoruz.

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül üzerinden de benzer çatlak varsımı ile senaryolar üretilmiş, “biri iyi diğeri kötü” senaryoları, tezviratları gündeme serpiştirilmişti.

Alışığız bu duruma yani.

Sadece bu tezviratlara değil, gazete köşelerinden sanki yangın varmış gibi benzin taşıyan isimlere de alışığız.

Örnek mi?

O mahallenin “öngörüleri hemen hiç tutmayan ismi” Ertuğrul Özkök herhalde yeterli olur.

Özkök dün, köşesinde öyle bir Arınç güzellemesi yapmış ki, Ahmet Kekeç’in o meşhur “Bunca yılın yandaşıyım, böyle yazı yazmadım” sözünü hatırlatıyor.

Arınç için, “diklenmeden dik duran”, “En tepedekine bir tek o söyleyebiliyor”, “doğru bildiğini çekinmeden yapıyor”, “arkadaşlarını satmıyor” cümleleri Özkök’e ait.

Gıpta ediyor anlaşılan.

Oysa bizim mahalle için yabancı kelimeler değil bunlar.

Ama son iki yıl içinde siz değil miydiniz Arınç’ı yerden yere vuran?

“Kahkaha atan kadın”, “şeyini şey ettiğimin şeyi”, “rabbim verdikçe veriyor” dedi diye söylemediğiniz söz, etmediğiniz hakaret kalmadı.

Ak Parti içinde karışıklık umudunuzla ilgili en ufak bir ışık gördüğünüzde aslınıza dönüyorsunuz hemen. Bugün yaptığınız bu güzellemeler yarın yine hakarete döner biliyoruz.

Sizin bu güzellemeleri yaptığınız saatlerde Bülent Arınç kameraların karşısına geçti ve “Bizim aramızda kavga olmaz”, “anlaşılan yeterli bilgilendirmemişiz”, “bizim eksikliğimiz” dedi.

Bir gün sonra Başbakan Davutoğlu geçti kameraların karşısına ve “Sayın Cumhurbaşkanı ile herhangi iletişim sıkıntı yaşamamışızdır, yaşamadım. Bilgilendirme eksikliği olursa giderilir. Türkiye’nin siyasi istikrarı konusunda hassasiyette hiç tereddüt etmeyiz” dedi.

E ne oldu şimdi?

Bir kez daha açığa düştünüz.

Bir kez daha öngörünüz tutmadı.

Biz buna alışığız da, siz nasıl katlanıyorsunuz bir anlatsanıza.

Siz hiç mi değişmezsiniz Allah aşkına.